Red Dergisi Söyleşisi

R

Ortadoğu’da gelecek:

Sosyalist- Müslüman ittifakı…

RED Dergisi’nin  2011   Ocak sayısında  Baran Kaya’nın İhsan Eliaçık’la yaptığı söyleşi…

İhsan Eliaçık, ilahiyatçı ve yazar… 20 kitabı var… Tarih ve İslamiyet üzerine yazdıkları kadar, toplumsal eşitsizlik ve sömürüye karşı işçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin yanındaki duruşuyla tanınıyor. Görüşlerini RED okurlarına aktarmak istiyoruz…

Yazdıklarınızda çokça İslam ve sosyalizm arasındaki bağdan söz ediyorsunuz. Bu bağı nasıl kuruyorsunuz?

Şimdi nereden baksan İslam ile sosyalizm arasında 1300 yıl fark var. İslam 7. Yüzyıl’da Mekke’de doğdu ve tarihin akışı içinde o anda Mekke’de bulunan zenginlere karşı kölelerin, mülksüzlerin safında yer alarak bir mücadele başlattı. Din olarak kendini var etmesinden kaynaklanan sarsıcı bir etki bıraktı ve bu etki hâlâ devam ediyor. Daha sonra, her devrimin başına geldiği gibi, devrimden sonra düzene dönüştü. Düzen kendini yenileyemedi, o zaman Sasani ve Roma İmparatorlukları vardı dünyada. Onların devlet geleneklerini, mülk alışkanlıklarını aldılar. Emeviler, Selçuklular, Osmanlılar bu biçimde tarihte kendisini var etti. Ve çağımıza geldiğimizde askeri tarım imparatorlukları yıkıldı. Dinlerin etkisi azalınca kapitalizm karşıtlığı Avrupa’da başlayan sosyalist ve komünist bir dalga haline dönüştü. Sosyalizmin işçilerden, emekçilerden, ezilenlerden yana olmasıyla, İslamiyet’in 7. Yüzyıl’da köleleri ve ezilenleri savunması aynı şeydir. Hayatta bana göre iki çizgi var: Bir ezenler, bir ezilenler vardır, bir aşağıdakiler vardır bir de yukarıdakiler. Bir sınıfsız toplum isteyenler vardır, bir de toplumu sınıflara bölmek isteyenler. Bir tarafta Musa vardır bir tarafta Firavun; bir tarafta Nemrut vardır, bir tarafta İbrahim. Tarihte hep bu iki çizgi vardır. Bunun 7. Yüzyıl’daki ifade şekli İslam’dı. 19. Yüzyıl’daki ifade şekli Marksizm oldu. Ben bu ilişkiyi tarihsel olarak buraya koyuyorum, buraya oturuyor. Mesela mülkiyet konusunda da aynı şey var. Derinlemesine anlatmak uzun sürebilir ancak kabaca söyleyecek olursak iki büyük şiarı vardı İslam’ın, biri  ‘La ilahe illallah’tır. Allah’tan başka otorite yoktur demek. Bu biraz daha anarşizme yakındır. Bir diğeri de ‘Lehü’l- Mülk’tür. Mülk Allah’ındır demektir. Allah da dünyada vücud olarak bulunmadığından bunu bir ekonomi-politiğe indirgediğimizde karşımıza ‘komünizm’ çıkar. Dolayısıyla mülk toplumundur, kamunundur demektir. Ne tarihsel olarak ne de ekonomik olarak İslam’ın kapitalizmle bağdaşması ve yakınlaşması mümkün değildir. Tam tersi Kur’an servet sahiplerinin doğrudan karşısında yer alır, saldırır, eleştirir. Zamanın neresinde bir servet ve iktidar sahibi varsa karşısında bir peygamber vardır. Bu tarihsel olarak böyledir. Şimdi bunu tarafsız bir siyaset bilimciye aktarsak, bize bir bağdan söz edecektir.

İslam devrimi, bir adamın düzene karşı duruşu olarak mı doğdu yoksa Kuran’da bunun dayanakları var mı?

Elbette. Bunun dayanağı, Kuran’ın ilk mesajları dediğimiz ilk 37 suresidir. Yani, “Bu iş nasıl başladı? Böyle başladığına dair kanıtlarınız neler?” diye sorarsanız, bu ayetlerdir. Nitekim ben böyle bir kitap hazırlıyorum İlk Mesajlar adında, insanlar daha net görsün diye. Bu ayetlerde yani 37. sureye kadar putların adı geçmiyor. Yani peygamber altı yıl boyunca putlardan hiç bahsetmemiş. Ne geçiyor peki burada? Burada, mülk meselesi geçiyor. Şiddetli bir biçimde eleştiriliyor Mekke’nin zenginleri. ‘Dokuzlu Çete’ diyoruz bunlara, mesela Ebu Cehil, Velid bin Muğire, Ebu Leheb… Direkt isim verilerek eleştiriliyor; Leheb suresi gibi, keza Maun suresi, Tekasur suresi var… Bunların konusu zenginler ve mal düşkünleri. Sonra Peygamberimizin etrafında ilk kim toplanmış diye baktığımızda, yoksullar, köleler, alıp-satılan kadınlar, efendisinden kaçan köleler, savaşta esir alınanlar falan görülecektir. Mesela, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer orta sınıf zenginlerdi, Müslüman olduklarında zengin kalamamışlardır.

Hıristiyanlık dininin ortaya çıkışında da Müslümanlıktaki gibi zenginler, aristokratlar ve yoksullar, ezilenler arasındaki çatışma söz konusu. Yaklaşık 300 yıl boyunca Roma imparatorluğu ile savaş halindeler. Sonra, Roma İmparatorluğu, Hıristiyanlığı kendine eklemledi ve yerleşik bir anlayışa sahip oldu Hıristiyanlık. Sizin deyiminizle devrimden düzene dönüş oldu. Bundan sonra da Hıristiyanlık içinde tepki olarak küçük gruplar ve tarikatlar ortaya çıktı. İslam’da da İslam’ın yerleşik anlayışına aykırı birçok durum var. Alevilik, Şeyh Bedrettin, Hasan Sabbah, Karmatiler, Fatımiler gibi… Bunları nasıl yorumluyorsunuz?

