“İhtiyaçtan fazla mal haramdır, hırsıklıktır… Açlar, yoksullar dururken villalar alınıyor, ciplere biniliyor… Altın ve gümüş yoksullar üzerinde hegomanya kurmak için kullanılıyor… İnfak edilmiyor… Mülkte şirk koşuluyor… Bahçe sahipleri kıssası ölülerin ardından okunup duruyor… Kırkta bir diye bir şey tutturulmuş gidiyor… Komşusu açken tok yatmamak için zengin mahallelere taşınanlar var… Sokaktaki açtan, yoksuldan haberiniz var mı? Bu din yeryüzünün sokaklarında aç gezen 1 milyar insan için ne diyor hocam? Bu din fekku ragabe (kölelere özgürlük!) diyerek başlamadı mı hocam?…”
Çevresinde tefsir sohbetleri, fıkıh dersleri yapmasıyla ünlü hocaefendi, yanına gelen gencin bu türden heyacanlı konuşmaları karşısında once yutkundu, sonra ensesini kaşıdı, vereceği cevabı düşündükten sonra söyle dedi: “Tamam seni anlıyorum, gençsin heyecanlısın. Şimdi namaz vakti, namaza kalkalım inşallah…”
Namazdan sonra çıkarken kapıda gencin kulağına eğilerek kafa konforu rahat o esaslı nasihatını verdi: “Ebuzerleşmeyelim inşallah!”
***
“Ebuzerleşmeyelim…”
Bu söz uyuşmuş, asude “dindar zihnin” klasik repliğidir.
İslam tarihinin bütün imparatorluk fıkhını özetler.
Bu kafaya gore Ebuzer aşırılığın adıdır.
Bu tür refleksif tepkilerle dindar zihin kendi kendine kafa konforunu iade etmek ister.
***
Buna benzer bir kaç refleks daha var. Bizzat şahit olmuşumdur.
Kur’an’ın ilk 23 suresinden örnekler vererek anlatıyorum mesela.
Yanıma yaklaşıyor ve şöyle diyor: “Bunlar senin şahsi fikirlerin Kur’an öyle demiyor değil mi?
Ben de diyorum ki: “Öyle desem rahatlayacak mısın? İyi o zaman… he bunlar benim şahsi fikirlerim. Kur’an öyle demiyor. Alak suresi zenginlikle tuğyan arasında ilişki kurarak başlamıyor. Kalem suresinde ilk bahçe sahipleri kıssasını anlatmıyor. Mülk sahiplerini ısrarla eleştirmiyor… Bunlar tamamen ındi görüşlerim. Kur’an’ın ilk meselesi mülk değil; havadan sudan bahsediyor. Bahçe sahiplerini ölülerinizin arkasından okuyasınız veya geceleri uykudan önce iyi gelir diye anlatıyor. Bankadaki paracıklarına, yengenin kollarındaki altın ve bileziklere bir şey olmayacak, merak etme…” (!).
Böyle deyince “Oh be!” diyor ve gayet rahatlamış ve kafa konforu iade edilmiş bir halde gidiyor.
Veya aynı tornadan çıkmış gibi başka bir refleks; “Bunlar solculuk, İslam’da böyle şeyler yok. Sen solculardan etkilenmişsin…”
Ona da “Ya evet, 30 yıl önce Mamak’ta solcularla yatmıştım, oradan kalmış, Kurtulamadım gitti yani” diyorum.
Dindar zihin kendi Kitabı ile yüzyüze gelmekten kaçıyor!
Bunun için, zihni, refleksif olarak rahatlayacağı bir bahane arıyor. Kendisini rahatlatacak, gerçekle yüzleşmekten kurtaracak bir argüman buldu mu ona sarılıyor ve kafa konforunu bozacak ‘tehlikeli fikri’ dışına atıyor…
“Ebuzerleşmeyelim inşallah” bunun tipik örneği.
Ebuzerleşince ne olacaksa?
Aç ve açıkta kalacağını, elinde avucunda ne varsa infak edeceğini, Hind fakirleri gibi olacağını, çoluk çoçuğunun sersefil olacağını sanıyor.
Sanki biz bunu söylüyoruz.
