Eliaçık, ‘Silahlansalar ve güçleri yetse Musul’da yaptıklarını Türkiye’de de yaparlar’ diyor…
Müjgan Yağmur / Demokrat Haber
Yazar İhsan Eliaçık, Türkiye’de IŞİD benzeri yapılanmalar olduğunu, bunların silahlandığı takdirde, Irak’ta yapılan katliamların Türkiye’de de yaşanabileceğini ifade etti. Eliaçık, “IŞİD benzeri gruplar var. Böyle bir gerçek vardır ve bunlar fırsat bulduğunda ortaya çıkacaktır ve Musul’da yaptıklarının aynısını yapacaklardır” dedi.
IŞİD’in yükselişini, yeryüzü sofralarına polis müdahalesini Demokrat Haber’e değerlendiren İhsan Eliaçık, çarpıcı tespitlerde bulundu.
Ramazan’ın ilk iftarını Taksim’de açmak isteyen Antikapitalist Müslümanlar’a yönelik polis müdahalesinin bizzat Başbakanın emriyle gerçekleştirildiğini ifade eden Eliaçık, “Yeryüzü sofrası gibi Türkiye’de son yılların görüp göreceği merhamet, kardeşlik ve hoşgörü dolu, inananın inanmayanın, oruç tutanın tutmayanın yan yana gelerek oluşturduğu böyle bir sofraya müdahale etmeye kalkmak akıl karı değil” dedi.
“Yeryüzü sofrası sadece Türkiye’ye değil dünyaya mesaj veriyor. Sadece bir iftar sofrası değil; kuruluş biçimi, çağrılış şekli, iftarın yerine getiriliş tarzı bakımından mesajlarla dolu. Sponsorsuz, bir zenginin finansıyla yapılan bir sofra değildir. Yani bir adamın parasıyla başkalarının doyurulduğu bir tarz değildir. Herkes kendi iftarını evinden kendisi getirip ortak bir sofra oluşturmaktadır. Herkesin getirdiği herkese geçmektedir. Bu açıdan yediğimiz içtiğimizde eşitlik ve ortaklık mesajı vermektedir. Yerde olması, toprakla teması, doğayla yeryüzüyle ilişkiyi ve sadeliği temsil etmektedir.”
‘YERYÜZÜ SOFRASINA MÜDAHALE BAŞBAKANIN KARARIYDI’
Yeryüzü sofralarının 2011’den beri gerçekleştirildiğini ve ilk defa bu sene polis müdahalesiyle karşılaştığını ifade eden Eliaçık, müdahalenin tamamen siyasi bir karar olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:
“Yeryüzü sofraları bu sene de yine İstiklal Caddesi’nde yapılmak istendi ama bu kez ilk kez polis müdahalesiyle karşılandı. Kasıtlı, bilinçli bir müdahaleydi. Çünkü biraz ileride Taksim meydanında devasa bir sofra kurulmuştu. Etrafı engelleyecekse orası da engelliyor. Eğer sokakta sofra kurulamazsa orası neden kuruluyor? Bu tamamen siyasi bir karar. Bizatihi Başbakan’ın verdiği bir karardır. ‘İstiklal Caddesi’nde buna engel olacaksınız’ kararıdır. Oraya gelen insanları, ‘süpüreceğiz bu sofrayı’ diyerek engellemeye kalktı. Başbakan taraflı davranıyor. Adalete ve eşitliğe uygun davranmıyor. Yeryüzü sofrası gibi Türkiye’de son yılların görüp göreceği en merhamet, kardeşlik ve hoşgörü dolu, inananın inanmayanın, oruç tutanın tutmayanın yan yana gelerek oluşturduğu böyle bir sofraya müdahale etmeye kalkmak akıl karı değil.”
‘IŞİD TÜRKİYE’DE SİLAHLANIRSA MUSUL’DA YAPTIĞININ AYNISINI YAPAR’
Türkiye’de de IŞİD benzeri yapılanmalar olduğunu, bunların silahlandığı takdirde, Irak’ta yapılan katliamların Türkiye’de de yaşanabileceğini ifade eden İhsan Eliaçık şöyle konuştu:
“Kültürel anlamda Türkiye’de IŞİD’cilik vardır. Şu anda silahlı oldukları söylenemez ama kültürel düzeyde vardır. Yani IŞİD gibi düşünen gruplar var Türkiye’de. Eline geçirse kadınların zorla başlarını örttürecek. Namaz kılmayanlara ceza verecek çünkü mezhep içtihatlarında bunlar var. Oralardan okuyup ‘İslamiyet buymuş demek ki, İslam devleti, hilafet, böyle oluyormuş’ diyerek uygulamaya kalkacak bir sürü adam var.