Sadece Hıristiyanlıkta değil, bütün inanışlar ve peygamberler mesela Budha, Hint kast sistemine karşı çıkmış, saraydan ayrılarak yoksulların arasına karışmıştır. Zerdüşt İran din adamlarına karşı çıkmıştır. Mazdek’te de durum aynıdır. Musa da saraydan çıkıp halkı firavunun zulmünden kaçırmıştır. Yani nereden baksan bundan 5 bin yıl öncesine kadar dünyada bir ezilenler tarihi vardır ve bu hareketlerin önderleri hep peygamberlerdir… İslam’a gelirsek, halife Osman döneminde Ebu Zerr Ğıfari bozulmaya isyan etti. İlk büyük karşı çıkışı yaptı. Ve onu Medine’den sürerek çöle gömdüler. Onun gömülmesiyle birlikte İslam’ın Hz. Muhammed’den gelen damarı, tabiri caizse, bir metafor olarak toprağın altına girdi. Gömüldü yani. Teorik olarak bir ikiye ayrılış oldu bu noktada. Statüko İslam’ı, kendini Bizans’ın ve Sasani’nin mülkiyet geleneklerine kaptırdı. Sonra ikinci olarak isyan eden bir muhalif İslam var. Emevi İmparatorluğu’na isyanlar başladı. Bunların en önemlisi Kerbela olayıdır. Sonra da bu devam etti. Kimi zaman silahlı, kimi zaman silahsız… Kimi zaman yeraltında, kimi zaman yerüstünde. İslam’ın, heterodoks tarihi diyoruz buna. Abbasilerde Zenc isyanı var, zenciler ayaklandı bu kez. Afrika’dan zenci köleler getirip, saray aristokratlarının devletten aldıkları geniş arazilerde ağır şartlar altında çalıştırdılar. Sonra büyük bir isyan başladı. Bu isyanda 500 bin kişi öldü. İslam’ın Kayıp Şehri: El-Muhtare diye bir makalem var bunu anlatıyorum. Karmatiler bunların devamı şeklinde ortaya çıktı. Sonra İsmaililik diye bilinir, Abbasi döneminin yeraltı muhalefetiydiler. Bir de yerüstü muhalefeti vardı ama onlar biraz daha kültürel işlerle uğraşıyorlardı. İslam’ın Yenilikçileri diye kitap yazdım, üç ciltlik bir kitap orada da anlattım. Ama bir kitap daha yazacağım, bu muhalif hareketleri daha derinden inceleyen İslam’ın Ötekileri diye. Nizari İsmaililer var, bir de öncülleri Karmatiler var. Onlar böyle büyük merkezi imparatorluklar kurarak değil, küçük küçük komünal topluluklar kurarak İslam’ın daha iyi yaşanacağını savunuyor. Ve 360’a yakın kale kurmuşlar. Paylaşım esaslı… Özel mülkiyet kalkmış… 200 yıl yaşamıştır. Bayrakları kırmızıdır Karmatilerin ve birbirlerine ‘refik’ yani ‘yoldaş’ derler. Anlayacağın bir orak çekiç eksik! İlginç bir şekilde Marksist yapının birçok sembolü var. Anadolu’ya gelecek olursak… 11. ve 12. Yüzyıl’da Anadolu’da Selçuklular döneminde Babai hareketler mevcut. Onlarda da bu tip temalar vardır. Kanla bastırılmıştır. Kırşehir’de binlercesi, çoluk çocuk dahil öldürülüyor. Daha sonra bunlar Bektaşi çevresine sığınıyor. Oradan Osmanlı bünyesinde Yeniçeri ocaklarına sızarak oradan devam ediyorlar. Orada ilk yıllarda Babailik, Ahilik, Kalenderilik, o Karmati kültürünün devamıdır. Bilinen saray İslam’ının dışında halk İslam’ını savunurlar. Zalimin yanında mazlumu savunurlar. Şeyh Bedrettin’e gelince, o da bir Osmanlı müderrisi. Genellikle sol çevrelerin yorumladığı gibi, Şeyh Bedretin’in metinlerinde öyle sosyalizan bir eğilim yok. Mesela Varidat daha tassavuf ekolü bir kitaptır. Ancak onun etrafında toplanan halk, onu Saray’a muhalif gördüğünden, halkın metinlerinde bu daha net var. Osmanlı tarihinde bu tarz hareketler olmuştur. Osmanlı’nın kendi kültürü bir saltanat kültürü, Sünni bir kültür olduğu için, mesela Araplar arasında İranlılarda olduğu kadar devrimci bir İslam tam olarak gelişmiyor. Var olanlar da Anadolu’da gelişiyor. İstanbul’da yok. Bu sokaktan gelen İslam’ı da, yani muhalif İslam’ı, dışlanan İslam’ı İslamın Ötekileri kitapında toplayacağım.

Osmanlı’ya gelirsek… ‘Cihat’ ve ‘Fetih’ meseleleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Şimdi tarihteki cihat ve fetih anlayışıyla Kuran’da ortaya konan cihat ve fetih başka şeylerdir. Kuran’da cihat zulme karşıdır. Yeryüzünde bir zulüm varsa, ezen ezilen ilişkisi sürüyorsa, bazı insanlar temel haklarından mahrum oluyorsa, orada Müslümanlara görev düşer. Bu insanları Müslüman yapmak için demek değildir, zulmü din ayrımı yapmadan kaldırmak demektir. Fetih ise ezilenlere zulüm görenlere yol açmak demektir, onların kalplerini kazanmaktır. Asla işgal değildir. Zorlama yoktur. İkna etmek demektir bir nevi. Gayret etmekle savaşmak ayrıdır. Savaşmak meselesi savunma amaçlıdır. Asla durup dururken savaşmamalısın. Bir zulüm altındaysan, iktisadi bir çelişki varsa ancak, savaşabilirsin.

