İster “türban” deyin, ister “başörtüsü”…
İster “yemeni” deyin, ister “yaşmak”…
İster “Türban ayrı başörtüsü ayrı” deyin, ister “Bu ikisi aynı şey”…
İster “Kur’an’da başörtüsü yok” deyin, ister “Başörtüsü Allah’ın emri”…
Bütün bu iddia ve savunmaların artık bir anlamı kalmadı.
Çünkü…
“Bu dünyanın direği yok, merhameti yüreği yok, klavuzun gereği yok,
yolun sonu görünüyor…”
***
Saçını, tek teli görünmemecesine sıkı sıkıya örtüp, altından kot pantolonla (hatta göbeği görünerek) dolaşan türbanlı kızları görünce şaşırmayın.
Keza “Laiklik elden gidiyor siz tutturmuş asfalt istiyorsunuz!” diyen belediye başkanlarına hayret etmeyin.
Çünkü…
Türban “türban” olmaktan…
Başörtüsü “başörtüsü” olmaktan…
Laiklik “laiklik” olmaktan çıktı artık.
Artık bunlar ne sosyal, ne siyasal, ne tarihi, ne de dini kavramlar değil.
Bunların hepsi artık birer “psikoloji” kavramı…
Pisikologları ve pisikiyastristleri ilgilendiriyor.
Bu nedenle de bunların ne olduğuna dair sağlıklı hiç bir tartışma yapılamaz; boştur, saçmadır, abestir…
Böylesi süreçlerden sonra normalleşme epey zaman alabilir. Toplumsal psikolojinin tedavi edilmesi uzasa da sonunda olup bitenler “Neydi o günler” diye hayretler içinde kalınarak ve yaptıklarına inanılamayarak anlatılır hale gelinir. Ama bu arada epeyce de kurban verilir. Bir kuşak, iki kuşak hatta üç kuşak…
Tarihe bakın hep öyle oldu, bu da öyle olacak.
***
Evlendiğimde eşim başörtüsü mağduruydu. Mezun olduğu okuldan diplomasını zar zor almıştı. Geçen yirmi yıl boyunca yazdığım yazılar ve konuşmalar nedeniyle mahkemelerde çok hesaplar verdim. 28 şubatta 30’u aşkın davada ciltler dolusu savunmalar yaptım.
Çocuklarımız böylesi bir aile ortamında büyüdü.
Şu an iki kızım üniversite kapısında ve yine aynı dert…
Onlar anne ve babalarını hep “yaşam ve haysiyet” kavgası içinde görerek büyüdüler.
Kimbilir ruhlarında ne fırtınalar esti.
Bunun için “başörtüsü” onlar için de anormal bir şey haline geldi. Kimi kadınların veya ailelerin haysiyet simgesi olduğunu düşünerek büyüdüler hep.
Aynı şeyi bütün evlilik ve aile hayatını başıaçık olabilmek için geçiren, devrimden sonra bundan başka bir şey görmeyen, çocukları onları hep böyle görerek büyüyen, örneğin bizimle aynı yıllarda evlenmiş bir İranlı aile için de düşünmekteyim. Bu konuda Türkiye ve İran’daki uygulamanın her ikisini de eleştirdiğimi yazılarımı takip edenler çok iyi bilirler…
***
Fakat yeni kuşakta başka bir şey var.
Kızımla konuştuğumda şaşırıyorum.
Artık onlar (yani ikinci kuşak, hatta üçüncü) gerekçe üretmeye ve kendilerini savunup durmaya iltifat etmiyorlar.
“Haysiyet”in ne demek olduğunu bilfiil görmüşler.
Örneğin kızım birisi niçin başını örttüğünü “buyurgan bir edayla” sorduğunda öfkeyle dikiliyor; “Sana ne?, Sana neee?”
“Türban siyasi simgedir” falan diye gına gelmiş lafları duyduğunda “Senin ki (başının açık olması) ne peki?” diye tersten cevaplar veriyor.
“Senin örtülü olman beni tehdit ediyor” ezberini duyunca “Senin açık olman beni ne ediyor? diyerek hiç de alttan almıyor.
Sanki dağdan aç kurtlar iniyormuş gibi “Türban ilkokula indi” veya sanki bir pislik veya mikrop yayılıyormuş gibi “Devlet dairelerine de girecek, hatta meclise de inecek, her yere yayılacak” diyen birisine “Sen yayılmışsın zaten babam” diye efelik cevaplar veriyor.
***
Buradaki pisikoloji şu: Sen kimsin? Sana ne? Bana nasıl üstten bakarsın?
Pisikolojik bir kavram haline geldi dediğim böyle bir şey.
Burası önemli.
Gel gör ki “buyurgan baylar ve bayanlar” bunu bir türlü anlamıyor.
Eskiden kırk dereden su getirilir; Allah’ın emridir, kimliktir, insan hakkıdır şudur budur diye savunmalar yapılırdı. Kendileri savunma ve gerekçe üretme, karşıdakiler ise sorgulama ve hesap verme makamında görülürdü.
