Bu makalede sizi Kur’an’ın engin sembolik dünyasında bir yolculuğa çıkarmak istiyorum.
Çünkü Said Nursi’nin “Mecaz avama inince hakikate dönüşür” demesinden de anlaşılacağı gibi bu konuda nice çamlar devirildiğini görüyoruz.
Kur’an’da imgeler, simgeler ve semboller konusuna fransız kimileri Kitab’ı hurafeler, mucizeler ve harikalar diyarına çevirmiş durumda…
Kitab “Ekmek arslanın ağzında” diyor, bizim ‘molla’ gidip hayvanat bahçesindeki arslanın ağzında ekmek arıyor.
Kitab “Göle maya çalınmaz” diyor, bizim ‘molla’ unla, değirmenle, gölle uğraşıyor.
Kitab “Herkes gider Mersin’e , o gider tersine” diyor, bizim ‘molla’ otogarlarda mersin yolcusu arıyor.
Bu konuda vahim yanlışlara bizzat şahit olduğum için Kur’an’ın sembolik tabir ve deyimleri hakkında yazmak vacip oldu.
Kur’an’da sembolizm vardır, evet, ama bu helallerde ve haramlarda değil; daha çok metafizikî konuları kavratmada, kimi kıssalarda ve hatta kıssaların kimi tabir, kelime ve deyimlerindedir.
Bu konular tefsir usulü kitaplarının mecaz-hakikat, muhkem-müteşabih bölümlerinde uzun uzun ele alınır.
Bizim buradaki yaklaşımımız olaya daha “sosyal” pencereden bakmaktan ibaret.
Çünkü İslam’ı, “bireysel kurtuluşçu” ve “terapik din” olarak değil; toplumsal kurtuluşçu, devrimci, sosyal bir din olarak ele alıyoruz. Bunun böyle olduğunu bizzat Kur’an’ın kendisi bize öğretiyor.
Aşağıda “avamın elinde hakikate dönüşen” Kur’an’ın 25 imgesel ve simgesel tabir ve deyimini sıraladım. Kur’an’ın engin ve zengin sembolik dünyasında yapacağımız bu kısa yolculuk umarım işinize yarar…
Kur’an’da imgesel ve simgesel anlatım en yoğun şekilde Adem kıssasında görülür. O halde buradan başlayalım.
“Adem” biz insanları, “şeytan” içimizdeki Allah’tan uzaklaştırıcı kötülük dürtülerini, “ateş” hırs, şehvet, haset gibi dürtüleri, “iblis” Allah’a güvenemeyen yanımızı, “mülk-i la yeblâ” (yıkılmayacak servet ve iktidar) sahip olma hırsımızı, “şecere-huld” (sonsuzluk ağacı) bunun için son sınırına kadar (bilgiyi, serveti ve iktidarı) toplamayı, biriktirmeyi ifade eder.
Çünkü Allah’a (doğaya, rızka, topluma, kamuya, cemaate) güvenmeyen yanımız (iblis), bunlardan ümidini kesmekte ve böylece bizi bunlardan uzaklaştırmaktadır. Bundan dolayı da içimizdeki güvensizliği ve tatminsizliği gidermek için son sınırına kadar her şeyi (servet, siyaset, şehvet, şöhret) kendimizde toplamak ve böylece yıkılmayacak bir mülke kavuşmak istemekteyiz.
“Şecere” toplama, “huld” da bir şeyi son sınırına kadar götürmek demektir. Ağaç, yaprakları, dalları ve meyveleri kendinde topladığı için Arap ona “şecere” demiş. Soy şeceresi (soy ağacı) da tüm geçmiş soyumuzu topladığı için “soy ağacı” olmuş…
Bu durumda “Ağaca yaklaşmayın” toplamaya, biriktirmeye yaklaşmayın, Allah’a güvenin, O’ndan ümidinizi kesmeyin, O’ndan uzaklaşmayın yani İblis ve Şeytan olmayın demektir. Demek ki yasak ağaç mülk/mülkiyet olmaktadır.
“Şeytanın soldan, sağdan, arkadan, önden yaklaşması” bu durumda içimizdeki servet, siyaset, şöhret ve şehvet tutkularının bizi hırsa ve hasede sürüklemesi demektir. Biz Ademler hep buralardan kaybederiz.
“Cennette açlığın, çıplaklığın, susuzluğun ve güneşin sıcağında yanmanın olmaması”, açlığın, yoksulluğun, evsizliğin, çaresizliğin, temel yaşam araçları kıtlığının ve güvensizliğin olmaması, bütün bunların sorun olmaktan çıkarılması, barış, kardeşlik, adalet, esenlik, sevgi, merhamet ve paylaşım yurdunun kurulması demektir. Öyle ki orada sadece “selam” (esenlik, barış, kardeşlik) vardır.
Bunlar olmayınca biz Ademler “şecere-i huld” ve “mülk-i la yebla” peşine düşeriz. Böylece “yasak ağaçlara” dokunur, bunun için olmadık (servet, siyaset, şehvet, şöhret) suçları işler ve içinde bulunduğumuz doğal dünyayı (cenneti) cehenneme çeviririz…
“Adem’in topraktan yaratılması”: İnsanın yaratılışı anlatılırken kullanılır. Topraktan yaratılma, topraktan gelen gıdalardan yaratılma demektir. Bu yaratılış halen sürmektedir. Bütün gıdalar topraktan gelir. Erkekte sperm (nutfe), kadında yumurtaların oluşmasına sağlar ve bu ikisinin biri araya gelmesiyle yeni Ademler (insanlar) yaratılır.
“Cinin (şeytanın) ateşten yaratılması”: İnsanın içinde dolanan hırs, ihtiras, şehvet gibi dürtüleri ifade için kullanılır. Çünkü ateş dini sembolizmde içteki kötülük dürtülerini anlatır. Kırmızı renk bu nedenle öfkenin ve şehvetin sembolüdür. “Dumansız ateş” (Hicr; 27) denmesinden anlaşılacağı gibi bu bildiğimiz ateş değildir. Hem tabiattaki, hem de insandaki ‘enerjiyi’ ifade eder.
