Allah, karikatür karşısında ne yapılması gerektiğini Kuran’da söylüyor – Ahmet Hakan ile söyleşi

A

Hazreti Peygamber’in karikatürünün çizilmesi karşısında Müslümanlar rencide oluyorlar. Bu konuda ne diyorsunuz?
Peygamber’in karikatürünün çizilmesi Müslümanları rencide eder.

Rencide olan Müslümanlar nasıl bir tavır almalı?
Allah’la, Peygamber’le, Kuran’la, ayetlerle alay edenlere karşı ne yapılması gerektiği Kuran’da var.
Söylenen şu: “Alay edenlerle karşılaştığınız zaman sözü değiştirene kadar onlardan uzaklaşın ve onlarla beraber
oturmayın.” Mekke’de müşrikler alay etmiş, En’am suresinin 68. ayeti gelmiş. Medine’de Yahudiler ve Hıristiyanlar
alay etmiş, Nisa suresinin 140. ayeti gelmiş. Ayetlerde söylenen hep aynı: Alay edenlerle birlikte oturmayın, oradan
uzaklaşın… Pasifist bir tutumdur Allah’ın bizden istediği… Pasifist bir protestodur.

Cezai bir müeyyide yok yani…
Cezalandırma yok. Silah kullanma yok. Hele öldürme, hiç yok. Ayetler apaçık. “Sözü değiştirene
kadar orada oturma, oradan uzaklaş” diyor. Alay biter de söz normale dönerse oturabilirsin. Yani “İlişkiyi kopar” bile
demiyor, sadece uzaklaş diyor. Uzaklaşarak şunu söylemiş oluyorsun: “Bu yaptığın hoşuma gitmiyor. Sen de
ısrarla yapmaya devam ediyorsun. O zaman bana eyvallah.” Çok ince bir tutum…
Hazreti Peygamber’in kendisiyle ısrarla alay eden şiirler yazan bir müşrik şairin öldürülmesini emrettiğine
dair bir rivayet var…
Bu rivayetle ilgili düşünceniz nedir?
O rivayetin aslı yoktur. Uydurmadır. Güya Hazreti Peygamber, “Beni şunun elinden kurtaracak
yok mu” demiş. Bunun üzerine iki sahabe, alay eden o kişinin yanına gizlice sokularak arkadan hançerleyip
öldürmüş. Bu asılsız bir rivayettir. Çünkü alay edenlerle ilgili olarak ne yapılacağı ayetle sabit… Hz. Peygamber’den
150 yıl sonra yaşamış bir tarihçinin uydurmasıdır bu.

Karikatürleri protesto etmeye ne diyorsunuz?

Gidersin, o karikatürleri yayınlayan basın kuruluşunun önünde basın bildirisi okursun, gösteri

yaparsın. Ama insanlara zarar verme hakkımız yok. Ölçü bu.

6 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUĞUYLA EVLENME MESELESİ
Nurettin Yıldız isimli bir hocanın “Altı yaşındaki kız çocuğuyla da evlenilebilir” demesi büyük olay oldu.
Altı yaşındaki kız çocuğuyla evlenme mümkün olabilir mi? Nereden çıkıyor bu fetvalar?

Talak suresinin 4. ayetinde boşanan kadınların boşandıktan sonra yeni evlilik yapmaları için
beklemeleri gereken süre anlatılır. O ayette yaşlı kadınlardan, hamile kadınlardan ve hiç âdet görmemiş kadınlardan
söz edilir. Nurettin Yıldız, “hiç âdet görmemiş kadınlar” ile kastedileni “henüz âdet görmemiş” olarak açıklıyor ve
böylece evlilik akdinde yaş sınırını ortadan kaldırıyor. Halbuki “hiç âdet görmemiş kadınlar” ile kastedilen, hastalık
nedeniyle âdet görmeyen yetişmiş, olgun kadınlardır.
*
İslam’da “evlenme yaşı” var mıdır?

Nisa suresi 6. Ayette “evlilik çağı” kavramı geçiyor. İslam’ın nikâh teorisinin ipucu o ayettedir.
Ayette evlilik için iki şarta işaret ediyor: BİR: Buluğ… İKİ: Rüşt… Buluğ, yani bedensel ergenlik… Rüşt, yani zihinsel
ergenlik…

Nurettin Yıldız bu ayete rağmen nasıl oluyor da “6 yaşındaki kız çocuklarıyla evlenme söz konusu olabilir”
diyor?