Tam tersi Ebuzerleşmeyelim dediği şey bunlar olmasın diyedir. Ama kendi celladına gülümsersen böyle oluyor.
***
1- “ (Ortalamasından) bir ev, bir binek (araba) saliha bir eş, yıllık 4 bin dirhem (aylık 3-5 bin TL) gelir. Ve bunları alabilecek, evirip çevirebilecek bir iş, ticaret, ortaklık vs.” her yetişkine farzdır. (Bunlar sahih rivayetlerden hesaplanarak çıkarılmıştır).
2- “ Bunlar temel ihtiyaçtır, mülkiyet değil. İhtiyaçtan fazlası mülkiyet olup kanımca Müslümana haramdır, hatta hırsızlıktır. Mülk Allah’ındır!”
3- “Bundan fazlasını biriktirmeyecek, infak edecek, paylaşacak, bölüşeceğiz. Bireysel kurtuluş ve köşe dönmeyi değil; toplumsal kurtuluş ve dayanışmayı esas alacağız. Badireleri ancak böyle aşabiliriz. Peygamberimiz böyle yaparak zulüm çemberinini kırmadı mı? ”
3- “Dinimizin atar damarı buradadır. Bunu yapmayan kendini baştan aşağı gözden geçirmelidir…”
İşte bu aktüelleştirerek çağa taşıdığımız söylemlere “Ebuzerleşme” diyorlar.
“Ne sırıtıyorsun, anlattığım senin hikayen” diyen Ebuzer söylemine “Ebuzerleşmeyelim” demek…
‘Hep kahır, hep kahırr…’
***
‘Hep kahır, hep kahırr’ dedirtecek başka bir örnek daha;
Yalova’da konferans vermiş İstanbul’a evine dönüyordu… Oturduğu koltukta cep telefonunu unuttuğunu otobüsten inince anladı. Telefonunu almak için bir hamleyle otobüse doğru koştu. Tam o esnada geriden gelen bir otobüsün çarpmasıyla otagarın yağmurdan ıslak parkeleri üzerine serileverdi…
Üzerine gazete kağıtları örttüler.
“Şurada bir adama otobüs çarptı, ölmüş galiba” sesleri duyuldu. “Profesörmüş, İbrahim Canan yazıyor” dediler…
Gazeteler “Profesör cep telefonu uğruna öldü” diye yazdığında o defnediliyordu.
***
Ah benim güzel hocam!
Böyle yalnız ve gariban ölümlere dayananam.
Nitekim haberi duyduğumda dayanamadım.
Otogarları bilirim, çok gelip giderim öyle.
Yalnız biner, yalnız inerim.
Yalnızlık bana hep ümmetin o görkemli yalnızını hatırlatır.
Issız çölde yalnız yatan Ebuzer…
Bu ismi duyunca elektrikleniyorum. İçimin derinlikleinden bir heyecan dalgası yükseliyor. Titriyorum ve haykırasım geliyor.
Ah benim güzel hocam!
Sen öyle yalnız ve gariban otogar köşelerinde ölmeyesin diye meydanlara atılan, sarayların duvarlarını inleten Ebuzer hakkında aşağıdaki sözleri söyleyen sen mi olmalıydın?
Beni tarifsiz elemlere garkettin. Kahrıma kahır kattın.