IŞİD’ciler Türkiye’de silahlandıkları takdirde Musul’da neler oluyorsa onlar olur. Aynı kafadalar. Şu anda Türkiye’deki dini çevreler tam bir emniyet içerisinde.
‘Daha bizim geri dönüşümüz mümkün değil. Kemalistlerin bizi yenmesi artık mümkün değil. Ülke devlet millet her şeyiyle bizim oldu’ derseniz bunları göremezsiniz. IŞİD türü grupların da Türkiye’de olduğunu göreceksiniz. Onlar İslami çevrelerin en arka sıralarında. Şimdi en önde muhafazakarlar var. Onları görüyor millet. En arkalarda, en diplerde böyle IŞİD benzeri gruplar var.”
‘İSLAMLA ALAKALARI YOK’
IŞİD’in İslam ile ilgisi olmadığını ifade eden Eliaçık, “Irak’ta katliamlar yapılıyor. Bunların hiçbirinin İslam ile alakası yok. Namaz kılmıyor diye insanları cezalandıramazsın. Eğer ceza gerektirseydi Kuran’da namaz kılmayanların cezasının ne olacağı yazardı. Bir uygulama Kuran’dan referans alamıyorsa o din dışıdır. IŞİD’in yaptığı bütün uygulamalar din dışıdır” diyor.
Sakarya’da plajda kadınlara ‘örtünün’ telkininde bulunan bildiriler dağıtılmasını da değerlendiren Eliaçık, meseleyi ifade özgürlüğü içerisinde değerlendirdi.
‘Kontrolden çıkmış bir kibir görüyorum’ diyen Eliaçık şunları söyledi:
“Bunlar karşısında şöyle bir hataya da düşmemek lazım. Plajda güneşlenen bir bayana sakallı, çarşaflı, cüppeli bir vatandaş bir bildiriyle gelip size ‘Bir konuda görüşlerimi sunmak istiyorum. Bir kadının buralarda böyle güneşlenmesi doğru değil. Şu yazmış olduğumu da bir okuyun’ diyemez mi? Sırf bunu söylemek taciz midir? Sırf bunu söylemek ‘Beni kimse zorla, zorbalıkla ve şiddet yoluyla plajdan men edemez’den öte ‘bana bir teklif dahi sunamaz, bana görüşünü dahi açıklayamaz’ meselesinde bir kibir görüyorum. Örtünme teklif etmek ayrı bir şeydir. Zorla örtmeye kalkmak ayrı bir şeydir. ‘Tamam, teşekkür ederim almayayım’ dersin çeker gider. Ya da ‘ben katılmıyorum senin görüşüne bence tam tersi senin de hanımın bu plajlara böyle gelmelidir’ diye bir karşı görüş sunulabilmeli. Ve bu karşılıklı konuşma düzeyinde tartışılabilmeli. Ama iki taraf da zorbalığa başvurmamalı.
Biri, eline fırsat geçse bildiri vermekten de öte zorla kapatacak, kimseyi oraya sokmayacak, hatta kolundan süpürüp atacak. Öbürü de ‘sakallı, çarşaflı biri bana bir görüş dahi sunamaz, taciz sayarım’ gibi bir yaklaşım içinde. Buna da katılmıyorum. Mini etek de, çarşaf da, cüppe de hepsi özgürlük kapsamındadır. Zorbalık olmadığı sürece herkes birbirine bunları telkin ve teklif edebilir.”
İfade özgürlüğü kapsamında herkes düşüncelerini ifade edebilir kesinlikle buna katılıyorum ancak bunu zorbalık yada zorbalığı propaganda haline getirilmesi gerçekten kabul edilemez bir durumdur. İfade özgürlüğü kapsamında insanların düşünce ve kanaatlerini inançlarını ifade etmeleri evrensel birer haktır ancak şiddet propagandası yapmak yada düşünce ve inançlarını zorbalıkla dikte etmek asla
Plajda "örtünün" telkininin ifade özgürlüğü olup, olmadığını an'lamak için bence kimliklerin ters-düz edip, olaya bir de oradan bakmak gerek. Şöyle ki: mini etekli ve göğüs dekolteli (ya da doğrudan bikinili) bir bayan camiye girip, mevcut cemaate "namaz kılmayın" telkininde bulunsa yine buna ifade özgürlüğü diyebilir misiniz? Ya da plajda "örtünün" telkinini
Kutsala Saygı Vs İfade Özgürlüğü: Sadece kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyleri değil, kimliksel olarak ters-düz edilmişinin kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyleri de yapmayın.<br /><br />http://sulekesi.blogspot.co.uk/2014/08/kutsala-sayg-vs-ifade-ozgurlugu.html