Yazar İhsan Eliaçık, Habertürk TV’de yayınlanan Balçiçek İlter’in sunduğu ‘Söz Sende’ proğramına katıldı. Son dönem Erdoğan’ın “Dindar gençlik yetiştirmek istiyoruz” açıklamalarının alevlenen‘dindar nesil’ ve ‘dindarlık’ tartışması başlığı altında gerçekleştirilen programda İhsan Eliaçık’ın İktidar ve Başbakan Erdoğan’a yönelttiği eleştiriler büyük yankı uyandırdı.
Tayyip Erdoğan’ın ‘dindar nesil’ açıklamalarına ilişkin Eliaçık: “İnsanlar çocuklarını dindar olarak yetiştirmek isteyebilir, bir baba olarak bir parti başkanı olarak. Kamu gücünü kullanan, devletin imkanlarını elinde bulunduran, iktidar makamında oturan bir insan “Ben dindar yetiştirmek istiyorum, ben ateist nesiller yetiştirmek istiyorum, şu dine şu ideolojiye göre insanlar yetiştirmek istiyorum..” diyebilir mi? Benim görüşüme göre diyemez. Kamu ve iktidar gücü, ülkede bulunan Müslüman olan ve olmayan, dinin şu yorumuna yada bu yorumuna inanan, hepsinin destekleriyle oluşan bir kurumdur. Ortak iyiye göre hareket etmek durumundadır. Kendi dinini, mezhebini, ideolijisini teşmil ederek, iktidar ve milli eğitim gücünü bu konuda seferber ederek kullanmaması gerekir. Bu adalete ve eşitliğe aykırıdır.”dedi.
Eliaçık devamında : “Bir siyasi parti lideri olmakla, Başbakan olmayı son günlerde karıştırmaya başladı bence. Ağzına geldiği gibi konuşuyor. Çünkü bir Başbakanın oturduğu koltuk tarafsız olmalı, daha adalet ve eşitliğe göre hareket etmeli. Hassasiyetlerin gözetilmesi gerekir diye düşünüyorum.” dedi.
“Dindar nesilden evvel dindar kavramının ne olduğunun altını çizmek gerekir” diyen Balçiçek İlter “Biz Başbakanın dindar tanımının Müslümanlık olduğunu biliyoruz. Bu sizin konunuz diye düşünüyorum… İnanan iyi vatandaş mıdır? Kötü vatandaş mıdır? Her dindar aynı şekilde midir ?” şeklindeki sorusunu “ Söyleyen kişiye göre değiştiği için söyleyen kişinin konumundan ‘Dindar nesiller yetiştirmek istiyoruz’ dediği zaman bunun ne olduğu aşağı yukarı bellidir. ‘Kur’an’a uygun, Müslüman, Sünni’ anladığı bir din var. “O dine göre uygun nesiller yetiştirmek istiyoruz” manası çıkar. Burada hangi din? Dinin hangi yorumu? Alevilik mi? Sünnilik mi? Süniliğin içinde sufilik mi? Tarikatlere uygun mu ? Daha akılcı, felsefi yorum mu? Hangisi? Bunun içine girerseniz buradan çıkmazsınız. Dolayısıyla bu sözü ben biraz ‘totoliter’ buluyorum. “Dindar nesiller yetiştireceğiz” diyor mesela, bu yanlış bir söz . İktidarın görevi ister dindar ister ateist olsun gençler yetiştirmek, insanları dönüştürmek değildir . İktidarın görevi siyasetin şartlarını değiştirmektir. Siz insanları yetiştirmekle, eğitmekle, yontmakla görevli değilsiniz . Bana göre iktidarın da, devletin de böyle bir görevi yok. Siz siyasi olarak sadece mevcut şartları değiştirmekle mükellefsiniz. Siz şartları değiştirirsiniz, halk çocuklarını açılmış olan okullara gönderir. İster Müslüman, ister Hristiyan ister Ateist yetiştirir. Devletin buna karışmaması gerekir. Yukarıdan bir uslupla “yetiştireceğiz”, “yontacağız” gibi oluyor. O zaman iktidara uygun gençlik yetiştireceğiz demektir.” Şeklinde cevaplandırdı.