Peki, günümüz İslam hareketlerine gelecek olursak… Bunları kaba biçimde ikiye ayırabiliriz, ılımlı İslam ve radikal İslam. Radikal İslam köken olarak Sovyet tehdidine karşı ABD’nin Ortadoğu’da desteklediği bir hareketti ancak bugün ABD karşıtı bir pozisyonda görünüyor. Ilımlı İslam ise kapitalizmle barışık ve bağdaşık bir biçimde… Bunu nasıl değerlendirirsiniz?

Ilımlı İslam, radikal İslam, modernist İslam gibi ayrımlar yapmak benim açımdan manzarayı netleştirmiyor. Şöyle ki iki çeşit İslam anlayışı var: Biri mülkiyet üzerine kuruludur, diğeri de paylaşımcı komünal İslam’dır. Yani çağımızın paradigmasına göre ayırmak doğru olacaktır. Eskiden nasıl Firavun’un dünyada egemenliği söz konusuysa, bu çağın da temel anlayışı bana göre Mamon’dur, yani paradır. İslami hareketleri de buna göre değerlendirmek gerekir. Buna isyan etmeyenler, bunu kabul edenler, yeniden üretenler ayrı bir  gruptur, bunu kabul etmeyenler ayrı bir gruptur. İslami hareketlere bakışım budur.

Türkiye’ye gelelim. Osmanlı dönemini siz kabaca anlattınız zaten. Cumhuriyet sonrasında ise Komünizmle Mücadele Dernekleri ile, “Aman din elden gidiyor!” ile yükselen bir İslami fikir var. Bunun bugünkü siyasal iktidar olarak vücut bulmuş biçimi var. Fethullah Gülen cemaati falan… Buna nasıl bakıyorsunuz?

60’lı yıllardan ele alacak olursak, dünyada  tanrısı Mamon, tabusu mülkiyet olan güçler bir projeye başladılar. Ve karşılarındaki gücü parçalamak birbirine düşürmek için türlü yöntemler denediler. Birbirlerine düşman yapmak istediler. Ben iki tarafın da bu oyuna geldiğini ve suçu olduğunu düşünüyorum. Son yüzyıla gelince görülmemiş bir şey oldu ve Allah’ın sesiyle yoksulun sesi birbirinden ayrıldı. Daha önceki 5 bin yıllık tarihte Allah’ın sesi demek, yoksulun sesi demek idi. Ve kutsal metinlerin tamamı ezilenlerin çığlığı olarak ortaya çıkmıştı. Mesela Kuran’da Allah kendini yoksulun yerine koyarak konuşur, başka kimsenin yerine koyarak konuşmaz. Der ki, “Allah’a borç verecek bulunmaz mı?” İnsanlar der ki, “Allaha nasıl borç vereceğiz? Kabe’nin yanına altın mı bırakacağız?” Yani bu demek ki, “Yoksulun yanında yer alın, yoksula verirseniz Allah’a vermiş olursunuz.” Batı Avrupa’da ortaya çıkan Marksizmle birlikte, kapitalistlerin mülkiyeti kutsamak için dini kutsamasıyla birlikte, dinin afyon olduğuna dair bir kanaat yaygınlaştı. Bundan dolayı bir tarafta ‘işçi, yoksul’ diyen zinhar Allah demeyen bir görüş zuhur etti ve diğer tarafta ‘Allah’ diyen ‘kitap’ diyen, ‘yoksul’ demeyen saray Müslümanları ortaya çıktı. Bu açıkça kışkırtıldı ve enteresan bir durum ortaya çıktı. Bir taraftan adama komünizm diyorsunuz tüyleri ürperiyor, yok, “Biz 80’den önce 5 bin verdik,” falan. Ne için? “Komünizm gelmesin diye!” Yok “Camiler ahır olacaktı, karılar ortak olacaktı, Türkiye Moskova’nın eyaleti olacaktı…” falan… Koskoca bir yalan. Kurgu. Solcular Amerikan filosu gelecek diye taşlamış, sağ hükümet tarafından da hazırlık yapılmış, Karaköy’de genelevler badana yaptırılmış. Bu muhafazakarlar da Amerikalıları karşılamış. Ben İslami gelenekten gelen birisi olarak , daha önce de açıkladım, bu geçmişi reddediyorum. Redd-i miras yapıyorum. Bunlarla yüzleşilmesi lazım. Ama soldan ve Marksist çevrelerden de bunu ben pek göremiyorum. Solda İslam deyince tüyleri ürperen çevreler var. Mesela geçenlerde iki tane dergi çıktı, isimlerini söylemeyeyim, aldım önüme ikisini de aynı anda, gösterdim arkadaşlara da. Birinde diyor ki ‘seküler teoloji-İslami sol’; tabanlarını dini kesimleri uyarıyor, “Sola mı kayıyoruz, Marksist mi oluyoruz ne oluyor?” diye. Bunun için özel sayı yapmışlar. Ötekinde de şöyle diyor: “Aman ha! Dikkat! Sol İslam’a mı yaklaşıyor? Dinselleşiyoruz, yaklaşmayın!” falan diye argümanlar var. Kafa yapıları aynı. Vatandaş telaşlanıyor. Ne oluyor? Ne din kimsenin tekelinde ne de ezilenler kimsenin tekelinde. Bu denendi, olmadı. Allah’ın sesiyle yoksulun sesini ayrıma projesidir bu. Yeşil kuşak projesi, İslam’ın içini boşaltıyorlar. Bunun içinde kaç bin tane CIA ajanı masa kurmuş, Komünizmle Mücadele Dernekleri kurulmuş, hocalar kullanılmış, kışkırtılmış. Sosyalist olmanın ilk şartı olarak Allah’a inanmamayı şart koşan solcular da var. Bunların dönemi geçti artık. Bunlar birbirine kırdırıldı. Yazık oldu. Başka bir aydınlanma yaşamamız lazım.

