Mankurt “Din Adamı” Örneği

M
Hz. Peygamber zamanında Mekkeli bir Ebu Amir vardı. Dönemin ‘mankurt’ rolünü o üstlenmişti.
Ne demekti mankurt rolü?
Kafasına ‘deve derisi’ geçirilerek, kendi ülkesini yabancı güçlerin işgal girişimine davetiye çıkarma… Kendi halkına veya coğrafyasına karşı türlü gerekçelerle işgalci gücün yanında yer alma rolü…
Bakın dönemin mankurtu Ebu Amir ne yaptı, Hz. Peygamber’den de nasıl karşılık gördü…

O bir din adamıydı.

Bölgenin kehanet, büyü, tılsım, ayin vs. bilumum din işleri ondan sorulurdu.
Kendisine danışılmadan, hatta kendisi dışında birisinin peygamber seçilmesine çok bozuldu.
Daha ilk günden Peygamberimizin karşısına dikildi, ölünceye kadar da yapmadığını bırakmadı.
Bütün savaşlarda müşriklerle işbirliği yaptığı yetmiyormuş gibi, dönemin süper gücü Bizans ile iş tutmaktan dahi çekinmedi.
O vakitler bir Bizans ileri karakolu olan Suriye’ye giderek saraylarda ağırlandı.
Bizans ordusunu Mekke ve Medine’yi işgale davet etti. “Muhammed belasından” ancak böyle kurtulabileceğini düşünüyordu.
Medine’ye haber göndererek, adamlarına, yakında Bizans ordusuyla birlikte oraya geleceğini, bir mescidin yapılarak karşılama hazırlıklarına başlanması talimatını verdi.
Kendinden çok emin görünüyordu.
Bu haliyle Ebu Amir, kendi memleketini düşmana işgal ettirmekten çekinmeyen, aidiyet ve haysiyetini kaybetmiş mankurt aydın, okumuş, bilgin ve din adamı prototipinin tarihteki örneği olarak “literatüre” geçiyordu.
Hz. Peygamber bu haberi alınca hazırlıklara başladı.
Mevsim yaz, aylardan Temmuzdu.
Hava yanıyor, “asfalt” ağlıyordu.
Kızgın güneş çölün uçsuz bucaksız kumları üzerinde ışıl ışıl parlıyordu.
Yola çıkılacak gibi değildi.
Derken geride kalıp hurmalıklar altında cariyelerine ayaklarını yıkatıp gölgelerde serinlemeyi daha“akıllıca” bulan cihat ve infak kaçkını dıştan teslim olmuş (sureta müslüman=münafık!) hariç otuz bin cihat ve infak sevdalısı içten teslim olmuş (sadık müslüman=mu’min!) ile yola çıktı.
O korkunç çöl sıcağına rağmen Medine’den Tebük’e kadar yüründü.
Bu yürüyüş bir meydan okumaydı aslında.
Saraylarında Medine’yi işgal planları yapan Bizans’a ve onun yerli işbirlikçisi din adamı Ebu Amir’e karşı görkemli bir meydan okuyuş…
Kafaya geçirilmek istenen deve derisine, dünyanın bütün mankurtlaştırılmak istenenleri adına isyan…
Bu toprakların görüp göreceği en büyük aidiyet ve haysiyet başkaldırışı…
Belki de bunun için Tebük, sadece bir sefer (yürüyüş) olarak kaldı.
Sonuçta savaş olmadı, Bizans vazgeçti, mankurt Ebu Amir Bizans saraylarında öldü, yaptırdığı mescid “Mescid-i Dırar” olarak tarihe geçti ve döner dönmez de bizzat peygamber tarafından yıktırıldı.
Kuran’ın yedi uzun suresinden birisi olan 9. Tevbe suresinin neredeyse tamamı bu olayı ve sonuçlarını anlatır.
Seferden geriye görkemli bir yürüyüş ve yalınkılıç bir meydan okuyuş kalmıştır ki aidiyet ve haysiyet sahibi her sadık Müslümana (Arab’a, Acem’e, Türk’e, Kürd’e) canlı hatırası ve dinamik ruhu ile yol gösterir.
Böylesi durumlarda ne yapılacağının işaretlerini verir.
Bu olayda ibret almak isteyen ülkeler için nice örnekler vardır.
Tarihe tekrar diyorlar.
İbret alınsaydı hiç tekrar eder miydi?
Yok mu ibret alan?