Talak suresinin 4. ayetinde boşanan kadınların boşandıktan sonra yeni evlilik yapmaları için
beklemeleri gereken süre anlatılır. O ayette yaşlı kadınlardan, hamile kadınlardan ve hiç âdet görmemiş kadınlardan
söz edilir. Nurettin Yıldız, “hiç âdet görmemiş kadınlar” ile kastedileni “henüz âdet görmemiş” olarak açıklıyor ve
böylece evlilik akdinde yaş sınırını ortadan kaldırıyor. Halbuki “hiç âdet görmemiş kadınlar” ile kastedilen, hastalık
nedeniyle âdet görmeyen yetişmiş, olgun kadınlardır.

Fiili evlilik için buluğ ve rüşt gerekliyse… “Küçük çocuklarla evlilik akdi yapılabilir” demeye ne gerek var?

Gerek yok. Kitapta da yeri yok. Böyle sıkıştırmaya da gerek yok. Ayrıca bu istismara yol açacak
bir görüş. Fıkıhta “sedd­i zerai” ilkesi vardır. Yani “kötülüğe giden yolu kapama” ilkesi… Bu da ihmal edilmemeli.

ADAM ATEİSTİM DİYOR AMA İSLAM’I TARİF EDİYOR

İhsan Eliaçık’tan bir ateist anısı:

“Geçen birisi ‘Ben ateistim ama hayâya inanıyorum, hayâ duygusu evrim sürecinin bir parçasıdır’ dedi. Ona
şu dedim: ‘Sen aslında İslam’ı tarif ediyorsun. Hazreti Peygamber’e hayâ imandan mıdır diye sorduklarında
şöyle cevap vermiş: Hayâ dinin tamamıdır.”

YAKMAYAN KEFEN SATIYORLAR

İhsan Eliaçık’tan aldık enteresan haberi.
İşte anlattıkları:

İnternette “CAH ürünleri” var. Satışta… Cüppeli Ahmet Hoca ürünleri yani…
Cüppeli Ahmet’in haberi var mı, yoksa adını mı kullanıyorlar bilmiyorum. Eğer adını kullanıyorlarsa mahkemeye
versin. Eğer kendisininse açıklamasını yapsın.
Orada satılan ürünlerden biri “yakmayan kefen”. Ceylan derisine Allah’ın isimlerini yazıyorsun, onunla
kefenleniyorsun ve kabir azabındaki ateşten korunuyorsun.
Böylece 70 liralık kefen, oluyor sana 3 yüz 70 lira.
Bu nedir kardeşim? Yakında cennetten tapu dağıtacaklar. Rüşvet sevap diyecekler. Akrabayı kayırmak Allah’ın
emriymiş… Nerelere geldi iş.

İSLAM’IN YENİLİKÇİLERİ

İhsan Eliaçık, “İslam dünyasında yenilikçi önderler çıktı” diyor ve şu isimleri veriyor:

Türkiye’den Mehmet Âkif… Şöyle diyor: “Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun/Yıktın da dini mübini yeni bir din
kurdun.” Hurafe tartışmalarına nefis bir cevaptır bu.
Pakistan’dan Muhammed İkbal… Çok önemli bir düşünürdür.
Mısır’dan Hasan Hanefi…
İran’dan Ali Şeriati… Kitaplarını okudum, kendisinden etkilendim. “Ben artık Ali Şeriati gibi olacağım” dedim. Onun
gibi olmaya çalışıyorum.
Fas’tan Muhammed Abid El Cabiri… Çok önemli bir düşünürdür. Türkçeye de çevrilmiş kitapları vardır. Dört yıl
önce vefat etti.

BATININ HİÇ Mİ KABAHATİ YOK

“İyi ama Batı’nın hiç mi kabahati yok? Batılılara bir şey demeyecek miyiz?”

Batı’ya tabii ki bir şey diyeceğiz. Sömürgeciliklerine, emperyalist heveslerine tabii ki itiraz edeceğiz. İslam
dünyasının yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmelerine tabii ki karşı çıkacağız. Ki bunu yapmak farzdır.
Ancak asıl konumuz şu: Batı’nın, İslam’ın bağrındaki şiddete etkisi ne ve ne düzeyde? Ben bunun yok düzeyinde
olduğunu söylüyorum.