Yeni kuşak bunu reddediyor. “Sana ne, sen kimsin?” diye isyan ediyor.
Burası önemli.
Çünkü önce “hesap soruculuk” reddedilmeli.
Zihnen “yetkisizlik ve görevsizlik” atfedilmeli.
Kendini aşağılarda görmemeli.
“Kana kan intikam!” peşinde koşulmamalı.
“Sen neysen ben de oyum. Senin olduğun her yerde (okulda, devlet dairesinde, mecliste, orduda her yerde) olurum ve olacağım!” denmeli.
“Fakat” demeli ve eklemeli; “Senin bana reva gördüğünü ben sana asla yapmayacağım, aramızdaki fark sadece bu!”
Yani sana yapılanı, eline fırsat geçtiğinde aynıyla sen ona yapmayacaksın. Yaparsan o gün, orada bittin demektir.
Çünkü kanı kan değil su temizler.
İşte bu “vicdanın” önünde kimse duramaz.
“Adalet” eninde sonunda galip gelir.
Yeter ki vicdandan ve adaletten ayrılmayın.
İkinci kuşakta, olmadı üçüncü kuşakta…
Yazın bir kenara…
Nur Suresi 31. ayette geçen hımar kelimesi Arap dilinde BAŞ harici hiçbir organ için kullanılmaz.<br>Örneğin ÇORAP dediğimiz de ki bu da arapçadan geçen cevrabun kelimesidir.AYAĞA nisbetle kullanılır.<br>Türkçe bilen hiçbir insan "ayak çorabı" deme ihtiyacı hissetmez çünkü "çorap" ayağa nisbetle kullanılır ve sadece ayağa giyilir.<br>Ayette geçen "hımar" kelimesi
XUMUR HERHANGI BIR ÖRTÜ DEGIL BASI ÖRTEN ÖRTÜDÜR, TIPKI SERXES (SARHOS DENIYOR TÜRKCEDE= KÜRTCE KAFASI HOS) YAPTIGI ICIN ICKIYE XUMUR DENILDIGI GIBI. CÜNKÜ XUMUR YANI ICKI KAFAYI / SER`I ÖRTÜYOR. KURANI KURANLA ACIKLAMAK BU KADAR BASIT ASLINDA. AMA<br>BASÖRTÜSÜ BU AYETLE ICAD EDILMEMISTIR, DINDAR INSANLARIN (GEREK GELENEKSEL GEREK ESKI DINLERDEN KAYNAKLANARAK) O ZAMANLARDA ZATEN TAKTIGI, YANI
bu kitab moda kitabı olabilir de diyosun yani<br />sana lut kavminin haberi gelmedi mi?<br />helak edilen bu kavim için Allah sekereler (sarhoşlar) diyor<br />peki ne yapmışlar da sekere olmuşlar?<br />sence gezi parkında din buyuran öküzler istemezük diyenler mi sekere<br />yoksa milli içkimiz ayrandır diye yalan söyleyenler mi?<br />esen kal.<br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br />
Nur Suresi 31 <br><br>"Kadını kendi zihniyetine göre yaşatmak isteyen zihniyetin çarpıttığı ayetlerin başında bu ayet gelir. Bu ayetteki “hımar” kelimesi geniş manalı bir kelime olup örtü manasına gelir. Eski Arap yazılarına bakılırsa hımarın yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini görürüz. Hımar, başı örterse başörtüsü olur, masaya konursa masa örtüsü olur.
En baştaki yazıyı bir daha okuyun.
Ayette geçen: HuMuRi = Örtüler ifadesi, HıMaR = Örtü ‘ifadesinin Çoğuludur. <br />HıMaR (Genel) Örtü Anlamındadır: Yere, Pencereye, Koltuğa, Masaya …. Başa konulduğunda; Yer, Pencere, Koltuk, Masa …. Baş Örtüsü olur. Kilim, Perde …. gibi Tüm Örtüleri kapsar. Mikna, Nasıyf …. Şapka gibi “Özel Başörtüsü” Anlamına gelmez. Özelini ifade edebilmek için; “Hımar-ür-Res” Gibi, “Ait olduğu Şeyle
Sayın İhsan Eliaçık,<br /><br />Elimden geldiğince yazılarınızı ve katıldığınız tv programlarını takip ediyor ve birikimlerinizden istifade ediyorum, sağolun, Allah yardımcınız olsun.<br /><br />Kur'an ayetlerine ait yorumlarınızı denen sözün aslında ne demek olduğunu vs anlattığınız yazınızdan da özellikle etkilendim.<br /><br />Ama, doğrusu bu örtünme ile ilgili kur'an'ın aslında ne
şimşek<br />SEVGİLİ MEHMET KARABULUT<br />yazınıza aynen katılıyorum.ihsan beyin bu başlıktaki yazısı benide şaşırttı.çok citti bir yazı olmamış.kaleme alınmasada olurdu.bende soruyorum.yaratıcı neden kadının başını örtmesini istesin.?