Türban meselesine gelmeden olmaz… Türban hakkında ne düşünüyorsunuz?

Şimdi bu da farklı değil. Nasıl ki dilleri, mezhepleri, eğilimleri, varlıkları reddedilenin, emeği sömürülenin, bebeğini düşürülenin ben nasıl yanındaysam, “Ben başımı örtmek istiyorum,” diyenin de yanındayım. Çünkü başını örtmek isteyen bir kadına, “Hayır örtemezsin!” deniyorsa aynıdır. Ben bir kadına, “Buraya başını örterek giremezsin,” dersem bu onun için çok onur kırıcı olur. Tam tersini düşün, “Buraya başını açarak giremezsin, başını bağlayacaksın, çarşaf giyeceksin,” desem, bu da onur kırıcı olur. Kişiliğini çiğnemek, hiçe saymak olur. Otoriter bir tavır olur. Taahhüd der Kuran buna. Yani kendinden başkası üzerinde hegemonya kurmak demektir. İki tavır da yanlış. Dikkat ederseniz, ben burada ‘Kuran da başörtüsünün yeri nedir?’ hiç konuşmadım. Bu konu hakkında da görüşlerim var. Zaman zaman söylüyorum, yanlış anlaşılıyor. Ama söyleyeyim, görüşlerini saklayan bir adam değilim. Kuran da Müslüman kadınlara örtünme emrediliyor. Bu örtünmeye kadının saçı dahil midir, değil midir? Yine Kuran’daki ifadeye bakarsak orada muğlak bir ifade kullanılıyor. Ben bu konuda genişlik verildiğini düşünüyorum. Kadınların bir kısmı başlarını da örtecek bir biçimde yorumlayabilir, diğer kısmı başlarından aşağısı olarak, beden örtmek olarak yorumlayabilir; nitekim saç cinsel bir unsur değildir. Bana göre başı açık olan bir kadın da örtülü olabilir. Bunlar arasında kesin ve sert bir ayrım yok. Bunların birbirlerine kırdırılmasından yana değilim. Benim mesela iki kızım var birinin başı açık, biri kapalı. Benim onlara bir şey söyleme hakkım yok.

Bir de Numan Kurtulmuş ile başlayan Haspar süreci var…

Bunu Türkiye siyasetinde bir gelişme olarak görmek gerekir. Ama Türkiye’deki dini hayatı ve sosyal yaşamı bu gelişmeler için yetersiz buluyorum. Siyasetten ziyade bunun kültürel izdüşümünü incelemek, bu alandaki değişimleri incelemeyi yeğliyorum. Haspar’a da mesafeliyim bu bağlamda ele alacaksak. Çünkü söylemleri ‘Milli Görüş’ söylemlerinden farklı değil, yapıları da. Ancak Türk sağcı geleneği içinde bir kırılmadır da. Bu açıdan önemlidir. Programatik olarak da ilktir. Yoksulluk ile ilgili söylemleri, zulüm ile ilgili söylemleri çok radikaldir. Emek birinci önemdedir. Toplumu öne çıkarmaktadır. Refah, birlik, beraberlik gibi klasik sağcı argümanlardan uzak, radikal bir kopuş doğurabilir. Aslen programda devleti arka plana atan, liberal-özgürlükçü bir hava da var. Ekonomi-politik olarak sol denebilir, kalkınma, büyüme, kapitalist söylemler yok. Daha çok eşitlik, adalet gibi şeyler var. Bunu sol ile diyalog olarak göreceksek bunun gelişmesi gerekmektedir. Şimdiye kadar herkes ‘diyalog’ kurdu, ‘ittifak’ kurdu, bir tek sol ile İslam arasında olmadı. Artık sıra bunda… Ve Ortadoğu ile ilgili bir gelecek düşünüyorsak, bu, sosyalistler ve Müslümanların ittifakı dışında olamayacaktır.

‘Ortodoks’ İslami hareketin büyük kıyımları oldu bu ülkede. Çorum olayları, Maraş olayları, Sivas olayı… Hatta o zaman adıAkit olan gazetenin ‘Yaşasın Şanlı Sivas Kıyamı’ diye bir başlığı var. Onların, Vakit’in, şimdi bu son öğrenci eylemlerinde çocuğunu düşüren öğrenciyle ilgili ağza alınmayacak laflar ve karikatürleri var. Özel olarak bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