Bütün yollar açılsa, İslam dünyasının her yerinde İslamcılar iktidara gelse ne olacak?

İşte görüyoruz: İslam dünyasında zengin ile yoksul arasında uçurum var ve bu sorun edilmiyor. Sorgulanmamış
eski İslam kültürüne dayanarak, “Allah zengini zenginlikle, yoksulu yoksullukla imtihan ediyor” diyorlar, “Kaderimiz
bu” diyorlar. Tekçi anlayışa sahipler. Demokratik çoğulculuğun yeşermesini istemiyorlar.
Ben diyorum ki: Batılılar İslam dünyasının dört bir köşesinden atılsa ve bütün İslam memleketlerinde İslamcılar
iktidar olsa… İslam dünyası kan ağlayacaktır. Adam Musul’u ele geçiriyor, 13 maddelik bildiri yayınlıyor, bildirisinin
ilk maddesi “Namaz kılmayanlar kırbaçlanacak”, ikinci maddesi “Kadınlar peçeyle örtünecek, zorunlu olmadıkça
dışarıya çıkmayacak”. Türkiye’deki tartışmalara bakın: Altı yaşında çocukla evlenilir mi? Kadın spikere bakmak
caiz mi?
Bunlar sorgulanmamış eski İslam kültüründe var. Adam bunları okuyor. Bunları doğru kabul ediyor ve uygulama
fırsatı bulduğunda uyguluyor.

Eliaçık’tan sorular
İslam dünyasında şiddetin ve terörün tek nedeni Batı’dır” diyenlere karşı İhsan Eliaçık’ın soruları var. İşte o
sorular:

Dört halifeden üçü suikastla öldürüldü. Bunu Batılılar mı yaptı?
On İki İmam… Yedisi zehirlendi… Üçü katledildi… Bunları modernistler
mi yaptı?
Hazreti Peygamber’in torunu şehit edildi Kerbela’da… Kim yaptı bunu?
CIA ajanları mı?
Yavuz ile Şah İsmail savaştı, binlerce insan katledildi… Kim çıkardı bu
savaşı? Batı mı?
Sorunun kaynağı dışarıda değil içeride.

İhsan Eliaçık, İslam dünyasındaki sorunların kaynağının dışarıda değil
içeride olduğunu düşünüyor.
İşte Eliaçık’ın bu konuda söyledikleri:

İslam dünyası şiddete bulanmış, kan deryası olmuş durumda. Bunun
sebebi: Sorgulanmamış eski İslam kültürüdür.
Bu kültür diyor ki: “Dinden döneni öldürün.” Bu kültür diyor ki: “Yedi
yaşına kadar çocuk namaz kılmazsa dövülebilir.” Bu kültür diyor ki:
“Namaz kılmayan kırbaçlanır.” Bu kültür diyor ki “Kadın dövülebilir.”
Bunların Kuran’la hiçbir alakası yok. Bunlar içsavaş ortamında
oluşmuş olan bir kültürün yansımaları. Bu kültürle yüzleşmek lazım…
“Allah tektir” inancı yanlış anlaşılıyor. Allah tekse din de tektir, sultan
da tektir, devlet de tektir, yorum da tektir, görüş de tektir diye düşünülüyor. İşin aslı şudur: Allah tektir ama yarattığı
âlem çoktur. Bir tek Allah tektir, geri kalan her şey çoktur ve rengârenktir. Sufiler “Kesrette vahdet/vahdette
kesret” derler. Yani “Birlikte çokluk/ çoklukta birlik”. Yedi milyar insan var, birbirine benzemez… Bir milyon tür
var… Tabiatta çokluk var. Bunun insanlık âleminde de korunması gerekiyor. Çokluk olmalıdır, tek tip olmaya karşı
çıkılması gerekir. Tek olan Allah’tır.
Müslümanlar nerede iktidara geldilerse… Orayı tek tip haline getirmeye çalışıyorlar. Yanlış “teklik” anlayışıyla
herkesi tek tip yapmaya çalışıyorlar. Bunun panzehiri dini çoğulculuktur.
İslam’da düşünce özgürlüğü var.
İhsan Eliaçık’a göre İslam’da düşünce özgürlüğü var.
Bu iddiasını bir ayete dayandırıyor Eliaçık:

“Zümer suresi 18. ayet. Şöyle deniyor ayette: ‘Onlar sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah’ın
kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir.’ Ne demektir bu? Herkes konuşacak.
Yani kimse susturulmayacak. Herkes konuşacak ve sözün en güzeli seçilecek. Düşünce ve ifade özgürlüğü ancak
böyle ifade edilebilir.”