“Cennetten kovulma”: Kur’an insan eli değmemiş, kan dökülüp fesat çıkarılmamış, henüz mülk edinme savaşlarının çıkmadığı, sınırların çizilmediği, çitlerin çevirilmediği doğal dünyaya cennet der. İnsanoğlu (Adem) yıkılmayacak mülk (mülk-i la yebla) ve son sınırına kadar toplama (şecer-i huld) peşine düşünce yani yasak ağaçlardan yemeye başlayınca doğal dünya bozulur. Tekâsür (çoğaltma, yığma, biriktirme) yarışı insanı kaosun, çatışmanın, yıkıcı rekabetin, her şeyin alınıp satıldığı bir ateş çemberinin (cahim) içine düşürür. Böylece Adem cennetten kovulmuş olur. Kovulmamak için bu yasak ağaçlara dokunulmaması, doğal dünya ile uyum içinde olunması gerektir. (bkz. “Kıssaların anası 1-2” başlıkla makale).
Adem kıssasında mesele böyle olunca, Kur’an’ın diğer yerlerinde geçen sosyal içerikli tabir ve deyimlerin genellikle bununla ilgili olduğunu göreceksiniz. Arkası çorap söküğü gibi gelecektir…Devam ediyoruz…
“Bin yıldan elli yıl eksik yaşamak”: Hz. Nuh anlatılırken kullanılır. Nuh’un 950 yıl yaşadığını değil; çok uzun süre aralarında kalıp “Etrafındaki ayak takımını (erâzil) kov” diyen kavmin kodamanlarına (ekabir) karşı uzun soluklu bir mücadele içine girdiğini ifade eder. Çokluktan kinaye bir deyimdir. Sürenin çok uzun olduğunu anlatmak için kullanılır. Türkçede kullanılan “Sittîn (60) sene oldu”, “Kırk yıl dağda gezdim”, “Yediği herze 40’ı geçti”… deyimleri gibidir.
“Deveyi boğazlamak”: Hud kavmi ve Salih kıssasında geçer. Nagatallah (Allahın’ın devesi) Adem kıssası bağlamında “ağaç”, Mekke ortamı bağlamında “Beyt”, insanlığa mesaj bağlamında “kamu”yu ifade eder. Deve boğazlanmamalıdır yani yasak ağaca dokunulmamalıdır, Beytullah’a ait olan nimetelere (en’am) açlık, susuzluk, güvenlik korkuları ile el konulmamalı, kendinde toplanmamalıdır, kamuya (herkese) ait olan bu nimetler talan edilmemelidir. Allah zaten Kureyş’i (=insanlığı) doğal rızık ve rızık kaynakları ile açlıktan korumakta ve doyurmaktadır, biriktirmeye gerek yoktur. (bkz. “Deveye dokunmayın” başlıklı makale)
“Ateşe ‘serin ol’ demek”: Hz. İbrahim anlatılırken kullanılır. “Ey Ateş! Serin ol dedik, selam olsun İbrahim’e!” (Enbiya; 69) şeklinde geçer. Hz. İbrahim’in ateşte atılıp tam yanacakken orada bir gül bahçesi bitmesini değil; İbrahim’in hicret etmek suretiyle ateşte yakılma (idam) cezasından kurtulmasını, yaktıkları ateşin de sönüp gitmesini ifade eder. Nitekim İbrahim’in ateşten nasıl kurtulduğu satır aralarında şöyle açıklanır: “İbrahim’in sözlerine kavminin cevabı sadece ‘öldürün yahut yakın” demek oldu.” Yani bunu ‘demekten’ başka bir şey yapamadılar çünkü İbrahim tıpkı yerine Ali’yi bırakıp Hz. Peygamber’in şehri terk etmesi suretiyle ölümden kurtulması gibi ateş yakıldığı sırada şehri terk etmişti: “Onu ve Lut’u alemler için kutlu kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık” (Enbiya; 71). “İbrahim dedi ki: “Ben de Rabbime hicret edeceğim” (Ankebut; 27).
“Parçalanmış kuşları ayrı ayrı tepelerden çağırmak”: Hz. İbrahim’in “Ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster” sorusuna cevap verilirken geçer. Ona şöyle denir: “Kuşlardan dört (lü) al. Onları alıştır kendine. Sonra her dağa/tepeye onlardan bir parça yap/koy. Sonra onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir.” (Bakara; 260). Yani kuşlardan dörtlü gruplar yapması, onları kendine (yuvalarına) alıştırması, sonra her grubu/parçayı bir dağın tepesine koyması ve sonra onları yuvalarına çağırması isteniyor. Kuşların koşarak/uçarak geleceği söyleniyor. Burada kuşlar dünyada parçalanmış, ayrı ayrı tepelere (ülkelere) bölünmüş, esarete düşmüş ezilenleri (mustazaf) temsil ediyor. Onların nasıl dirileceği, birleşip toplanacağı anlatılıyor. Keza kuşlar uhrevî anlamda da ayrı ayrı mezarlarda yatan tüm ölüleri temsil ediyor. Onların nasıl dirilip toplanacağı anlatılıyor: Her şey alışık olduğu/yaşadığı/aktığı asli mecraya geri döner. “İşler dönüp dolaşıp Allah’a/halka varır.”
“Yüz yıl sonra dirilen ölü şehir”: (bkz. “Ölü şehirlerin dirilişi” başlıklı makale)
“Onbir yıldız, ay ve güneşin secde etmesi:” Hz. Yusuf kıssası anlatılırken Yusuf’un rüyası olarak geçer. Kişinin kuyuya atılıp yok edilmek, gömülmek istendiği baskıcı ve boğucu çevresini aşıp başka bir dünya vizyonu görebilmesini, önce bunun rüyasını/görümünü/vizyonunu yaratabilmesini ifade için kullanılır. Öyle ki her zaman birileri bir rüya görür, sonra dünya o rüyanın içinde yeniden kurulur. Gerçek ‘devrimci’ bu rüyayı görebilendir. (Yusu; 4).