Benim de ortaokul yıllarım, o zamanın Milli Türk Talebe Birliğinde geçti. Sağcı, mukaddesatçı, dinci öğrencilerin yetiştiği bir yerdi. Abdullah Gül de, Tayyip Erdoğan da orada yetişmiştir. Sonra Akıncılar dernekleri vardı. Ben ondan dolayı Mamak Cezaevi’nde 1 yıl yattım. Dolayısıyla geçmiş itibarıyla bunların içinden geliyorum. Bu kültür, adına ‘abdestli kapitalizm’ dediğimiz bir anlayış doğurdu. İşte ortada. Bunu artık terk etmemiz lazım. Zihniyet olarak değişmemiz lazım. Ben o çizgiyi kabul etmiyorum. Zayıf olan, mazlum olan, altta olan kimse, ben onun yanındayım. Mesela, Kürdün yanındayım. Anadili reddediliyorsa ben onun yanındayım. Mesela kimin annesinden süt emerken öğrendiği dili öğrenmesi, bütün insani tabii fonksiyonları eylemesi engelleniyorsa, onun yanında da olmak gerekir. Bu zulümdür. Öbür taraftan ‘mumsöndü’ falan diye dalga geçiliyorsa, hakaret ediliyorsa, bir takım yerlere sokulmuyorsa, mezhebi farklı olduğu için, onun yanında olmak lazım. Müslüman olup olmamasıyla bir alakası yok, o anda hakkı yeniyorsa yanında olmak lazım. Mesela bir işçi 30 yıldır bir fabrikada çalışıyor hâlâ kirada oturuyorsa, patron da ondan kazandığı paralarla yatlar, katlar aldıysa, sen orada emeğin yanında yer almak zorundasın. Kuran da en büyük değer olarak emek tanır insan için. “İnsan için ancak emeği vardı,” der Necm suresinde. “Emeğinle kazandığından sana bir pay vardır,” der. “Hepsi senindir,” demek değildir bu. Toprağın, havanın, suyun, toplumun… Bunda hepsinin payı vardır. Velhasıl kelam bunların yanında yer almak lazım. Allah’a inanan herkesin de bunun yanında yer alması lazım. Sen şimdi tutuyorsun, sopa vuran polisten yana oluyorsun, bebeğini düşüreni değil, öbürünü savunuyorsun. Bununla ilgili de bir yazı yazdım, sonunda da belirttim, “O çocuk neden öldü? Suçu neydi?” diye sorarlar. Yok ‘gayrimeşru’ falan… Böyle şeyler ayıp yahu. Saçma sapan şeyler! Böyle şeyler sorulur mu? Kaldı ki yumurta atsa, eylem yapsa… Bu öğrenciliğin cilveleridir, herkes yapmıştır, biz de yaptık. Yapmayana ben genç demem zaten. Bir öğrenci itiraz etmiyorsa, karşı çıkmıyorsa o öğrenci değildir. Devletin de, öğrencileri, “Ne diyorlar acaba?” diye dinlemesi lazım, gözbebeği gibi bakmaları lazım. “Anarşist bunlar!” diyorsa bir devlet, bir hükümet, bu tipik sağcı, sermayeci kafasıdır. Onların akılları başlarından gitmiştir, yolun sonu da görünüyor demektir…

http://www.red.web.tr/site/haber_detay.asp?haberID=656

Yazar hakkında

ihsaneliacikeditör

57 yorum

  • İslamın ve ülkemin insanının tek ve en büyük noksanı Allah&#39;ın Peygamberine ilk emrine uymamasıdır.<br>İslam toplumu OKUMA ÖZÜRLÜ bir toplumdur.<br>Tahkiki imanı, zayıf iman olarak gören bu zihniyet; belamlardan duyduklarını doğru kabul ederek duyumlardan oluşan bir dini uygulamaya sokmuşlardır.<br>Okuma alışkanlığı olmayan kişilerin İslam&#39;a bakış açısı bu darlıktadır. Bu sebepledir ki;

  • İhsan beyin de bahsettiği dialog kurmanın gerekliliğini islamcı takılanlara öğreten Fethullah Gülen&#39;e teşekkür etmeli İhsan bey. Bu işi başından beri zaten Fethullah hoca yapıyordu. Biz cami avlularında bağırırken o bize icraat yapmamızın daha hayırlı olacağını söylüyordu. Onun için İhsan bey farklı bişey söyleyeyim diye farklı bişey söylemeyin.

  • başörtüsü konusunda &quot;hamr ve hımar&quot; ın aynı kökten olması ve hamr&#39;ın tereddütsüz başla ilgili olmasına rağmen.. kuranın hükmünü tanımayan bir kişi ne konumuna düşecektir? modern aydınlanma düşüncelerinden birinin sizi konumlandırdığı yerden, alıştığınız kanıksadığınız düşünce sistematiğinizden kurana bakmayınız lütfen, yoksa onu nesneleştirmiş olursunuz.. bu da tamda bir &quot;

  • zihinsel düşünüş elbette önemlidir .fakat yaşamsal hissedişimiz yoksa algılamada zorlanabiliriz.yaşama hayata ilişkin olmayan bir din nasıl olurda yaşayan bir din olabilir,insanlık için kurtuluş reçetesi sunabilir.600 tl yi bana Allah reva görmedi.birileri bana &#39;eder&#39;biçerse rablik iddaa etmiş olmazmı?.asgari ücrete yapılan zammı ancak 3 ay düşünüp, 20 tl verenin firavun.nemrut, ebu

  • Nedendir bilmiyorum hayatı okumak için başka ideolojilerin argümanlarını neden kullanmak zorunda kalıyoruz,kavram sıkıntısı mı çekiyoruz yoksa kompleks mi? hani bir zamanlar yaşar nuri hocanın hep sosyetelerle birlik olup islamcı kesime saldırması gibi ki o sosyete kesimi sadece alkışlamaktan başka bir davranış içine de girmiyorlardı.Yani hocanın söylemlerini kabullenip ona göre

  • Sayın İhsan Eliaçık bey&#39;in, makalelerinin aşağı yukarı tamamını okudum. Hemen hepsi mülkle ilgili. Bilgilerime katkı da sağladı diyebilirim. Kendisine bundan dolayı da teşekkür ederim ancak, yukarıdaki söyleşide geçen ; gerek türban, gerekse de Fethullah Gülen ve Has Parti hakkında ki açıklamaları okuduğumda, Türkiye gerçeklerine uygun bulmadım. Cevapların , mülk anlatımı gibi çıplak

  • üstadım ADİLMEDYA sitesinden ayrılmak istiyorum ama kimse bana cevap vermiyor……sitenin altında yazanlar farklı uygulamalar farklı…bu ne biçim adalet ve ilke sahibi olmaktır…hem izinsiz yazı yayınlanmaz diyor hem zorla yayında tutuyorlar…ihtiyaçları olduğunu sanmıyorum…o zaman niçin kaldırmıyorlar…ben adalet ve özgürlük arıyorum…Müslümana küfredipte Müslüman karşıtına en hafif

  • Yeni bir şeyler söylemek lazım, öteden beri insanların zihinlerinde tabulaşmış kavramlardan kurtulup , herkesi kucaklayacak herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, evet budur diyeceği, yeni şeyler söylemek lazım ..

    • Kur&#39;ani ana dilde okumak lazimdir bir sure sonra analiz ve sneteze girebilir ye Kur&#39;anin gercek anlamini yeryuzunde hakim kilma hizmetine girmiş olursunuz yeni şeyler Kur&#39;andan söylemek lazimdir.