Kurandaki örtünme nasıldır? Sizi beğenerek izliyorum. Bu sorumu açık bir şekilde yanıtlamanızı bekliyorum. Saygılarımla.<br />Ünal
kurandaki örtünme 7:26 da açıklanıyor<br />sevgiyle
Ben de bu soruya yanıt arıyorum inanmış bir kadın olarak. Saçın görünmemesi ve eşarbın kaymaması için takılan boneden dolayı saç dökülmesi sorunu yaşıyor bir çok kadın. Sıcak iklim şartlarında örtünmeyi anlayabiliyorum güneşten korunmanın başka bir yolu yok. Tek göz olayını bile anlarım çünkü güneş gözlüğü yok. Peki kadınlar çarşaf ve peçe ile nasıl kendileri olabilecekler. Allah'ın istediği
Yalnizca merak eden bir insan olarak soruyorum. Son yorumda gecen ortunmenin sicak iklim sartlariyla alakasi varsa, ki bana gore (yanlis anlamayin lutfen) pek mantikli degil, erkeklere niye benzer tavsiye ya da sart kosulmamis? Yaratici eger erkeklere bir sinav vermek istiyorsa, bu sartlar altinda nefsine hakim olmalarini sart kosmak yerine neden kadina ortunmesini emrediyor ya da oneriyor? Ayni
Selam Kardeslerim,<br /><br />herseyden evvel akli basinda bir kadin kendisi bilir neresi caziptir neresi degil.<br /><br />Bu kadinlarin kendi bilecegi birseydir esasinda, kime ne oluyor Allah Askina her kafadan bir ses cikiyor.<br /><br />Ayetler keyiflere göre meallendiriliyor, dahasi yetmedi yok bilmem kim bilmem kimden ne rivayet etmis….<br /><br />Kadinin derdi erkekleri mi gerdi, herkes
Bütün bunların baş örtüsü vs inançla ne ilgisi var çok saçma din vicdanda başlayıp yaşamda görünen ete kemiğe bürünen birşeydir bu örtünme meselesinde İhsan Bey'e katılmıyorum ne yazık ki…kendisinin düşünceleridir bunlar fakat önceki yazılarını okudum bu makale diğerleriyle çelişiyor yada bu konuda daha derin düşünmekten kaçınmış nedense…bir kadının giyimi kendi meselesidir erkekleri
herşey'den önce kendi düşüncemi söyleyeyim:<br />baş örtüsüne karşı falan değilim, ancak başörtüsü takan insanların bunu özgür iradeleriyle seçmediklerini, özgür iradelerine uymak isterlerse baş örtüsü takmayacaklarını düşünüyorum.<br /><br />merak ettiklerim,<br />baş örtüsü'nü sürekli takan insanların zaman zaman kendilerini denemek için olsun, açık hava da-insansız bir ortam da başları
Kadınların neresinin cazib olduğunu kadınlardan çok erkekler bilir…Erkek, kadının elinin eline dokunmasından değil yaklaşmasından bile etkilenebilir..Mecidi'nin 'Baran' filminde aşığın yerde bulduğu maşukun tokasındaki saç teline bile dokunmaya cesaret edemediği sahneyi hatırlayın..Maalesef bugün kadının herşeyi o kadar ortaya saçılmıştır ki elbette saçtan erkek tahrik mi olurmuş
Sizi tebrik ederim günlerdir kafa yoruyorum ve şu yazdığınız şeye hayran kaldım. Allah razı olsun
Çok saçma bir yorum olmuş<br />İnsanın itaatini sınava tabi tutmak için verilmiş kısmını okuyunca tamamen koptum
hımar ne anlama gelirse gelsin örtülmesi vurgulanan yer 'ala cuyubihinne' yani göğüs yırtmaçlarıdır. ceyb çoğulu cuyub göğüs, koyun, bağır anlamına gelir. açık ve net. eğer özürlü değilseniz tabi.
Kuranda geçen anlamı:<br />örtülerinizi göğüs açıklıklarınız üzerine salın diye bayanlara hitabdır….Araplarda elbette başlarını örten örtü var.Ama kuran başörtüsü ile değil göğüs yırtmaçlarını açık bırakan bayanlarla ilgileniyor…<br />Şu anda bile sadece arap kadınları değil erkekelerinin de başlarında örtü var..<br />yani eğer farz ise erkelerde başlarını örtmeli….fazladan kadınlar göğüs
nur 31 de kapanma emri yoktur… ayette baş örtüsü örtün demez, olan örtülerinizle açık olan yakanızıda örtün emri vardır. araplar çok SICAK lardan dolayı o zamanlar da şimdi de başlarına örtü örterlerdi hem erkekler hem kadınlar… Allah kadınlara göğüslerinn boyna yakın kısımları göründüğünden dolayı VAROLAN örtülerinizle o kısmı da örtün der… iyi okuyun ayeti, yalnız kendi algınızla değil