“İneği kesmek”: Hz. Musa’nın İsrailoğulları’nı Firavun zulmünden kurtarmak için Mısır’ı terk etmesi anlatılırken kullanılır. Bildiğimiz ineği et yemek için kesmek değildir. İnek (bakara) Firavun İmparoturluğu’nun simgesi ve arması idi. Ondan kurtulmak, ona dair korkularını atmak, onunla bağlarını koparmak, kesmek kastedilir. (Bakara; 67)
“Altından buzağıyı put edinmek”: (bkz. “Tek çeşit yemek ve Samiri’nin buzağısı” başlıklı makale)
“Sudan (nehirden) içmek”: (bkz. “Talut ve Calut kıssası ne anlatıyor” başlıklı makale).
“Aşağılık maymun olmak”: (bkz. “Aşağılık maymunlar olun” başlıklı makale).
“Suyu sırayla eşitçe taksim etmek”: Hud kavmi ve Salih kıssasında geçer. aralarında eşitçe taksim etmek (kısmetun beynehum) Kabe’yi gelen nimetlere el konulmamasını, insanlar arasında eşitçe bölüştürülmesini ifade eder. Buradan Allah’ın yeryüzündeki nimetlerinin kulları arasında eşitçe bölüştürülmesi mesajı verilir. “Sudan herkes eşitçe içmelidir!”.(Kamer; 28).
“99 koyuna 1 koyun”: Hz. Davud anlatılırken kullanılır. Nüzul sırasında deveyi boğazlama kıssasının hemen arkasından anlatılır. Tema ve vurgu yine aynıdır. Mekke’de 99/1 oranında derin eşitsizlik ve uçurum vardı. 1 ikili sayıların en dibini, 99 en tavanını ifade eder. Aradaki eşitsizlik bu oranlamayla ifade ediliyor. Bugün Wallstreet işgalcilerinin kullandığı “Biz % 99, siz % 1’siniz” sloganının yılın sözü seçilmesinden de anlaşılacağı gibi Kur’an’ın 99/1 kıyaslamasıyla verdiği çağlar üstü mesaj yaşıyor. (bkz. “99 koyuna 1 koyun kıssası ne anlatıyor” başlıklı makale).
“Cinleri, şeytanları, dalgıçları, kuşları emrine vermek”: Hz. Süleyman anlatılırken kullanılır. Cinler Babil’den gelen yabancı yapı ustaları, şeytanlar kötü fikirli kimseler, dalgıçlar ve rüzgarlı gemiler Fenikeli denizciler, kuşlar Hitit askerlerini ifade etmekteydi. Süleyman’ın ordusunda bütün bunlar yer almaktaydı. Süleyman’ın amacı bölgeyi bir esenlik ve barış yurduna (Darusselam) çevirmekti. Açlığın, susuzluğun, çaresizliğin, evsizliğin, güvensizliğin kalmadığı adalete dayalı bir dünya düzeni kurma yolunda hayli ilerlemişti. Tasvirler onu anlatmaktadır. Bugün hala onun yaşadığı şehir aynı isimle anılır (Jeruselam/Kudüs).
“Karıncalarla konuşmak”: Karınca (Nemle) adlı yerleşim biriminden geçerken onlarla konuşmak demektir. Nemle (Karınca) kasabası veya şehrinin adıydı. Ve bu Belkıs’in ülkesinde bulunuyordu. Belkıs Sebe kraliçesi idi. Dolayısıyla karıncalarla konuşmak Sebeliler ile konuşmak demektir. Nitekim Sebe ülkesinin arması karınca idi. (Bugünkü örneğin arı, bozkurt, sarı kanarya, kara kartal, şahin, doğan, arslan, kaplan, panter gibi!)
“Hüdhüd ile konuşmak”: Hz. Süleyman kıssasında geçer. Süleyman Kuşlardan Hudhüd’ü arar, ‘o nerede onu göremiyorum’ der. Derken Hüdhüd Sebe ülkesine gider ve oradan haberlerle getirir. Burada Kuşlar Hititler, Hüdhüd de Hitit’den gelip Süleyman’ın ordusuna katılan subayın lakabıdır. (Neml; 20,22,27).
“Cinlerden bir İfrit”: Hz. Süleyman kıssasında geçer. Cinler, Babil’den gelen yapı ustaları, cinlerden bir ifrid de onlardan birisinin lakabıdır. İfrid olarak bilinen Babil’den gelen maharetli yapı ustalarından birisi demektir. (Neml; 39).
“Cinlerden bir heyet”: Nusaybin’den gelen ve cinlere, perilere inanan bir gurubun insanın Hz. Peygamber ile konuşup Kur’an dinlemesi ve bu batıl inançlarından nasıl vazgeçtikleri anlatılırken geçer. Daha önce Mekke’de görülmeyen, yabancı (ecnebi) bir heyet anlamındadır. (Cin; 1)
“Cinleri ve insanları ibadet için yaratmak:” “İns-u cinn” tabiri aşağı-yukarı, ileri-geri, sabah-akşam, gündüz-gece gibi görünen (ins) ve görünmeyen (cinn) anlamında bir deyimdir. Evrende gördüğümüz ve görmediğimiz her şey kastedilir. İbadet de yapmak, ortaya çıkarmak, iş ve değer üretmek demektir. “Gördüğünüz ve görmediğiniz her şeyi Allah’a (onun emri ve yasaları doğrultusunda) yapsınlar, ortaya çıkarsınlar, iş ve değer üretsinler, kendilerini ifade etsinler diye yarattık” denmek istenir. (Zariyat: 56)
“Ye’cüc ve Me’cüc”: Türkçe’deki herc-ü merc tabiri gibi altüst oluşu, fesat ve kargaşa çıkaran toplulukları anlatır. Yeryüzünde mülk-i la yebla ve şecere-i huld için yani yıkılmaz bir mülk ve her şeyi kendine ait kılıp, toplama ve mülkiyetine geçirme için kan döküp fesat çıkaran toplulukları ve ülkeleri ifade eder. Yağmaya, talana, çapula, işgale girişen her topluluğun genel adıdır. (Kehf; 18/94)
“Dabbetu’l-arz”: Yeryüzünün kımıldanışı/hareketlenişi manasına gelir. Yeryüzünün içindekileri (üzerinde olanları) haber vermesi manasında, dile gelip konuşması (kelam etmesi) ve yağmaları, işgalleri, kan döküp fesat çıkarmaları haber vermesini ifade eder. (Neml; 27/82-84). “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı” mesajı verir. (Ayrıca bkz. “Dabbetü’l-arz nedir, Ye’cüc ve Me’cüc kimdir” başlıklı makale)
“Gökten kulak hırsızlığı yapmak”: Kahinleri ve mecnunları eleştirirken geçer. Onlar yol başlarına oturarak, yıldızlardan fal bakıp geleceği okumakta ve gaibten haber vermekteydiler. “Böylesi ‘göğü dinleyip kulak hırsızlığı yapanların’ üzerine ateş yağacak ve yaptıklarını ağır bir bedelle ödeyecekler, cehennemi boylayacaklar” denmek istenirken kullanılır. (Hicr; 18).