Senin ölümüne mi yanayım, İstanbullu Ebuzer’in Ğifarlı Ebuzer’ için söylediklerine mi yanayım, klasik ‘dindar zihnin’ aşağıdaki sözlerinde kendini ele veren hal-i pür melâline mi yanayım, neye yanayım…
Bakın otogar köşelerinde ölüp üzerine gazete kağıtları örtülen İstanbullu Ebuzer Canan hoca, Ğifarlı Ebuzer hakkında neler yazmış;
“Zamanımızda solcu fikirlere bulaşanlar, sermaye düşmanlığına Ebu Zerr’i örnek vererek İslam’ın da zenginlere, ferdi zenginliğe karşı olduğunu söylemektedirler. Burada hataya düşülmektedir. Evet, Ebu Zerr, ashabdandır, hemde büyüklerinden. Ve Rasulullah ashabının hepsinin doğru yolda olduklarını söylemiştir, bu da doğrudur. Ancak gözden kaçan bir husus var. Hz. Muaviye de ashabdan, Hz. Osman da, Ebu Hureyre r. da. Hz. Osman devrinde hayatta olan ve Ebu Zerr’e katılmayan büyük çoğunluk niye görmemezlikten geliniyor. İslam’ın bir başka dusturu da ihtilaflı hususlarda çoğunluğun iltizam edilmesidir. Ümmet-i Muhammed de sıratı mustakim olacak. Geniş cadde “Hz. Osman ve Hizbi”nin yoludur. Ebu Zerr Hazretleri’nin görüşü ferdi kalmaktadır. Cadde-yi Kübra olamamaktadır. Her isteyen o ferdi, o dar yolda gidebilir, kimse İslam adına o yolda gideni itham edemez, mani olamaz. Ama o yolu beğenip tercih edenler de öbür yolu, çoğunluğun yolunu itham edemez, buna hakları yoktur. Ve ümmet ferdi patikalara değil, büyük çoğunluğun cadde-i kübrasına sevkedilir. Dinimiz zekat, sadaka gibi emirler yerine getirildiği taktirde servete karşı değildir…” (Prof. Dr. İbrahim Canan/Kütübü Sitte Muhtasarı c.3 s.540).
“Ashab arasında ihtilaflı meselelerde ümmete rehber olacak esas ekseriyetin görüşüdür. Ferdi anlayışlarda ısrar etmek, İslami espiriye uymaz. Ebu Zerr’in görüşüne saygı duyulur ama İslam budur denemez. Belki “İslam’a aykırı değil, dileyen tatbik edebilir, onu tatbik etmeyen itham edilemez” denebilir. Zira ashab olsun, tabiîn olsun, zekatı vermek kaydıyla para biriktirmenin caiz olduğunda ittifak ederler. Ashabdan büyük zenginler bile çıkmıştır…” (Prof. Dr. İbrahim Canan/Kütübü Sitte Muhtasarı c.7. s.337).
Ah benim güzel hocam, ah!
İşte bizim hâl-i pür melâlimiz bu.
“Aç sabahlayıp da kılıcını çekmeyene şaşarım” diyen Ebuzer, sen böyle olmayasın diye savaşmıştı. Şimdi o çölde yatıyor, bak onun yerine söylüyorum: “Otogar köşelerinde ölen yoksul bir ilahiyat profesörünün, zenginleri savunan birisi olduğuna şaşarım.”
Ne hazin bir durum!
***
İşte bunlar İslam’ın yaman çelişkisidir.
Yoksulların, ezilenlerin, açların, alınıp satılanların, kölelerin tarihteki son dinî çığlığı olarak, “fekku ragabe” (kölelere özgürlük!) diyerek doğmuş, ilk 23 surede mülk sahiplerini bombardımana tutarak başlamış, okurlarına ilk bahçe sahipleri kıssasını anlatarak başlamış, “Lehu’l-mülk” sesleriyle servet kalelerini, “Lailahe illallah’ nidalarıyla imparatorluk duvarlarını yıkmış bir dinin sonraki hocaefendileri, profesörleri, şehyleri, mollaları, tutar o yıkılan kalelerin ve duvarların savunucu ve hatta koruyucusu haline gelirler.
Kendisi de bir Ebuzer’dir ama Ebuzer’i açlıktan öldürenlere övgüler düzer.
‘Kendi celladına gülümser.’
Yaşadığı hayata bakmaz, ilhamını hayatın içinden almaz. ‘700 yıllık eserlerlerle averelik eder’. Sırf “Böyle gördük dedemizden” kör gelenekçiliği yüzünden Seyyid Kutup’un tabiri ile “haraketu’l-fıkıh” üretmez; “varakatu’l-fıkıh”ı tekrar eder durur.
Oysa o varakatu’l-fıkıh (eski kitaplarda/sahifelerde yazılı fıkıh) Ömer’i vuranların, Ebuzer’i çöle gömenlerin, Ali’yi hançerleyenlerin, Hüseyin’i susuz bırakanların, Harre’de Medine’yi yağmalayarak 900 sahabe kadınına tecavüz edenlerin ve Kabe’yi mancınıkla ateşe verenlerin fıkhıdır.