Bütün iktidarların aynı şeyi yaptığının altını çizen Eliaçık : “Atatürkçü gençlik yetiştireceğiz”demek ile “dindar gençlik yetiştireceğiz” demek arasında mantık kodları olarak hiçbir fark yoktur . Her ikisi de yontucu “ kafama göre yetiştireceğim” diyor . İktidarın böyle bir görevi yok “ sözleri üzerine “ Siz böyle söylediniz kıyametler kopacak. Atatürkçü gençliğe laf attı diye “diyerek açıklama isteyen Balçicek İlter’e “Atatürkçü kuruluşlar, cemiyetler, sivil toplum kuruluşları olur. Bunlar yeni nesiller yetiştirirler. Devletin imkanları kullanılarak, başkalarının vergileri alınarak, herhangi bir dinin, mezhebin, ideolojinin propagandası yapılamaz. Benim savunduğum ‘adalet devletidir’. Ortak iyinin iktidarıdır. Ben bunu görüş olarak bildiriyorum. Uyan uyar, uymayan uymaz. Ben politik eleştiri yapmıyorum, idealist eleştiri yapıyorum”yanıtını verdi.
İşte çok konuşulan proğramdan satır başları:
“ YAĞMA VE ÇAPUL SİYASETİ SÜRÜYOR”
-“Dindar dini önemseyen ve ona göre hareket eden kişi demek. Bu Müslüman, Hristiyan, Budist dindar olabilir. Varolan herhangi bir kurumsal dini benimseyip, onu gündelik olarak hayatına taşıyıp, yaşayan kişi demektir. İnsanların bunu yapmaları doğal. Bana göre de gayet güzel. Din insanları belirli bir sınıra sokar. Kırmızı çizgiler ortaya koyar . Ama dindarlığın yorumundan ne anlamamız lazım? Bence muhafazakarların, mevcut AKP iktidarının din anlayışı da devlet anlayışı da sakat. Mevcut kamu ve iktidar gücünü çıkarları doğrultusunda kullanma eğilimi var. Türk geleneğindeki yağma ve çapul siyasetini sürdürme var. Öncekilerde de vardı. Ben hiç birini ayırmıyorum birbirinden. Bunu Sosyal Demokrat ta, Milliyetçi de Muhafazakar da yapıyor. Şu ana kadar ben çeketiyle gelip çeketiyle giden bir siyasetçi görmedim. Görürsem kitap yazacağım, tebrik edeceğim, alnından öpeceğim… Varsa birisi çıksın söylesin. Yok! Ne belediyeler de, ne Bakanlar da, ne iktidarda var… Ne de Başbakanın kendisinde var… Herkes bir şeyi alıp bir yere götürmeye çalışıyor, bu tür bir devlet anlayışı yanlış…”
“HZ. PEYGAMBER MÜLKİYETSİZ ÖLMÜŞTÜR…”
-“ Hz. Peygamber 23 yıllık kamu faaliyeti yürütmüştür . Çeketiyle gelip çeketiyle gitmiştir. Öldüğünde de mülkiyetsiz ölmüştür. Her türlü imkan elinin altında olmasına, ayaklarına serilmesine rağmen… Tüm dünyadaki devlet adamları için örnek budur. Müslüman için hele çoktan öyle olması gerekir. O’nun kamu anlayışını benimseyeceksiniz. O nasıl yaşadıysa öyle yaşayacaksınız. O nasıl devlet yönettiyse, nasıl devletin hazinelerini kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmadıysa sizin de öyle olmanız gerekir…”
“ BU ÜLKEDE DERİN DİN VAR”
-“2000 yıldır Anadolu’da ve Orta Asya’da olan din hiç değişmiyor. ‘Tanrı’, ‘Tengri’ ismi 2000 yıldır hiç değişmemiştir. Şaman kültürünü kastediyorum… Şaman kültüründe aslolan ölüler, ruhlar, gök tanrı, atalardır… Bir şamanın önüne oturmadan din olmaz ve şamanlıkta aslolan ataların bize devrettiğidir. Atalar türbelerde yatar o halda türbelere hucüm… Ölüler, ruhlar, türbeler, kandil geceleri … Bunlar dipte akan derin dini oluşturuyor . İnsanlar, İslam’ın adalet ve mülkiyet konusundaki prensiplerine riayet etmek yerine, ritüellerine daha fazla riayet ediyorlar. İslam kılıfıyla örülmüş, altta akan asıl dinin formları da o . İran da Mecusiliktir, Araplarda da eski cahiliye gelenekleridir. Bunların üzerine İslam şalı örtülmüştür. Deştiğiniz zaman altından onların çıktığını görürsünüz. ‘Derin din’ derken de esasında bunları kastediyorum…”
“DİNDARLAŞMA VAR AMA İSLAMLAŞMA VAR MI?”