“Yerinden kalkmadan tahtı getirmek”:: Hz. Süleyman kıssasında geçer. “Çok kısa sürede”, “En kısa zamanda”, “Göz açıp kapayıncaya kadar” manasında bir deyimdir. Cinlerden bir ifrid’in ışık hızı ile Belkis’ın tahtını getirmesini değil; Babil’den gelen İfrid lakaplı yapı ustasının, çok kısa zamanda tahtın bir benzerini yapmasını ifa eder. (Neml; 39).
“Eline bir demet sap almak”: Hz. Eyyub anlatılırken kullanılır. Hz. Eyyub’un karısına eline bir demet sap olarak vurmasını değil; birleşmek, yekvücut olmak, demet gibi yan yana durmak anlamında bir deyimdir. Hz. Peygamber’e ambargo yıllarında Eyyub sabrı ve direnişi örnek gösterilir ve dağılmamaları, yılmamaları, sapların bir demet halinde bir arada durması gibi, kendisine inananlarla birlikte öyle olmalarını ifade eder. Sözünüzden (davanızdan) dönmeyin, demetlenmiş gibi durun, yekvücut olun denmek istenir. (Sa’d, 44).
“Ayağını yere vurunca su gelmek”: Hz. Eyyub anlatılırken kullanılır. Hz. Eyyub’e baskılar karşısında ayağını yere sağlam basmasını, güçlü ve kararlı durmasını, davasından dönmemesini, eğer böyle yaparsa güçlükleri aşıp zafere (suya) ulaşacağını ifade için kullanılır. Amborgo yıllarında inen Sa’d suresinde geçer. Hz. Peygamber’in de o yıllarda öyle olması gerektiğini, onlar üzerinden de bu durumda olan herkesin öyle olması gerektiğini ifade için kullanılır. (Sa’d; 42).
“Beşikteyken ve yetişkinken insanlarla konuşmak”: Hz. İsa anlatılırken kullanılır. “Beşikten mezara ilim öğreniniz” rivayetinden de anlaşılacağı gibi, “tüm ömrü boyunca” manasında bir deyimdir. “İsa tüm ömrünü yeryüzünde Allah’ın sesi (kelime) olmaya adayacak, bütün ömrünü bu görevi yerine getirmek için harcayacak” denmek istenir. (Ayrıca İsa’nın ölüleri diriltmesi, körü ve alacalıyı iyi etmesi, evlerde biriktirilenleri haber vermesi, çamurdan bir kuş yapması deyimleri için bkz. “Ölü şehirlerin dirilişi” başlıklı makale).
Görüldüğü gibi daha bunun gibi bir çok tabir ve deyim sıralanabilir. 25 kadarını aktardım. Bunda anlaşılmayacak garip bir şey yok. Konuştuğumuz dillerde de böylesi kullanımlar çoktur. Bunların o günkü anlamı kaybolmuş, artık kullanılmıyor olabilir. Ancak Kur’an’da geçtiğine göre, bir tabir ve deyim kazısı çalışması yapıp güncellemek gerekmektedir.
Kur’an’a bir de bu gözle bakın, çok yakınınıza geldiğini görecek ve büyük zevk alacaksınız.
Allah razı olsun!
hurafelerden kurtarmak elbette. hele 1500 yıldır hurafelerle doldurulan bir din için…..ve sonuna kadar yapılmalı.hanginiz muhammed mesela bu anlamda önemli.yada islamoğlunun üç muhammedi…ya da bana dinden bahset.<br />ancak hurafelerden arındırırken dini ve tanrıyı rasyonelleştirme tehlikesinede dikkat edilmeli…iblis tarafı insana secde etmediyse kovulan kim?ve anlamak ve öğrenmek için
6 gün demekle dünyanın kendi etrafında 1 turu 500 milyon sene sürüyordu demek istenmiş olabilir…..
KURAN HER ÇAĞA HİTAP EDECEK İSE, mecaz anlatım kullanmak zorundadır. Cenneti-cehennemi-ahireti görmedik, geçmiş kavimlerin ve nebilerin ne yaptığını görmedik. ozaman o anlatımlar benzeşmeli/müteşabih anlatılmalıdır.
yıllardır' Allahım burada nedemek istedin?'diye sorduğum sorulara cevaplar bulmak okadar mutlu ettiki beni …teşekkürler
rabbimiz bir yapının özelliğini anlatırken o yapıyı konuşturuyor. cehhennemi, yeri, göğü, melek, iblis şeytan vb. konuşturulanın konuşmasına bakınız. bilinki bir yapının özellikleri sıralanıyordur.
bu görüşlerin altında kafanızda çizdiğiniz tanrı tasviri yatıyor eğer kafanızdaki tanrı tasvirini açıklarsanız bir gün işte o zaman kıyameti koparırlar..
🙂 kafada cizilmemiş tanrı var mıdır 🙂
anlamadığın yoruma "yorum" yapma
hocam, peki bu mecazları hakikat olarak anlatan havasa ne demeli?
Selam,<br />Bütün kavram ve kurani kıssalara mecazi bir mana vermeniz ne kadar doğru? Elbetteki sizin de bir bakış açısıyla yorumlamanız bir zenginlik, ancak tek ve gerçek doğru bu dememek şartıyla. Normal düz mantıkla anlatıldığı şekli ile anlaşılamaz mı?