O fıkıhtan bir şey çıkmaz. Zenginlerin, kodamanların, cariye ve köle sahibi olma peşine düşmüşlerin, “fekku ragabe”yi tersine çevirenlerin fıkhıdır.
O fıkıhtan bir şey çıkmaz. Sultanların, saray ahundlarının, harem ağalarının, zindandan İmam-ı Azam’ın kırbaçtan morarmış cesedini çıkaranların, hile-i şer’iyecilerin, kırkta bircilerin fıkhıdır.
O fıkıhtan bir şey çıkmaz. Çünkü maharref bir Ehl-i Kitap fıkhı haline gelmiş durumda. Defteri dürülmeli, tarihe intikal etmeli ve ‘Müslüman Ehl-i Kitap fıkhı’ muamelesine tabi tutulmalıdır.
Çağa “hareketu’l-fıkıh” lazımdır. Yani ilhamını doğrudan doğuya Kur’an’dan alan, sokağın tozuna toprağına bulanmış, hayatın atardamarlarından fışkırıp gelen, suyu ilk kaynağından içen; Peygamberin, Ömer’in, Ali’nin, Ebuzer’in düştüğü yerden kalkan, daima yoksulu, ezileni, mazlumu, dışlanmışı, yalnızı, garibi, azınlıkta kalanı koruyan ve kollayan yaşayan fıkıh…
Yaşayan Kur’an fıkhı bu olmak icap eder.
***
Yazılarındaki bu zenginlik antipatisi nedir böyle diyeceksiniz…
Okuduğum Kur’an’da zengini öven ve zenginliği teşvik eden bir tek ayet görmedim. Varsa bilen meydan okuyorum, göstersin. Övülen ve teşvik edilen sürekli olarak paylaşma, verme ve bölüşmedir.
İslam’ı yıkan üç şeyden (3m) ilki kesinlikle mülk meselesidir.
Hz. Peygamber ümmetin şirke düşeceğinden korkmamış ama mal mülk sevgisinden korkmuştur. Hasan-ı Basri bu ümetin putunun mal tutkusu olduğunu söylemiştir.
“Vermek için zengin olmalıyım” lafı içi boş bir avuntudur. Böyle olanlar nedense sonra hep “Ebuzerleşmeyelim” demeye başlıyorlar.
Kanımca kişinin kendisine “Ben zenginim” demesi bile Kur’an’ın hem lafzına hem ruhuna aykırıdır: “Siz yoksulsunuz, Allah’tır zengin olan.” (Muhammed; 47/38).
Allah’ın sürekli olarak ‘mülk O’nundur, zengin O’dur, aziz O’dur, büyük O’dur, kibriya O’dur’ vb. şekilde kendini yüceltmesi, tabiri caizse ‘kibirli’ konuşması, aslında, bizdeki kibri kırmak içindir. “Birbirinize tanrılar gibi davranmayın, oturun oturduğunuz yerde, ne olduğunuzu sanıyorsunuz siz? Sonunda ölünce üç gün sonra leşiniz kokacak, dâhi sandığınız o beyninizi mezarda kurtlar böcekler yiyecek…” dedirtmek içindir…
Bu halk bunları öğrenmeli. Hocalar, şeyhler, mollalar uyanmalı. Otogarlarda ölüp giden yoksul profösörler, ölmeden önce geçmişe eleştirel bakmalı, yaşayan fıkıh üretmeli. İslam kalkarsa buradan ayaga kalkacak…
Aksi halde ‘Ebuzerleşmeleyim inşallah’ sözü ile daha çok uyutulacağız…
Not: Aşağıdaki linkte Kayseri’den kadim dostum Kemal Ersözlü tarafından kaleme alınan “Bir adalet savaşcısı Ğıfarlı Ebuzer” başlıklı kitapçık çapında enfes bir makale var. Lütfen okuyunuz, okutunuz, dağıtınız…
http://atilamorcol.blogspot.com.tr/2010/01/mahrumlar-icin-feryad-eden.html
hocam elinize saglık gecen yazınıza yorumum cıkmadi size g-mail üzerinden mail atdım galiba ulaşmadı <br><br>selamun aleyküm :)yazılarınız icin şunu söyleyebilirim !!!<br><br> İŞTE BU !!! şerefsizim benimde aklıma gelmişti :)<br>ben 4 aydır suriyede yim bir türk firmasında şöferlik yapıyorum önümüzdeki ay ailemide getirecegim inşaallah kurban bayram ı sonrası bir yerel gazetede makale