  • İhsan Eliaçık&#39;ı Türkiye Komünist Partisi&#39;nde görmek istiyoruz. En kısa zamanda üye kaydını yaptırmalı.

  • ADİLMEDYAYA yazdıkmı yayınlanmıyor….bazı arkadaşlar NURETTİN TOPÇU dan bahesdiyorlar….ben ADİLMEDYA da NURETTİN TOPÇU üstadı tolere edebilecek tek bir kişi dahi tanımıyorum…ederiz diyorlarsa buyursunlar…bu kendilerini inkar olur ancak….zira NURETTİN TOPÇU tamamen farklı modda bir karakterdir zihniyet olarak….en azından gerçekçidir….gerçekten adaletçidir….dilde değil fiilde

  • bir de şu vardır..Allah peygambere asla iman ettirme görevi vermemiştir…sadece hakikati apaçık şekilde anlatarak dini tebliğ etmesini istemiştir…bu konuda ayette vardır hatırlayan için…bu yüzden bir müslümanın görevi hakikati apaçık şekilde ortaya koymaktır asla birileri dine gelebilir umuduyla gizlemek değil…HAKKI BATIL İLE BİLEREK GİZLEMEYİN der Allah…selam olsun saf hakikate

  • insanları ezen ve ezilen şeklinde sadece ikiye ayırmak bence doğru bir yaklaşım olmamış.ben çevreme baktığımda daha karmaşık görüyorum insanları..bu tarz bir yaklaşım,çocuk masallarında bir de komunist söylemde oluyor..iyi kalpli prenses ve cadı gibi..bu bakış açısı bence saldırganlık ve iticilik doğuruyor.örneğin ilk zamanlar bu fikirleri etrafıma anlattığımda,onları dövecekmiş gibiydim.sanki

  • Selam Kardeşler,<br>Hiç şu soru aklımıza geliyor mu acaba? Merak ediyorum.. Günde 5 defa memleketimizde her köşede ezan okunur(çağrı yapılır),ilan ve duyuru tekrarlanır. Haydin sâlât&#39;a (dayanışmaya-destekleşmeye), haydin felah&#39;a(kurtuluşa).Sizce bu çağrıya uyuluyor mu? Toplumda Allah&#39;ın hakemliğinde bir dayanışma ve kurtuluş programı var mı? Kurtuluş; Kimden ve neden kurtulunmalı?

  • birisine&#39;dir lafım: Burada sınıfların kaldırılmasına dair çalışılırken güya destek olmak üzere malum kişinin ve cemaatinin reklamını yapıyorsunuz. Bildiğiniz tek bir kelime olan (diyalog&#39;tur doğrusu) şeyi duyduğunuzda da hemen alıcılarınız çalışmaya başlıyor. Fethullah Gülen ya da onun bağlıları eşitlik konusunda, açlık konusunda, cafcaflı yaşamanın karşısında ne yapmışlar söyleyiniz. En

  • Batıyla karşılaşma sonucu ortaya çıkan islamizm(islamcılık demek doğru değil)sekülerleşme,Allah&#39;ın egemenliği gibi ezber ama bağlamlarından koparılmış,Allah ile yeryüzünü ayıran bir ikicilikle şimdiki zamanda çağının paradigmalarını okuyamamış ve yanlış bir geleneği- bu savunma halinin doğal sonucu olarak – kutsamıştır.Her yanda ulu kişiler,yarı ilahlar cirit atmaktadır.Biz kaçak değiliz,

  • haspartinin bu dünyada yoksulluk ve zulüm konusunda ilk müslümanlar olduğunu söylemek, son 1400 senedir tüm müslümanlara küfür etmekten başka bir anlama gelmez.bir çok müslümanda bu değerleri hiçe saymaz zaten..ben bu söylemleri dünyadaki herkesden duyuyorum.komunistde söyler,cemaatde söyler,arap şeyhide , garibide, sosyalistiden iman edenide etmeyenide..artık geçti bu devirler..laf kalabalığı

  • yazık çok yazık. marksla peygamberimiz aynı safta yanyana gösteriliyor. ikisinide anlamamışlar ikisi hakkında ahkam kesiyor. yazık çok yazık

  • İhsan Hocanın ortaya koyduğu fikirlere katılıyorum bir sosyalist olarak..dinci tefeci-bezirganların(akp,milli görüş,yeşil sermaye,fetullahçılar,süleymancılar ve diğer gerici,işbirlikçi grup) karşısına inançlara saygılı bir laiklik anlayışı temel alınarak sosyalizmle çıkılmalıdır.Kuran&#39; Kerim&#39;in politik yorumu sosyalizmdir.Marksistler olayları,olguları,toplumları diyalektik materyalist

  • İşsizliğin,sömürünün,baskı ve zulmün yok edilmesini istiyorsak emekten,eşitlikten,adaletten ve tam bağımsız TÜRKİYE&#39;den yana tavır almalıyız.Ezenin(ABD,AB,İMF,AKP,NATO,SOROS,HAÇLI İRTİCA,F TİPİ YAPILANMA)değil ezilenin(işçi,köylü,emekçi,yoksul,işsiz,küçük esnaf)yanında yer almalıyız..bu düşüncede ortak bir özgürlükçü-demokratik dayanışma ve birlik gerçekleştirmeliyiz..bu birliktelik inançlara

  • iHSAN ELİAÇIK&#39;ın ilerleyen zamanlarda daha iyi anlaşılacağına ve fikirlerinin daha çok önemsenip,benimseneceğine eminim.Ali Şeriati,Ebu Zer,Şeyh Bedrettin gibi mücadele insanlarının yolunda yürüyen İhsan Eliaçık&#39;ı saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

  • Fettullahçıların ve işbirlikçi AKP&#39;nin korkulu rüyası olan İhsan Eliaçık&#39;ın yazılarını okudukça birlikteliğe ve dayanışmaya olan ihtiyacımızı daha iyi anlıyoruz.