Evet. ben de İhsan Hoca'nın bütün söylediklerine katılamıyrum. Kendi anladığı kadar bir mecaz yorumudur ama, bu kadar da basit anlaşılması beni tamin etmedi. Mesela; Eyyüub As ın, yeminini yerine getirmek için, ama can da yakmadan sözünü yerine getirmek için Rabbimizin bir kolaylaştırması dır diyemez miyiz?
bu bilgilerden için çok teşekkür ederim.yıllarca basit ve doğru anlatımı aradım.bu din bazılarının dediği değildir diye kafa yordum.hocamız bu konuda ben ve benim gibilere çok yardımcı oldu.abdestli kapitalizmle beni yakalayan süreç başladı.bu kadar hemfikir olabileceğim aklıma gelmezdi.ama mutuluyum.din merhamet anlamına geliyorken bu acımasızlar merhametsizliği din gibi sundular.
Anlamak için, sorgulamaya ve araştırmaya devam.Anladıklarımın uygulamasını yapıp, sonucunu almadıktan sonra, anladığımı tekrar sorgulamaya, yine devam…<br /><br />Sevgi ve saygılarımla.
ihsan eliaçığın yaptığı yorumlar yüzyıllardır vardır.ama bu tür yorumların bir kısmı doğru olmakla birlikte çoğu abartıdır.olayları akli hale getirdiğinin farkında ama hayata uyarlama noktasında olayları soyutladığınında farkında mı?
Evet Adsız efendi, yüzyıllardır muaviyecilerin çoğunlukta olduğu gibi, belliki sende Muaviye tarafındasın, belliki Kapitalistliğini aldığın abtest kurtaracak sananlardansın. Rabbim senide islah etsin, doğruyu görenlerden eylesin…
Muhammed Esed'in tefsirini okumada önce bundan 25 sene önce bu çalışmaları yapan rıdvan çeliköz ve ahmet baydar hocamda böyle düşünüyordu. Esed okyunca gördüm. Ve şimdi ihsan hocam konuyu aynı şekilde özetliyor. Hak birdir. elinize sağlık hocam. selametle.<br /><br />fikirkalem.
ihsan kardeşim kitapta hiç bir hakiki ifade bırakmamışsınız. her şeyi mecaza hamlediyorsunuz.bu aşırı değil mi. selamlar. cuma özusan
Hocam cinler konusu cinler'in bir insan olduğu,ruhanı bir varlık olmadıkları gibi bir anlgılama hissettim yanlış mı? anladım ,düzeltirseniz sevinirim saygılar.
sorumluluk insana yüklendi. yer yüzünde mutmain melekler olsa idi melek, cin olsa idi cin nebi gönderilir. ataların dinini terk edip, kurandan ilham alalım. yanlış anlasak bile
Tamam, Kuran'da bu nevi mecazi anlatımlara, bu şekilde anlamlar verilebilir, bu tür bakış gereklidir ve faydalı da olur. <br />Ama zorlama yorumlarla her şeyi aklileştireceğiz derken, başka büyük yanlışlara düşülmüş olunmaz mı?.<br /><br />Yukarıdaki anlatımları aklileştirdik, peki diğerleri ne olacak? Örneğin İsa'nın babasız dünyaya gelmesini nesıl aklileştireceksiniz. Alın size ayetler.
Akil hakkinda yetersiz Bilgiye sahip oldugunuzu dusunuyorum, "Aklilestirmek" kelimesini Akilsizca kullaniyorsunuz.Ayrica Sonu "il" ile biten onlarca Allah adi vardir.Cebr ( Zorlamak,Zorla,Zorlayan) "il" ise Allahin kendisidir..Boylece Allahin bir sifatindan bahsediyor.Kuranin ornekleri ve dili hakkinda bilgisizlikten kaynakli olarak kimileri "Allahin Eli vardir&
İsa'nın babası konusunda Zekeriyya peygamberin adının geçmesi bence tesadüf değil, kasıtlı bir anlatım söz konusu. Yahya/İsa özelliklerine bakılırsa benzerlik hatta birlik iyice anlaşılabilir diye düşünüyorum.<br />Selam.
Bu "kitap" anlaşılmaz "anlamı" asırlardır sürdüregelmiştir..Bu "açıklamalar" ile sanki hiç bir insanın anlayamayacağı "anlamı" çıkmıyor mu?..Oysa açık bir "kitap" olduğunu kitap kendi söylüyor..
Etraflı düşünme kanaatindeyim..<br />Ayetlere tek pencerden bakınca bazı hususlar noksan kalıyor..Zaten yazarımızda bu görüşlerinin sadece kendine has olmadığını muhtelif kaynaklarda da yer aldığını beyan etmektedir.Bu bağlamda ele alınırsa istifade edilebileceğini ufkumuzu açacağını düşünmekteyim..
Selam.peki ihsan hocam.biz turkler bunlarin bu anlama geldigini bilmiyoruzda.1500 yildir arap alimler neden bu olaya hakim olamamislarda bugune kadar boyle gelivermis.1000 yildan 50 yil eksik sozunu sadece bizmi boyle anlamisiz.araplarin kullandigi bazi deyimler olarak geciyo diyosunuz. Onlar vakti zamaninda ne demisler bunlara?.
İhsan hocamın İslam’ın Yenilikçileri kitabını okursan bu sorunun cevabını bulursun.
İhsan Eliaçık'ın görüşleri ne tamamen doğrudur ne de tamamen yanlıştır diyemem lakin diyeceğim birşey var o da İhsan Eliaçık'ın tanrı anlayışı.. yukarıda bir arkadaş daha değinmiş bu konuya İhsan bey kafasındaki tanrı tasvirini lütfen açıklasın ondan sonra İhsan beyin ne demek istedğini birkez düşünün herşey mecaz peki Kur'an'da ki tanrıda mı mecaz/sembolik açıkla sayın Eliaçık
evet sayın hocam bu kardeşimizin dediği gibi tüm yazılarına yapılan yorumları tek tek inceleyip bu yorumlara cevaplar vermelisin. mesala bir kardeşimiz hz isa nın babasız olmasını nasıl izah edersiniz diye soruyor. açıklayın ki kafamız karışmasın.lütfen bu yorumlara genel de olsa bir cevap bekliyoruz.