İhsan Hocam selamlar saygılar!İslam da bir tebliğ metodu mudur bilmiyorum ama insanı uyarma da etkili olduğunu düşündüğüm bir yöntem var, olayı, mesajı tersinden anlatmak.Ey müslümanlar kimseye zırnık koklatmadan malınızı,mülkünüzü koruyun ve biriktirin. Boş verin akrabayı, komşuyu,yoksulu ve mazlumu. İlla da verilmesi gerekiyorsa paranızın bozuklarından,malınızın çürüklerinden veya
Selam İhsan bey<br><br>Her yazınız bir gerçeği haykırıyor. Ne zamandır yazmak istiyordum bu güne kısmetmiş. Yazılarınızı okuduğumda heyeca mutluluk duyuyorum. Ağlama isteğiyle karışık bir titreme ve sokaklara çıkıp haykırma isteği… Kapıları yumruklamak insanlara uyanın demek… Ah keşke bilselerdi, keşke bilseler keşke bunları bilsek ve tatbik etsek hep beraber düşüncesi hakim oluyor sonra.
Merhaba İHSAN ELİAÇIK ;bundan yirmi yıl kadar önce,EBU ZERR kelimesini de çıkartmamız halinde,bu makaleni okusaydım,kesinlikle bu "sıradışı" komünist de kim,yâhu bayağı tabuları sarsıyor , derdim.Hatta inşaALLAH ""laz ismail " bu çocuğun boynunu vurdurmaz, diye düşünürdüm.<br>Açıkcası çok sevinirdim,şimdi çok sevindiğim gibi.Galiba "ataların", bu çocuktan "
Allahın selamı cümlemizin üzerine olsun inşallah<br><br>Yazmıma başlamadan önce merhum Prof.Dr İbrahim Canan'a Allahımdan rahmet geride kalan ailesi içinde sabır niyaz ediyorum.<br><br>Geçenlerde şimdi söyleyeni hatırlamadığım bir yazı okudum.<br>Dil'de, Fikir'de, İş'te birlik diye.<br><br>Ama bir şeyin eksikliğini hissettim bu yazıda Neden Din'de birlik yok sizinde dediğiniz
Öncelikle canan hocanin yazisinin neyine, nicin ve hangi islami kurala göre karsi cikiyorsunuz? anlamakta zorluk cekiyorum.<br>Asr-i saadet`te bütün sahabelerin Ebuzer Gifari r.a gibimi yasadiklarini iddaya calisiyorsunuz?<br>Kur´ani Kerimden misal istiyorsunuz , sonra kendiniz yaziyorsunuz."Övülen ve teşvik edilen sürekli olarak paylaşma, verme ve bölüşmedir."Paylasma: olmayan sey
hocam ne desem bilmemki vallahi sizin yazıları okurken kendimden geçiyorum sanki kafamı yarıyorlar zihnimdeki o eski çürümüş düşünceleri alıp yerine esas doğruları koyuyorlar ya ben bir konuda çok pişmanım neden sizi daha önce tanımadım diye.ama açığı kapatmak için çok okuyorum hem de tekrar tekrar okuyup okutuyorum
İlk olarak merhum Prof. Dr. İbrahim Canan'a Yüce Allahımdan rahmet geride kalan ailesi için sabır diliyorum.<br><br>Geçenlerde bir yazı okudum duvarın birinde söyleyeni hatırlamıyorum şimdi. Dil'de, İş'te, Fikir'de birlik diye ama bir şeyin noksanlığı dikkatimi çekmişti bu yazıda neden DİN içine alınmamıştı.Sözüm ona büyük çoğunluğunun müslüman olduğunu idda eden bir ülkede
YÜREK İSTER<br>Kahir ömrünü taklid esasları çerçevesinde geçirmiş,mukallidliği en ince detaylarına kadar içselleştirmiş,geçmiş kültürümüze şerhler düşülerek ancak doğru bilgi sahibi olabileceğine inanmış bir toplumuz.Ama anlaşılıp yaşanacak diye öğrenmemiz gereken vahiy için gösterdiğimiz çaba tam tersine sonuçlar vermiş bu gayret hep bariyerlere dönüşmüştür.ve vahyin önünde engellere dönüşmüştür