-“Dindarlaşma, yani namaz kılanların, oruç tutanların, umreye gidenlerin sayısının artması, kandil gecelerine yoğunlaşma, başını örtenlerin sayısının artması bana göre İslamlaşma göstergesi değildir. Karışık dindarlaşma. Dinin suyunun suyunun suyu. Esas din, adalet, doğruluk, dürüstlük, merhamet, mülkiyet bölüşümü, zengin yoksul arasındaki uçurumun giderilmesinde ortaya çıkar. Uçurum gün geçtikçe azalıyor mu? Yoksa çoğalıyor mu? Eğer azalıyorsa oraya İslam giriyor demektir. Çoğalıyorsa İslam’dan uzaklaşılıyor demektir. Benim dine baktığım esas yer burası…”
“İSLAMCI KUŞAK MÜTAHİTLEŞTİRİLDİ!”
-“Ben hep 30 senedir zamanın sözünü söylemeye çalıştım. Son 4-5 yıldır mevcut iktidarın 1.- 2. yılından sonra, özellikle 2. yılından sonra muhalif duruma düştüm ve 1 yıl süre verdim. 2. yıldan itibaren başladım eleştirmeye. Çünkü beklediğim gibi olmadı. Dindar bir kuşaktan bahsediyorsunuz da, kardeşim, dindar bir kuşak bir gençlik vardı . 30 yıldır yetişmişti teşkilatlarda, cemaatlerde, sivil toplum örgütlerinde bir İslamcı kuşak yetişti, idealist bir kuşaktı . Amaçları, umutları vardı. Bizatihi ben de onların içinden geliyorum. Okullarda okudular, doktor, mühendis oldular, başörtüsü mücadelesi verdiler. Şimdi bu kuşağın büyük bir bölümü, AK Parti iktidarıyla beraber önce belediyelere daha sonrada devlete taşınarak mütaahhitleştirildi . Hepsi de kariyerist ve konformist oldu, idealizmden vazgeçtiler. Dini bir paylaşım ve bölüşüm dini olarak algılamamışlar. Zenginleşme ve tek başına kurtulma vesilesi olarak algılamışlar. Köşeyi dönen, malı götüren kurtulduğunu zannediyor. Diğerleri ne yaparsa yapsın umurunda değil…”
“40 YILDIR BEKLİYORDUK SEN DE NERDEN ÇIKTIN DİYORLAR!.. “
-“40 yıldır bekliyorduk. Tam bize sıra gelmişken, sen de nereden çıktın kardeşim!”. Bizatihi bana böyle söylüyorlar .” Biz bekliyorduk, dışlamıştık, açtık, mahrumduk şimdi sıra bize geldi” Ben diyorum ki “ Siz yapamazsınız… Başkası yapsa bile yapamazsınız . Başkaları öyle yapıyor. İktidara gelen kendi gençliğini, zenginini, işadamını üretiyor. Siz yapamazsınız!. . Böyle bir hakkınız yok. Siz de böyle yaparsanız; et kokmuş, tuz da kokmuş demektir. Bu millet daha ne yapsın, nereye gitsin?…”
“MÜSLÜMANA YAKIŞAN SADELİKTİR”
-“Ben size bir lokma bir hırka yaşayın demiyorum. Bir müslümana yakışan sadelik, mütevazilik, mal- mülk peşinde koşmamak, idealist olmak, adaletin peşinde koşmak, bundan büyük bir manevi zevk almaktır. Çeketiyle gelip çeketiyle gitmektir. Halkın gönlünde ebediyen yaşamaktır. Allah’ın da rızasını kazanmaktır. Sosyal Demokratı da, Milliyetçisi de, Muhafazakarı de hepsi böyle devleti yağma ve çapul olarak görüyor, kusura bakmasınlar. Ben diyorum ki; hiç olmazsa dindar kesim bunu yapmasın. Onların da yaptığını görünce eleştirmek vacip oluyor.
“ TOPLUMU DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞMAYIN; ŞARTLARI DEĞİŞTİRİN!”
-CHP’liler de ideolojik davranıyordu. “10 yılda 10 milyon genç yarattık!” diye marşlar var. Sen kimsin genç yaratıyorsun. Nesil yetiştirmeye kalkıyorsun… Ben buna kızıyorum. Devlet bunu yapamaz. Diyorum ki siz şartları değiştirin, toplumu bırakın o değişen şartlarda oluşacak kendi yatağında akar…”
“ NUSÜK İŞLERİ BAŞKANLIĞI (!)”