meryem bir bitki gibi yetitirdi. insan bitki evresinden bahseder allah. ademin doğumu ile isanın doğumu aynı der allah. yani ademin göbek bağı vardı. (allahu alem)
sevgili kardeşlerim "melek" kavramanı tarih boyunca islam alimleri nasıl anlamış İhsan Eliaçık nasıl anlıyor bu kavram tanrı kavramanına en yakın olandır ve Eliaçık melek kavramını böyle tevil ediyorsa tanrı kavramanıda bu şekilde tevil ettiğini düşünmek acımazsızlık olmaz bu arada M.Esed isimli zatın yorumlarını birebir alıp hiç Esed'den alıntı yaptım vb. dememesi İhsan Eliaçık'
kişilere takılmamak lazım aslolan niyetlerdir…eğer sizin niyetiniz Allah a ulaşmaksa o size gideceğiniz yolda yardımcı olur…Hz İbrahimin sözü:ben rabbime yöneldim o bana doğru yolu gösterecektir…
O kadar çok zorlama yorum var ki. Hocamız birçoklarına abdestli kapitalist diyor ama yarın biri çıkar hocamıza da abdestli rasyonalist deyiverir.<br />Bir de en ilginç tarafı Arapça atasözü/deyimlerle Türkçe atasözü/deyimleri birbirine karıştırıp vermesi. Ayağını yere vurmak / ayağını yere sağlam basmak mesela. İşine geldiği gibi yorumlayıp gidiyor. Bir de Mustafa İslamoğlu vardı bu şekilde meal
Eliaçık'ın yukarıdaki yazısındaki şu cümlesini "Çünkü Allah’a (doğaya, rızka, topluma, kamuya, cemaate) güvenmeyen yanımız." okuduktan sonra içime bir kuşku düştü. Ve yok ben yanlış anlıyorum, burada söylemek istediği başka bir şey olmalı yönlü tevil yapmaya çalıştım ama, demekki başkaları da kuşku duyuyormuş. Yukarda iki arkadaş da buna değinmiş. Gerçekten Eliaçık'ın tanrı
Selam aleyküm tüm müminlere; evet çağımız kuarana dönüş çağıdır ama kuranı çağa döndürmek anlamında olmamalı. İman gayba inanmak ve Allahın dediklerinden şüphe etmemektir. bahs edilen ahksızlıklar kapitalist tutumlar Peygamber sas döneminde de vardı. Onun uygulmalrı bu konuda aydınlatıcıydı. Anlatılan kıssalarda mücizeler anlatılr ve bunlarda peygamber eliyle gerçekleştirilir. Mucizeler mecaz
18/13. Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık. <br />54. Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür. <br />28/44. Ey Muhammed! Mûsâ'ya o emri verdiğimiz zaman sen (vadinin)
Eliaçığ'ın vahiy ile ilgili görüşü aşağı yukarı şu şekildedir "Vahyi Cebrail isimli ontolojik bir varlık getirmez peygambere.. peygamber vahye kendi yoğunlaşmaları sonucu ulaşır örneğin Alak suresinin "Oku yaratan Rabinin adıyla oku" ayetleri Muhammed Peygamberin vicdanında yankılanan seslerdir daha açık konuşmak gerekirse yani Peygamber kendi vicdanın sesini dinleyerek
adsız sen bunları hangi yazısından çıkardın o yazıyı görmek istiyorum bir zahmet o yazıyı burada yayınlar mısın
Sn. Ferit Ergün. Soru sorduğunuz arkadaş yaklaşık 1 sene önce o yorumu yazmış,bu nedenle artık yorumunuza görme ihtimalini düşük görüyorum. Bu yüzden ben size yardımcı olmak istedim.<br /> Eliaçık'ın meal-tefsirini okursanız oradan görüşlerini net bir şekilde öğrenebilirsiniz. Bu sitedki yazılarından da, "Allah beşerle nasıl konuşur", "Gayb nedir-2(Melek,Cin ,Şeytan,Ruh)
İhsan hoca, bak senin okuyucuların bir sürü soru sormuşlar. Bunlara ne cevap vereceğini merak ediyorum. Şek ve şüpheleri izale etmeyecek misin? Selamlar.
Yukarıda İhsan Eliaçık'ın kafasındaki tanrı tasvirinden bahseden iki adsız ve Kerim adındaki kardeşlerim sizin düşüncelerize katılmamak mümkün değil gerçektende deizm den daha kötü bir tanrı anlayşı çıkıyor eliaçık'ın yazılarından, dedğiniz gibi bıraksın mucizleri,melekleri,cinleri vb tevil etmeyi kafasındaki tanrı tasvirini açıklasın çünkü açıklanmaya muhtaç..
Bence Ihsan bey'in aciklamalari cok mantikli, ve dine yada inanca aykiri falan degil! Zaten Allah bize "Burda akledenler icin nice ibretler vardir" demiyormu? Yani Kuran kolaydir biz ugrasmadan yuzeysel bir anlayisla onu hemencicik okuyup anlayabiliriz demek artik abartmak ve isin anlamini kaybetmek olur…Kuran sadece Allah'in yarattigi ve halada yaratmaya kadir oldugu seylerin
Tüm yorumlari okudum. Ve sizin yorumunuz akla ve mantiga yatkin benim kanaatimce. <br />Diger yorumlarda gördügüm, kisacasi algiladigim seyse; insanlar hic bir seye objektif bakamiyor yada görmek istemiyor.<br />Benim anlamadigim sey neden israrla karsimiza cikan yeni yorum ve fikirlere acik olamiyor bu insanlik?<br /> Acaba yeni görüs ve fikirlerden,korkuyormuyuz? yada hala hazirmi degiliz?