  • NURETTİN TOPÇUYU asla sosyalizme bulaştırmamalıyız….. TÜRKİYENİN MAARİF SİSTEMİ ni okuyalım orada kim oldunu görürüz…ve diğer eserlerini…… ve NURETTİN TOPÇU daha sonradan bazı söyleiği şeylerden dolayı nedamet duymuştur ve bunu bizatihi kendi dostuna söylemiştir hatta bunu bazı yerlerden bende edinmiştim ama şu an kaynakları hatırlayamıyorum… NURETTİN TOPÇU nun kim olduğu malumdur

  • bir de şu sonsuz önemli nokta unutuluyor:::::::::::::.ALLAH ne diyor:::::::::::::Allah a çağırandan ve ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim olablir::::::::::::: şimdi hocam Komünist dostlara diyor ki::::::…siz yolunuzdan dönmeyin sizin yolunuz doğru yol……. peki bu nasıl bir vebaldir……gerçekler söylenmeli değil midir…. gerçekleri gizlemek zorundamıyız…… o zaman niçin

  • ihsan beyin bazı psikolojik açmazları var.benim çevremde sosyalist takılanların çoğu, aslında biraz konuşsam işsizlik falan hiçde umurlarında değildir.isterlerki dünyanın ne kadar güzel nimeti varsa tadayım..tamamen şovdur ellerini cebine dahi atmazlar. gözleri arzularındadır. dinin yüksek ahlak kriterlerine karşılık, kendilerini baskı altında hissetmemek için böyle bir ideoloji ile kendilerini

    • olmamış kardeş! &#39;saldırma, karalama&#39; mantığıyla yazmışsın. Klasik cami hocası mantığı… hiç olmamış

  • Demek komünistler dini yanlış anlamışlar. Bu yüzden komünist ülkelerde din yasaklanmış, ibadethaneler kapatılmış, din adamları öldürülmüş veya sürülmüş, ateizm resmi din haline getirilmiş. İhsan Eliaçık&#39;ı dinleselerdi bunların hiçbiri olmazdı.

  • yeryüzünde ne kadar izm varsa bence hepsi incelenmeli ve kuran süzgecinden geçirilmeli. böylece sapla saman ayrılmış olur. kurana göre değerlendirme yapılması gerekir diye düşünüyorum.<br>ihsan beyde bir insandır ve tabiki düşüncelerinde çarpıklıklar olacaktır. bu süreçte önemli olan kişinin sürekli olarak kendisini muhasebe etmesidir.

  • Komünizmin ortaya çıktığı topraklarda; sahibi imtiyazlı bir din adamı sınıfı olan, halka maledilmemiş bir din söz konusudur. Ve bu din halktan düşünmemesini talep eder. Çünkü imtiyazlı sınıfların imtiyazları ancak bu şekilde devam edebilecektir.<br>Bu şartlarda oluşan bir &#39;ezilen&#39; uyanışının &#39;din&#39;e bakışının (ki o din hristiyanlıktır) olumlu olmasını bekleyemezsiniz. Yani;

  • İhsan hocam çok konuşan çok yanılır.<br>1- başörtüsü konusunda yanılıyorsun.<br>2-kominizmle kapitalizm arsında fark yoktur çünkü herikiside insanlara birşeyler vaadederek kandırır.<br>3-kominizmde laf çoktur fikir çoktur sende de olduğu gibi ama icraat yoktur.<br>4-kapitalizmde de para çoktur ama paylaşım yoktur adaletsizdir.<br>5-dediğim dedik çaldığım düdük ayaklarını bırak bu hafta bir fakire

  • üstad yüreğine sağlık yalnız şakir isimli arkadaş kimin kime ne kadar yardım ettiğinin sen nereden biliyorsun.sizler şirk batağına bulaşmıssınız.yüce rabbimin yerine hüküm vermeye hangi cesaretle kalkışıyorsun.sizi gidi abdestli kapitalistler sizi.buralardan siza ekmek yok hadi başka kapıya

  • Şakir Beyefendinin yazdığı maddelerden 5.sine cevap vereceğim sadece. Diğerlerine Yüce Rabbim kitabında &quot;Tartışmaya düştüğünüz konularda size gerçeği gösterecektir&quot; şeklinde uyarısını yapıyor zaten…<br>Yüce Allah kitabında sürekli paylaşın diyor da, İhsan Bey bunu bilmemne kandili gibi derneklerle medyada ve halkın önünde şov amaçlı mı yapsın? elbette gizli yapacak.. Her yaptığı

  • tespitlerinize katılmamak elde değil, düşünceleriniz şuan için ölü uykusundan uyanamamış orta doğu halkları için hala çok ileride ama yinede farkındalık yaratyılması açısından önemli. şu bilinmelidirki latin amerikadaki devrimci önderlerin bir çoğu din adamlarıydı. (paraguay devlet başkanı) ama neyazıkki burada halk kutuplara ayrıldı ve birbirine düşman edildi. Şunu merak ediyorum solculara

  • merhaba mig-29.solculara düşman gözüyle bakmıyoruz.sadece ciddiye almıyoruz ve de inanmıyoruz.çünkü ideolojileri söylem düzeyini aşamıyor.bir insan hayata ya sosyalizmle,yada dinle yada benzeri bir şeyle tutunuyor. hepsininde ortak yanı biz demokratız..çünkü kimse çıkıp ben despotum dermi.kendine bir ideoloji bulması lazım.mal,para,kadın istiyorum dermi demez.ama eline geçse hiçde

  • evet erhan malesef oluşan bu dejenerasyondan herkes nasibini aldı.<br>insanlar için iyilik ,doğruluk malesef bir meziyet halini almış .yani olması gereken için fazladan enerji sarf edilerek ulaşılan bir şey olarak görülüyor. islamcılara eleştirim sadece kendilerinin doğru ve ahlaklı olarak görmeleri solcularda ahlakı insanın en üst düzeyde örgütlenmiş şekli olarak görmeleri yani ahlaklı insan