-“Türkiye hiçbir zaman laik olmadı. Devletin güdümüne bir din verilmiş oluyor. Devletin dini belli. O dini biçimlendiriyor, sahasını çiziyor “din böyle yaşanacak, din budur” diyor. Bunun dışındakileri sapkın ilan ediyor. Dolayısıyla bu resmi din olmuş oluyor. Bunun illa anayasaya girmesi gerekmiyor. Siz şu anda Diyanetin çerçevesini çizdiği bir dini Türkiye’ de görüyorsunuz . İslam’ın ritüellerini esas almışsın. Diyanet İşleri Başkanlığı ‘Nusuk İşleri Başkanlığı’dır benim gözümde. İslam’ın içinde ritüeller vardır. Bunlara nusuk denir. Bunları yapmayı, yürütmeyi esas alıyor. Camiler, cenazeler, mezarlar, kandil geceleri, oruç, hac… bunların düzenlenmesi ile ilgili bir görev verilmiş. Denmiş ki “din bu kadardır.” Halbuki dinin asıl mesajı mülkiyet ve adalet konusundadır. Bu hususta dine hiç danışılmıyor . Tamamen dinin dışına çıkarılmış nerdeyse. CHP’nin din anlayışı ile muhafazakarların din anlayışı aynı fazla bir fark yok. Şimdi zamanı ‘Bu Allahın zamanı’ ‘bu bizim zamanımız diye bölemezsiniz. İslam’da tevhid vardır. Ama devletin yapacağı şeyler vardır. Karışacağı işler vardır, karışmayacağı şeyler vardır. Her şeyi çorbaya çevirmenin alemi de yoktur. CHP’nin din anlayışı mevcut diyanet teşkilatı çerçevesinde oluşuyor. Çünkü tek parti CHP iktidarı döneminde diyanet işleri oluşturulmuş, dine bir rol biçilmiş. Bunda bir değişiklik yok. Ben diyorum ki bunun esastan değişimesi lazım.
Diyanet teşkilatı gibi bir teşkilatın olmaması lazım. Kalkması lazım. Devletin İslam’ın adalet, paylaşım ve bölüşümle ilgili esaslarını ciddiye alması, rehber kabul etmesinde bir mahsur yoktur.Diğerleri de bakması gerekir. Diyanet teşkilatının görevi İslam’ın yaşanmasını sağlamak değil; İslam’ı kontrol etmek oluyor. ‘Yer altına inmesin, devlet için tehlikeli hale gelmesin’ amaç bu. Aksine yer üstüne çıkması da böyle olmaz. Özgürlüğe itelemekle olur. Serbest bırakmakla olur. Bırakın tekkeler de açılsın, dergahlar da açılsın, Alevi cem evleri de açılsın, Sünni dergahları da açılsın… Kendileri içerisinde rekabet etsinler. Birbirlerini güzellikle ikna etmeye çalışırlar. Dinin hakikati ortaya böylece ortaya çıkar. Serbest ortamda, sivil toplumda güzellikle tartışarak, en güzel şekilde anlatacağız başka yolu yok. Bunların eline devlet gücü, devlet sopası, arkasında donanma, emrinde devletin hazinesi olmasın yeter. Devlet şiddete başvuran, yanlış işler yapmaya kalkan, zorla rekabet ettiği anlayışı ortadan kaldırmaya çalışının ‘tak’ diye ensesine yapışsın yeter. Aksi takdirde yer altına ittiğiniz zaman daha büyük sorunlar ortaya çıkıyor…”
“ŞOFÖR DEĞİŞTİ ARABA AYNI YÖNE GİDİYOR”
-“Türkiye’de var olan anlayış “ Dindar nesiller yetiştireceğiz” diyor ama var olan dindar nesli de mütahhitleştirdiği için, bana göre kapitalizme abdest aldırmakla meşguller… Türkiye’de bir şeyin değiştiği yok! Şoför değişti araba aynı yöne gidiyor. Sopa değişti. Öncekiler Kemalistlerdi onlara sopayı vermişlerdi. Onlar bize 28 Şubat’ta sopa vuruyordu. Şimdi o sopayı aldılar muhafazakarlara verdiler. Bu sefer aynen onlar sopayı vuruyor … Bizim 28 Şubat’ta yaşadıklarımızı şimdi BDP, Ulusalcı ve Sol çevreler yaşıyor. 100 tane gazeteci, 500 öğrenci ve 6000 yakın KCK zanlısı var içerde. Bir grup geliyor devletin gücünü öteki gruba yöneltiyor, onları 3-5 sene 10 sene eziyor. Biz bunları eleştiriyoruz. İktidara söylüyorum tepetaklak gedeceksiniz. Bu millet böylesini çok gördü.”