"gerçeklerle yuzlesmeye" derken buyuk haflerle yazmıssın vurgulamak amacıyla. tamam yorum yaptıgın kısı mantıken dogrukonusuyor olabılır ama yeni gorus ve fikirleri"gerceklerle yuzlesmek" diyerek kabullendırme çabasında olman sacma olmus.. her yeni sey dedigin gercek degildir ayrıca bu hocanın anlattıkları da cok ta yeni birsey degil zaten soylenen seylerın ısıtılıp tekrar
Bu Adem dedikleri<br />El ayakla baş değil<br />Adem manaya derler<br />Surat ile kaş değil.<br /><br />Gerçi et ve deridir<br />Cümlenin serveridir.<br />Hakkın kudret sırrıdır<br />Gayre bakmak hoş değil.<br /><br />Adem mana-yı mutlak<br />Ademdedir nutk-u Hak<br />Ademden gafil olma<br />O hayal ya düş değil.<br /><br />Adem gerek su gibi<br />Arı olsa arınsa<br />Adem oldur ey hoca<br />
w1
Geçmişteki Âdem hikâyesinden <br> her an yaşayan Âdem'i Şuûr Metaforuna <br /><br />http://www.sonsuzlukkulesi.com/bendenbene32
ihsan eliaçık acaba gündemde kalmanın telaşesinimi yaşıyor.Eğer böyleyse bir müslüman alarak Allah kork deriz.<br />yada hep farklı bişeyler söyleme derdindeyse bu kadar kendisini heder etmesine değmez.<br />amma hakkını yememek lazım mütiş bir fantastik kurgucu bir yanı var lakıın sayın eliaçık bu fantastik yanınıza kurdan mesnedler bulmaya çalıştığınız için yeniden hatırlatalım Allahtan korkun
Sayın Eliaçık bak okurların soru üstüne soru soruyorlar en önemli soru ise kanaatimce "tanrı tasviri" ile ilgili olan soru bu..tabiri caizse bu soruya cevap vermek yürek ister ee peki neden yürek ister yürek ister çünkü İslam dünyasındaki tanrı anlaşıyla uzaktan yakından alakası yok Eliaçık'ın tanrı anlayışının ..sevgili arkadaşlar deizm nedir bilirmisiniz bilmezseniz eliaçık'ın
valla bence deizmin de ötesinde olması gerekir. öldümü herşey biter. bir sinek misali öl ve bit.yaratıcı,kitap,melek,cin,cennet….v.s. hepsi masal bunların.. ÖL VE YOK OL. YAPTIKLARINLA BU DÜNYADA YAŞA. O KADAR
yaratıcı,kitap,melek,cin,cennet hepsi masal demişsin ve eklemişsin "öl ve yok ol" bu saydıkların masal mıdır değil midir mesele değil de sen kırk kere ölmüş herşeyi görmüş gibisin sevgili kardeşim eğer bu saydıkların masal değilse hayal kırıklığının en kralını yaşarsın
İhsan Eliaçık, tarafsız bölge programına çıktınız. İnsanların gözlerinin içine baka baka İsmet Özel'den ezberlediğiniz bir iki mısraı okuyarak donanımlı rasyonalist bir reformist sosyal adaletçi profili çizmeye gayret ettiniz. İslam, insani değerleri hatırlatan okullardan bir okuldur, başka okullar da vardır, ahlak yalnızca bir dine intisap etmekle elde edilecek değildir dediniz. 'Allah
kardeş yapma ya! cümlelerin kuruluşu ve metnin tamamına yansıyan 'büyük bir çekememezlik' var.
ihsan hoca herşeyi dogru söylüyor.bir bakın kendinize din ile ne alakanız var.sizin dininiz aklınıza ve yararınıza uyan din .ihsan hocanın dediği din ise gercekten aşk sal bir din sizise onu anlamazsınız zaten türk toplumu bunu anlayacak kültüre ulaşamaz.inançlı oldugunu zanneden kesim ise zannettiği ile telef olacak sonuçta telef olacak<br />saygılar.
Sayın hocam, islam ekonomisi ve yaşayan kuran ile ilgili yeterince söz söylediğinizi düşünüyorum. Üstelik anlatımlarınızdan sonra arkanızda bir kitlede oluştu. Dünya düzeninde sözlerden çok eylemlerinde itibar gördüğü aşikar.Acaba siz bir fabrika kursanız yahut ekonomik oluşumu bizlere islami modelde yaşatmanız gerekiyor.Bu yapılması geren oluşumu destekleyebilirim.
Daha Allah ile cihan yok iken<br />Biz anı var edip ilan eyledik<br />Hakka hiçbir layık mekan yok iken<br />Hanemize aldık mihman eyledik<br /><br />Kendisinin ismi henüz yok idi<br />İsmi şöyle dursun cismi yok idi<br />Hiçbir kıyafeti resmi yok idi<br />Şekil verip tıpkı insan eyledik<br /><br />Allah ile burda birleştik<br />Nokta-i amaya girdik birleştik<br />Sırr-ı Küntü kenzi orda
Hepsi güzel de.. Şunu anlamadım. Ne yani cinler yok mudur? Kuranda kullanılan sembolojilerin hem zahiri hem de batıni anlamları yok mudur? Yani fizik yasaları ve beş duyu boyutu ile kayıtlanmamış bir "gayb" anlayışı yok mudur? O zaman Kuran'da, gaybına yani beş duyu ötesi boyuta iman etmesi istenenler kimlerdir?<br /><br />Arabinin "Yıldızların Mevkii" eserini nereye
yoruma katılıyorum, gayb kısmen 4boyutlu uzay-zaman içinde ama 5duyunun ötesinde bir alan olabileceği gibi, kısmen de (ki bence esas olarak da) 4 boyutlu uzay zamandaki evrenimizden öte bir alan da olabilir, ki bunu ipuçları da kuranda veriliyor, 7 kat arş deniyor, 4+7=11 ve fizikte son tartışılan birleşik alan teorilerinin 11 boyutlu evren modelleri olduğunu da belirtmek anlamlı olur. "4
hüdhüd<br />sayın hocam. ayet inmiş peygamber(s.av.) anlamamış, diyanet ve diğer ilim erbabı http://www.agnostik.org/kuranda-ara.php?sure=27&ayet=20<br />linkinde vardır. anlamamış tek siz doğru anlamışınız. Ya siz peygamberliğe soyunuyorsunuz. ya da …farklılık duygusuyla orijinalleşmeye çalışıyorsunuz. pes doğrusu.