  • dinsiz dünya boğar dostum…..dinsizde olsan bile dinsiz düya boğar…üst perdeden konuşmayla olmuyor yüreğin yetiyorsa hayatın içinden konuşacaksın…din ayrıdır dindar ayrıdır…ama ideoloji ile ideolojik adam aynıdır…zira ideoloji neyse müntesibide odur ama din ne ise müntesibi o olmuyor işte…bu yüzden dindar yüzünden dini itham edemezsin ama ideolojik adam yüzünden ideolojiyi itham

  • Bence asıl sorun çıkar meselesi. Kim hangi görüş, handi dine yada düşünceye sahip olursa olsun, -onu gerçekten idrak ederek savunarak yapanları bu eleştirimin dışında tutuyorum- kendi düşüncesini eleştirilemez buluyor. Bunun nedeni aklını ve vicdanını değilde, sadece çıkarlarını gözetmesidir. İslam&#39;ın ve Kuran&#39;ın anlattığını gerçekten anlayan akıl ve vicdan sahibi birisinin, dünyanın

  • Hristiyanlığın ortaya çıktıgı alanlar Roma İmparatorluğunun egemenliği altındaydı ve Roma dönemin süper gücü olarak gerek Hukuk gerek iktisat ve güzel sanatlarda ilerlemiş kendine özgü kurallar koymuştu . ve hristiyanlık bu yapının üzerinde yükselmiş Romanın ortaya koyduğu kurallar onun alt yapısını oluşturmuştu .Ancak islamın böyle bir durumu söz konusu değildi islam kendi hukukunu iktisatını

  • İhsan Eliaçık çok açık gerçeklikleri çok açık ve sade bir dille anlatıyor ama buna rağmen işi çok zor; çünkü Muaviye&#39;nin iktidarı ele geçirmesinden bu yana her vakit iktidarda olmuş olan Muaviyeciler farklı isimler altında da olsa insanların bilgilerini, anlayışlarını, inançlarını, yorumlama kabiliyetlerini büyük oranda belirler oldu. Zihinlerin tarihsel hakikatlere ve kapsamlı anlayışlara

  • 17.yy da çakılı kalanlar…<br>islamın sürekli gelişimine odaklananlar 17 yy materyalist diyalektigin kuyruguna takılmışlar..<br>kardeşler dünyayı okuyamıyorsunuz galiba<br>marksizm tarih oldu…<br>geç kaldınız yine.. duvarlar yıkıldı ve altında bu gerici ideoloji kaldı…<br>insanın ve hayatın maddeci yorumu yerini başka felsefelere bıraktı..<br>şimdilerde vahyin dipfdiri sesi dünyanın degişik

  • Sayın İhsan Eliaçık bey;öncelikle sizi geç tanımış olmaktan duyduğum üzüntümü ifade ederek söze başlamak istiyorum.Deyim yerindeyse düşüncelerime,duygularıma tercüman oluyorsunuz.Bu anlamda size teşekkürlerimi iletiyorum.Yıllardır sistematik olmasada düşündüğüm İslami yorumu,sizde sistematik ve akademik bir biçimde görmek ve okumak beni çok mutlu etti.Ancak bu düşüncelerinizin ve yorumlarınızın

  • Adnan Başeren Bey&#39;e katılıyorum.Fettullah cemaatının tamamen kapitalist odaklı ve destekli olduğunu hatırlatmakta fayda var. Kur&#39;an&#39;dan, İslamdan bahseden malum zat, villalarda oturup, insanların bağışlarıyla lüks içinde yaşamaktadır. Memleketim diye timsah gözyaşları dökerken dünyanın birçok yerinde kolejler açan zat sadece zengin, burjuva sınıfa hitap etmektedir. Memleketinin en

  • Sayın Gizem Hanım, Muhterem Hocaefendi için söylediğiniz şeyler malesef esef verici. Ben tahmin ediyorum ki hocaefendiyi yakinen tanımış olsaydınız bu tarz bir düşünce içinde olmazdınız. Fakat size bir yönüyle hak veriyorum, çünki ahirzamanda yani fitnelerin ve iftiraların arttığı bir ortamda insanların zihinlerinin bulanmaması çok zor. Hocaefendi kaldığı evin odasının kirasını veren birisi. Ve o

  • Mehmet Demirel iyi misin kötü müsün fitne misin fesat mısın orasını Allah bilir ancak gözünüzü seveyim şu adamı bize öğretmeye çalışmayın. Bu şahıs müslüman katili ABD nin kuyrukluğunu yapmayı bırakmadıkça asla Kur&#39;an ı anlayarak okuyan birinin gözünde beş para etmez ve lehebden cehilden farkı olmaz. Ben gözümle gördüm bunların parayı vermedin diye gecenin 11&#39;inde yurttan attıkları adamlı

  • İhsan Bey,<br /><br />Bu tür yazılarınızla ne Müslümanlara ne de Solculara iyi görünmüyorsunuz. Ben 6 senedir, 18 yaşımdan beri Diyalektik ve Tarihsel Materyalizmi benimsemiş birisi olarak islam dininin halkın afyonu olduğunu ve gericiliğe hizmet ettiğini düşünüyorum. Aynı şekilde Müslümanlarda Materyalizmi benimseyen solculara iyi gözle bakmazlar. Kısa sürede bu girişiminizi terk edip, safınızı

    • Leninizmi bir daha okumanı öneririm yoldaş. Militan olmaktan ziyade politik olabilmektir aslolan şey.

    • Sevgili kardeşim diyalektik düşünceyi benimsemiş birine göre cok sığ bir eleştiri olmuş söyledikleriniz, islamin ekonomisinde paylasim vardir, serveti biriktirmemek paylaşmak vardir, bu yonden benzeşir sosyalizm ile ama bu paylaşim ruhen oldugundan daha etkilidit sosyalizm madde bazinda paylaşim oldugundan daha zordur paylaşım….

Kategoriler

SON İÇERİKLER

ARŞİV

Konular