ihsan abi bişi sorucam. zenginler veya zengin olma yolunda kendi dini yaşayışınıda paralel olarak yaşadıgını zanneden kişiler.komşusu aç olmasın diye semt değiştirenler.kafalarında sanal bir elek kurup bundan geçmişindekileri eleyenler.islam ile ilgili bişi sordugumda eger ebuzer varsa işin içinde (eskiden isminid uydugunda gözleri dolanlar)şimdi cepleri dolarken aynı hassasiyeti
Hocam selamlar….Az önce sona eren ve Habertürk kanalında yayınlanan (11 Kasım) programda sizi ve Erol Yarar'ı izledim. Yağcılık yapmak, ünsiyet kesbetmek yada başka herhangi bir amacım yok. Erol Yarar'ıda tanıyorum ki ne olduğu malum zaten…Kitaplarınızın bir çoğunu okudum. Sadece bir şey sormak istedim o yüzden yazıyorum…Kur'an-ı Kerim'i okuduğmuzda "kapitalizmmi çıkar
selam hocam dün sizi tvde seyretdim aslında benimde aklıma gelen hep buydu böyle olmalı diyodum kendi kendime siz dile getirdiniz tesekkur ediyorum
Sayın ihsan bey Düşünce yapınız anlamakta zorluk çekiyorum ..İslamda kırkta bir zekatı inkarda teşebbüs ettiginiz habertürk programında izledim…Neden inkara kapıldıgınızı idrak ederken şu düşüncenizin yanlışlıgını farkettim. karanlık içinde masanın üzerine sürahiyi koymak gibi birşey diyorsunuz..Ama masanın üzerinde birşey varsa sürahi yere dökülür..<br>Siz Müslümanların zengilik miktarını çok
Haberturkte sızı ve sayın erol yara beyı ızledım, konu ilgimi çekti, sonuna kadar izledim. Doğaldır kı tv.de rtuk kuralları gereği hersey soylenemıyor, sizin yerınızde orada olmak ıstemezdım. Cunku sayın yarar gdiyor kı, bu zengınlıgı bana allah verdi cunku allah bazıları zengın bazılarını da fakır yaratır. Bakıs acısı bu ve bunu tartısmak anlamsız. amcak bırsey var kı sıradan brı ınsanın
böyle düşünmek dinimizi değiştirmek yeni bir din ortaya koymak olu ki bu da ilhad olur
Yıllardır ellerinde bir çomak ve ipler bizi 'Din tücarları'; "işte din bu!" kaabilinden oyum oyum oynattılar.<br>Rahmetli diye tabir gören İ.Canan'a dedim ki; 'Hocam..etmeyin elemeyin. Müslümanlar… özellikle fakir müslümanlar büyük bir mahsuniyet içine iteliniyorlar.Hak, hukuk gibi insani erdemler dahi patron kisvesi altında ; boyunlarında 'Hacı' madalyonları
dinimizde 40 ta bir zengine farzdır.Bunun üzerinde daha da vermeyi dinimiz zaten teşvik etmiştir.40 ta biri inkar küfrdür.kendi aklına göre din uydurmaktır.Diğer taraftan da israf haramdır.Aksini düşünmek Geçmişte yaşamış binlerce ulemaya saygısızlıktır.Onlara saygısızlık da küfrdür.Biz dinde sözü senet olan ve islamiyyeti hakkıyla yaşamış alimler varken,sonradan ortaya çıkan mezhep tanımayan,
İhsan Bey<br><br>Tümüyle düşüncelerinize katılıyorum ve bunu sizin gibi daha yüksek söylemek lazım bence gerçek islamı anlatıyorsunuz
hocam,düngece tv'de sizi dinledim(ilk defa).inşallah bundan sonrada sık sık tv'ye çıkarsınız.anlattıklarınıza canı gönülden katılıyorum.yoksulun,garibanın sesi oldunuz.allah sizden razı olsun.