'' yok ya daha neler..oha o kadarda değil….sallama…şöhret mi olmak istiyorsun… kimse bilemedi sen mi bildin,1400 yıllık düzen yanlışdıda sen mi doğrusun…'' <br /> aslında bende sevmiyorum seni İhsan Hoca,kafa konforumun içine ettin….ne güzel eskiden kör,sağır,topal bir tanrım vardı…her türlü haltı yerdim sonra bi dua sıfırlatırdım sayacı…şimdi o tanrım yok,aslında
ALLAH'IN APAÇIK HİDAYET REHBERİ BUYURDUĞU KİTABI MACAZİLER KİTABI YAPMIŞ.KENDİ 5 DUYU ORGANININ ANLADILARIYLA TASVİR YAPMAYA ÇALIŞMIŞ GÖRMEDİKLERİNİ ANLAYAMADIKLARINI BİLMEDİKLERİNİ BİLEMİYECEKLERİNİ MANTIK DIŞI KABUL ETMİŞ ALLAH'IN İLMİNİ YARATILIŞIN HAKİKATLERİNİ MANTIĞINA YEDİREMEMİŞ.TV SEYREDİYORUZ DİNLİYORUZ .BUNLAR TA BİNLERCE KİLOMETRE YOLDAN NASIL GELİYORLAR SADECE RADYO
İlah'ı Hakk bildin mi? Hakk'ı İlah bildin mi? Etrafına bak bakayım Hakk'dan başka ne görüyorsun?<br />Geçin artık bu ortaçağ parodilerini. Hristiyanlardan, Yahudilerden devşirip devşirip İslam'a harc etmeye kalkmayın şu saçmalıkları. Radyo dalgasını görüyormuymuşsun. Hak bildin mi radyo dalgasını?<br />Derya içre olup deryayı bilmeyen balıklar sizi.
Hocam, Kuranda sembolizm olduğu hususuna katılmakla beraber, açık ayetleri, bazı kıssaları da sembolizmdir diye yorumlamakla hataya düştüğünüzü düşünüyorum. Makalenizin ilk iki paragrafında değinilen evrensel gerçeklerin sembolizm ile anlatılmış olduğunu, yani bu ayetlerin müteşabih ayetler olduğunu düşünüyorum. Ama diğer kıssalarda bunu göremiyoruz. Diğer kıssalarda geçen detaylı anlatımlar,
katılıyorum. hatalar var.
ARKADASLAR O KADAR YORUM ICINDE IKI;TANE YORUM YANLIS GÖEMEDIYSEM?ISMI VAR,yorumcularmi karanli yorumlarmi? ikisinde de bir sey anlasilmiyor.
28 Şubat'ta Müslümanların tokat yemesinin en büyük nedeni kendi sermayelerini kuramamaları idi.Müslümanlar o dönemde sisteme destek veren,Allahsız,mason zenginlerden çektiler.Onların yüzünden sürüklendiler üniversite kapılarında.80 yıldan beri bu ülkenin kaymağını Koç gibi Yahudi zenginler yedi.Bu halkın ekmeğini yediler.Müslümanlara fırsat vermediler.Bugün Allah'a şükür zengin
Koç ailesinin şeceresi Ankara' da Haci Bayram Veli' ye dayanır arkadaşım, bahsi geçen aile yahudi değil alenen Ankara' lıdır.<br />Kim ne kadar inanırsa inansın ne kadar müslüman olursa olsun, bizde en büyük günahlardan biri iftiradır. Bilmiyorsan konuşmayacaksın da.<br />Ayrıca; Topçu Kışlası' nın siyasal islam kıssasında zerre kadar önemi yoktur çünkü ittihatçılar ve 31 Mart'
1-Adem peygamber topraktan yaratılmıştır.İnsan vücudu araştırıldı ve toprakta var olan tüm maddelerin insan vücudunda da var olduğu biliniyor.Hicr suresi 26.Ayet “Biz insanı kara çamurdan,şekillenmiş bir balçıktan yarattık”diyor.İnsanın topraktan yaratıldığını inkar edip bunun sadece simgesel bir anlam olduğunu söylemek Kuran’ı inkardır ve dinden çıkmaktır.Yazar,“Topraktan yaratılma, topraktan
İHSAN HOCAM SONUNA KADAR, HUZURA KADAR DEVAM…
ihsan hocam yazı iyi güzel hoş da; bu biraz şeye benziyor; ''yani Allah böyle demiş ama aslında şöyle şöyle demek istiyor''. her şey sembol, aynı yahudi kabbala sistemi gibi. <br />nasıl iş hocam?
Akil Hastalari Hakkinda Bir Seyler Varmi ?
"Yuharrifunel kelime an mevadiıhii" Maide 13 Yahudiler ve hiristiyanlar vahyin satırlarını satırla doğradılar.Kelimeleri yerinden ederek yersiz ve cennete yabancı manalar uydurdular. Tıpkı lut kavmi gibi kazı arkasından yemlediler. Kelimelerin elbiseleri vardır bu elbiselerden kelimeleri soymak fikir fahişeliğidir. Ateş değince akla su gelmesi, ekmek deyince akla taş gelmesi vesaire
Yusuf peygamber rüyasında 11 yıldız güneşi ve ayı kendisine secde ederken görmüştü. güneş babası ay annesi yıldızlarda kardeşleri diye tasvir edilir. buradan yola çıkarak. Şems 2.ayet, Güneşi takip ettiğinde Ay'a, mecazi olarak, kocasını takip ettiğinde kadına Kıyâme 9.ayet, Güneşle ay bir araya getirildiği zaman! mecazi olarak kıyameti hatırlatan bu sürede; Erkek ve kadın bir araya
Kuran'da metafizik bir cin varligindan bahsedilmediginin en büyük kaniti orada cinlerin hayatini duzenlemeye dönük emir ve yasakların olmamasidir.
MERAK EDİYORUM NEYİN KAFASINI YAŞIYORSUNUZ.<br />Bütün kuranı kerimde anlatılanları saptırmışsınız.<br />İns ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım kelimesini.<br />Cin yabancıymışta efendim.<br />Hangi hayal alemindesiniz.Bakın zanın çogu zarardır.<br />
Tüm yazılarınız gibi bu yazınız da mükemmel. Yüreğinize, fikrinize, elinize sağlık.