8 yorum

  • Saygılar öncelikle,<br />Geçenlerde güya müslüman başı örtülü genç bir kadın Atatürk cumhuriyeti altında yaşamaktansa İngiliz sömürgesinde yaşamayı tercih ederim diye ifade etmişti zihnindeki çarpıklığı. Mankurt olmuştu sanırım, verdiğiniz örneğe de çok uygun..

    • Eyüp Gültoplayan<br />Siz Hz. peygamberin idaresindeki bir devlet ile Laik ve dine karşı menfi yaklaşımı olan bir devleti bir mi tutuyorsunuz?<br />Hz. Peygamber zulümün hüküm sürdüğü, Mekke yerine Adaletli Neccaşi&#39;nin idaresindeki Sudan&#39;a hicreti tavsiye etmiştir.

  • kitaplarınızı İstanbuldan sifariş ettim. bir kaç söyleşinizi okudum. Kalanlarını da bir yere toplayıp okumaya başlamnışam. Sizin yeni keşfettim. Bir süre fikirlerinizle derinden tanışmak için uğraşacağım. Din ve adalet üzerine açıklamalarınız çok ilgimi çekti.Tam aradığım bilgiler. Bizi İranda dini istibdatla boğdular. İslamiyeti korkunç din haline getirdiler.Hiçbir marhemeti olmayan ve insana

  • İhsan Hocam; Yaşayan Kuran ışığında.. çözüm yolunu gösteriyor.Her zorluğun bir çözümü, her karanlığın bir aydınlığı vardır. Mankurtlaştırılmış yöneticileri tasfiye etmenin bir örneğini de; geçen yıl Mısır Tahrir meydanında gördük.

  • Sayın Eliaçık. Fikirlerinize saygı duyuyor ve genel anlamda destekliyorum. Lakin içinde bulunduğunuz ortamda PKK sempatizanı, bölücü ve esasen Kürt ırkçısı faşizanların olduğunu düşünüyorum. Sizin üzerinizden prim yapma hevesindeler ki yapıyorlar da. Facebook&#39;taki sayfanızın paylaşımlarında bu açıkça görülüyor. Antikapitalist müslümanlar manifestosuna bile Kürt ve Ermenileri sokup Türkleri

  • Şeriatinin &quot;Öze dönüş&quot; görüşleri iyi sonuç doğurmadı. Öz bir yönü ile dünde, bir yönü ile günümüzde ve bir yönü ile de gelecektedir. Bu yüzden de &quot;öze dönüş&quot; değil, &quot;öze yöneliş&quot; daha doğrudur ve irticai düşncelerden, yani gelecekten ve günümüzden soyutlanarak eskiye yönelmişlikten de bu yolla kutrulçuş oluruz. Öze dönüş olarak 1500 yıl önceki adalet anlayışını

  • ihsan hocanın fikirleri gün geçtikçe ilgimin artmasına neden oluyor tabii körü körüne bir fikri benimsemekten ziyade soru sorarak öğrenmek daha doğru olacaktır zaten hoca da zaman zaman söyleşilerinde bulunduğunuz durumu sorgulayın diyor eleştirinki doğruyu bulun diye işet ediyor burdan yola çıkarak islamiyetin eşitleyici din olduğu üzerine duracak olursak nasıl bir eşitlik yada hocanın

Kategoriler

SON İÇERİKLER

ARŞİV

Konular