 
KİMDİR?
KAYSERİLİ. 53 yaşında.
Beş çocuğu var. Üçü kız, ikisi erkek.
Zehra Nur mimar… Zeynep Can hukuk öğrencisi… Mâhinsu tıp öğrencisi… Muaz inşaat mühendisliği öğrencisi…
Musab lise sonda…
22 kitap yazdı.
İstanbul’a geldiği günden beri Fatih’te ikamet ediyor.
12 Eylül’de Akıncılar davasından tutuklandı ve Mamak Cezaevi’nde bir yıl kaldı.
Sol örgütlerin ileri gelenleriyle Mamak Cezaevi’nde tanıştı. “Solculuk İslam düşmanı olamaz” düşüncesi, ilk olarak
orada oluştu.
Nişantaşı’nı ilk kez bu röportaj vesilesiyle gördü ve “O kadar da şaşaalı değilmiş” dedi.
Kendisinin Yaşar Nuri Öztürk’e benzetilmesine iki açıdan itiraz ediyor: BİR: Ben Yaşar Nuri gibi bazı muktedirleri
değil, bütün muktedirleri eleştiriyorum. İKİ: Ben Yaşar Nuri gibi ihtiyaçtan fazlasını biriktirenlerden değilim.

 

kaynak: hürriyet

Yazar hakkında

ihsaneliacikeditör

4 yorum

  • Selamün aleyküm;

    Karikatür olayını alay etme teması üzerinden değerlendirmişiniz İhsan Bey. İyi ama “Paygamber’in karikatürünü yayınlama” olayı sadece alay etme olarak değerlendirilemez ki. Bu aynı zamanda 1400 yıldır titizlikle korunan bir değeri al aşağı etme girişimidir. Açık bir yıkma olayı, kutsala tecavüzdür. O sebeple de sadece onlardan yüz çevirmekle gereken yapılmış olmaz. Saygılar.

  • Nihat Bey 1400 yıl korunan bir değeri alaşağı etmektir diyor. Halbuki bu 1400 yıldır korunan bir putlaştırmadır. Bana göre Muhammed şu anki insanların beyninde bir puttur. Muhammed bir peygamberdi. Yani senin benim gibi bir insandı. Bizim beynimizde resmi yapılmayan bir tek yüce şey vardır o da Allah’tır. O zaman bir tane daha Allah’ın varlığını hissettirmek neden. Eğer Muhammed Allah ise resmi yapılmaz, filmi çekilmez. Bırakın Muhammed’in de resmi yapılsın, filmi çekilsin bize Muhammed’in bir insan olduğu hissettirilsin. Oysa Muhammed yıllarca bizelere Allaha eşdeğer bir varlık olarak hissettirildi. Bence bu putu da beynimizde kırmamız lazım.

    • Şahin Bey;

      Ben bunu bir putlaştırma olarak düşünmedim hiç. O yüzden söyledikleriniz farklı bir fikir olarak geldi bana. Öyle düşününce haliyle bu putu da yıkmaya çalışırsınız haklı olarak. Ama bu, yüksek bir insanın/peygamberin “Allahlaştırılması” olarak alınabileceği gibi “resimleri yoluyla ayaklar altında çiğnenmesini” , “tek bir forma sokulmasını” önlemek niyetlerine de işaret eder. Ben de bu bakış açılarını tercih ediyorum. Ayrıca asıl resmini, heykelini yaptığınız kişiyi putlaştırırsınız, yapmadığınızı değil. Onu ise bu yolla korumaya çalışırsınız. Düşüncem budur. Düşüncelerimi değerlendirdiğiniz için teşekkür ederim.

Kategoriler

SON İÇERİKLER

ARŞİV

Konular