“GANİMETİ KALTABANLAR TOPLADI”
İhsan Eliaçık, Mehmet Efe’nin şiiriyle sözlerini noktalarken “Mehmet efe 90’lı yıllarda, İslamcı gençlerin idollerinden birisiydi. Ben kendisini çok severim. Dönemi çok güzel anlatıyor, şiir halin de isyan etmiş.” dedi ve proğramın sonunda Efe’nin şiirini okudu.
İşte O şiir
Utanmayı bilenlerdi bu kavgayı verenler
ganimeti kaltabanlar topladı
aç açık bağrı yanık delikanlı çocuklar
copların kan kusturduğu iffet karanfilleri
Tekbir kitap eylem tırnak aldılar sokakları
zaferi açgözlüler kutladı
Çanakkale ilk değildi her şubat yirmisekiz
Karabekir tutuklanır sarışınlar sarhoş olur
Denizler ipe gider Zülfü yare dokunmaz
Serdengeçti Nurettin’e devreder hücresini
bayrakları müsveddeler katladı
altın kapris ipek şarap besmeleyle kan içer
kafa tutar gibi yapar kahpelerle saf tutar
yemyeşil tepelere çullanır ihaleler
şarlatır maaş verir amin diyen herkese
Musa verdi kavgayı Samiri çağ atladı
ganimeti kaltabanlar topladı
aç açık bağrı yanık delikanlı çocuklar
copların kan kusturduğu iffet karanfilleri
Tekbir kitap eylem tırnak aldılar sokakları
zaferi açgözlüler kutladı
Çanakkale ilk değildi her şubat yirmisekiz
Karabekir tutuklanır sarışınlar sarhoş olur
Denizler ipe gider Zülfü yare dokunmaz
Serdengeçti Nurettin’e devreder hücresini
bayrakları müsveddeler katladı
altın kapris ipek şarap besmeleyle kan içer
kafa tutar gibi yapar kahpelerle saf tutar
yemyeşil tepelere çullanır ihaleler
şarlatır maaş verir amin diyen herkese
Musa verdi kavgayı Samiri çağ atladı
Ümmü Gülsüm/Adilmedya.com
sayın eliaçık .<br />balçiçek hanımla yaptıgınız söleşiden dolayıtebrikler. medeniyetler yıkilırken yıkıcı olur.yanarken yakici olur.yok olurken yağmacı olur.sizlerin gibi yurekli insanlarla çoğaldıkçaengellenebilir.hasandağı arpalıktır eger saban sürerse her dereye bir değirmen suyu gelirse her evden bir tavuk.eğer köylü verirse .buiyi gidişin.eğer sonu gelirse.
ihsan beyin özellikle de Kuran'nın gör dediği noktaların açıklanması ile ilgili makalelerine yorum yazmak yerine ilgili makaleyi print ettirip faydalanacaklarını umduğum kişilere web adresini de ekleyerek dağıtıyorum..Allah kendisinden razı olsun..bütün yorumculara da tavsiye ederim…
böyle gam böyle keder böyle gelmiş böyle gider kim diler kim neyi nasıl yapar onları gören bilen yokki gökten melekleri gelmesinimi bekliyoruz yoksa musaya dedikleri gibi git sen Allala onlarla savaş onlarların işinibitirin sonra biz geliz diyenleremi benziyoruz bizde ve benziyoruzda hani bir mehti gelecekmişya derim r.ç.
Tarafsız Bölge programında bahsettiklerinizden dersimli kürt alevi bir vatandaş olarak fazlasıyla etkilendim. Özellikle kızılderili sözü için bu söz benim için Allah sözüdür fikrinizi özellikle çok etkileyici ve mantıklı buldum.
Sesiniz yankı bulacak, insanlık içine düştüğü acziyetten hakikatı görüp kurtulacak. Işık saçmaya devam edin.<br />Allah razı olsun, sağolun varolun. Aklınıza, yüreğinize sağlık. Metin