Herkes kendi islamını oluşturma peşinde. Böyle giderse, müslüman kim ve islam ne sorularına cevap aramaya başlayacağız. Ebuzer'i bulabildiği bütün kaynaklardan araştırıp öğrenmeye çalışmış bir müslüman olarak ellerinize, beyninize ve yüreğinize sağlık demekten başka bir sözüm yok ve olamaz. Ancak; Cemil Meriç üstadım ya da Ümit Aktaş ve Mustafa İslamoğlu söylewmiş diye, İslamı beşeri
Bu memleketin yetiştirdiği en büyük alimlerden biri olan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk bu konuya ilk basımı 1989'da gerçekleşmiş olan 400 soruda İslam adlı kitabında açıklık getirmektedir(Genel Esaslar, 99. Soru). İhsan bey, sizin de görüşünüze saygı duyarı ama ilim adamı varrrr, ilim adamı varrrr.
TÜM YAZILARINIZI OKUDUMM,KELİMESİ KELİMESİNE HER DEDİĞİNİZE CANI YÜREKTEN KATILIYORUM.ALLAH KALEMİNİZE KUVVET VERSİN.İNŞALLAH BU YEPYENİ BİR DİRİLİŞİN BAŞLANGICI OLACAK.İNŞAALLAH FEKKU RAGABE YENİDEN CANLANACAK!
SAYIN MUZAFFER BEY VE BENZERİ GİBİ DÜŞÜNENLERE SORUYORUM;<br>PEYGAMBERİMİZİN "ADİL,ADALETLİ HİLAFET 30 SENEDİR,ONDAN SONRA ISIRICI,ZALİM KRALLIK BAŞLAYACAK" BİLMİYORSANIZ SÖYLEYEYİM BU BİR.<br>İKİNCİSİ,HADİSTE GEÇEN SÜRENİN SONU TAMITAMINA HZ.HUSEYNİN ŞEHADETİYLE BİTER.ONDAN SONRA BAŞLAYAN İŞTE PEYGAMBERİMİZİN HABER VERDİĞİ ISIRICI,ZALİM HÜKÜMDARLIKTIR!<br>BURDA O ZALİMLERİ VE
ihsan hoca sizi artık okuyacağım bence kurtuluş bu çığlıktan gelecek
Allah c.c razı olsun buyuk bir şevkle okudum..bizim olan ne var hayatta..Hayatı verendenmi esirger oluyoruz verilenleri..<br>Saygıyadeğer hocam Ebuzarleşmeyelim derken Ebuzer kim ve bu ilhamın asıl kaynağının hikayesi nedir merak etmedim değil..saygılar..
Çok güzel bir yazı kimse çirkin yüzünü görmek istemedigi için gerçekleri duyunca hemen inkar ediyor. Bu tartışmalara özetle şunu ifade edebiliriz :"Dur dur konuşma ! Sözlerin cehennemimi söndürecek ! Çabuk git. " Mala tapan şeytan bunları duyunca hoşlanacak mı sanıyorsunuz 🙂 Görmedinmi o nefsinin arzularını ilah edineni diye Haykırıyor rabbim yer gök titriyor ve hemen ardından "
hak olan rahatlatır batıl olan uyuşturur farkı anlamayan basiretsizler karıştırır Allah sizden bundan sonrada razı olacağı amelleri kolaylaştırsın
S.A İhsan abi.Yazılarınızı fikirlerinizi önemseyerek takip etmeye çalışıyorum.Bazı yorumlarını çok mantıklı bazılarını ise çok uçuk olarak görüyorum.Gördüğüm kadarıyla Kuran eksenli bir çabanız var(Allah razı olsun).Fikirlerinizi (anladığım kadarıyla)bir araya getirip yorumladığımda bir usul ve nizama ulaşamaıyorum.Bu da bende sıkıntıya sebep oluyor.Cesaretinizi(fikirlerinizi açıkça dile getirme
veyl Kırktabircilere… Yaşasın Ebuzerrrrrr…