Türkiye’de birisi için “Dine yönelmiş, ibadete başlamış”deyince neden akla gelen “Namaza başlamış, örtünmüş” oluyor?
Keza “Dini bırakmış, ibadeti terk etmiş”denince de neden “Artık namaz kılmıyormuş, başını da açmış” denmek istendiği anlaşılıyor?
Yani din ve ibadet denince neden namaz, oruç, hac, başörtüsü, cüppe, sakal vs. birkaç şeklî ibadet ve görüntüden başka bir şey düşünülemiyor?
Çünkü din ve ibadet anlayışımızın içi boşaltılmış ve muazzam bir anlam kaymasına uğramıştır.
Halbuki bir adam namaz kıldığı halde imansız, bir kadın başı açık olduğu halde iman sahibi olabilir. Bir cüppe içinde ahlaksız, saçları arkadan bağlanmış bir kafanın içinde de asil ve erdemli bir düşünce bulunabilir.
Artık namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, başını örtmek vb. ritüel ve figürler iyi bir Müslüman olmanın değil; nereye, hangi kampa, hangi mahalleye mensup olduğunuzun göstergesi haline gelmiştir. Peygamber zamanındaki işlevlerini kaybetmiş, dahası sahici özelliklerini yitirmişlerdir.
Kişinin iyi bir Müslüman olduğunun anlaşılması için artık başka şeylere bakılmalıdır.
İyi bir Müslüman olmak için, her şeyden önce iyi bir insan olmak lazımdır. Bu da iyilik, güzellik, doğruluk yolunda (sırat-ı müstakim) yürümekle, sevgi ve merhametle (rahmet) dopdolu olmakla, sözün namusu ile yaşamakla (sıdk), hakka hukuka tacavüz (zulüm) etmemekle, kalbi adalet ile çarpmakla, saf bir yürek temizliğine sahip olmakla (ihlas), güzel ahlak sahibi olmakla (hüsn), her türden kötülükle aktif mücadeleyle (cihad), komşusu açken tok yatmamakla ve insanların elinden ve dilinden emin olduğu bir kişilik sahibi olmakla mümkündür.
Din ve ibadetin özünü bunlar oluşturur.
Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere ve ahiret gününe inanmak, namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek vs. bunları sağlar, bunlara vesile olur, bunları doğurur. Doğurmuyorsa yaptığınız tapınak dini ve ibadetidir.
***
Demek ki M. İkbal’in tabiriyle “İslam’da dini düşüncenin yeniden inşasına”şiddetle ihtiyaç vardır.
Yani din ve ibadet anlayışı yeniden yapılandırılmalıdır.
Aslında bu ihtiyaç tarih boyunca hiç eksilmemiştir.
Tarih boyunca peygamberlerin, birçok bilge ve filozofun “tapınak dinleriyle” başlarının derde girmiş olması tesadüf olabilir mi?
Buddha Hint din adamları Brahmanlara karşı çıktı. Zerdüşt’ü eski İran din adamları sınıfı Moğlar öldürttü. Mani’yi Mecusi din adamları astırdı. Musa’yı eski Mısır din adamları sınıfı olan Hamanlar tekfir etti. İsa’yı Yahudi Haham sınıfı yargılayıp çarmıha gerdirdi. Sokrates Delhi tapınağının fetvasıyla öldürüldü. Hz. Muhammed’in daha ilk günden Mekke’deki en azılı düşmanı rahip Ebu Amir idi. Kâbe çetesini suikasta kışkırtan, “Mescid-i Nevbevi”nin karşısına “Mescid-i Dırar’ı” yaptıran da bu rahip Ebu Amir’den başkası değil miydi?
Bir peygamberin en azılı düşmanı nasıl bir din adamı olabiliyor?
Bu ne yaman bir çelişkidir?
Ali Şeriati’nin dediği gibi “dine karşı din var”, görmüyor musunuz?
Biz hangisinin din ve ibadet anlayışı üzereyiz?
***
Modern dünyanın insanı bu yaman çelişkiyi unuttu. Bütün dinler, modern öncesi ortaçağ dünyasının fenomenleri olarak görüldüğünden, nasıl olsa günümüzde hiç birisi de işe yaramayacağından hangisi olsa fark etmezdi. Eh, İslam da dinlerden bir din olduğuna göre aynı şeydi…
İşin ilginç olan yanı Müslümanlar da bu argümanı içselleştirerek, modern dünyaya karşı bütün dinleri aynı kefeye koyarak savunur hale geldi. Dünya tarihi ikiye ayrılıyordu artık: Aydınlanma öncesi dinlerin hakim olduğu kutsalın ve geleneğin dünyası ve Aydınlanması sonrası seküler modern dünya…
Kendilerini nasıl da “Aydınlanma” olarak kabul ettiriyorlar Herkes sorgusuz sualsiz bu ayrımı ve tanımı nasıl da kullanıyor. “Durun bakalım, siz kendinizi nasıl Aydınlanma olarak görüyorsunuz? İnsanlık tarihini sizden önce ve sonra diye nasıl ikiye ayırıyorsunuz? Hem siz kim oluyorsunuz?” diye sormuyor. Boyuna modernite öncesi kutsalın , dinlerin ve geleneksel dünyanın nasıl daha da iyi olduğu anlatmaya çalışıyor.
Böyle olunca Buddha ile Brahman’ın, Zerdüşt ile Moğ’un, Mani ile Mecusi’nin, Musa ile Haman’ın, İsa ile Haham’ın, Muhammedile Ebu Amir’in arasındaki yaman çelişki kayboluyor. Tam da modernin istediği ve yapmaya çalıştığı gibi, hepsini aynı kefede bir sepete dolduruyoruz. Artık, “Eh din işte, ha haham ha peygamber ne fark eder” oluyor…
Dolayısıyla din ve ibadet anlayışımız bir Hindu’nun, bir Yahudi’nin, bir Hıristiyan’ınkinden farksız hale geliyor. Nasıl ki “papaz kilisede” ise “hoca da camide” oluyor. Din ve ibadet birkaç ritüelden (tanımlanmış şekli ve törensel hareketler) ibaret hale geliyor.
***
Böylesi bir din ve ibadet anlayışına itiraz etmeliyiz.
Öncelikle İslam’ı diğer dinlerle aynı kefeye koyup, moderniteyle karşılaştırıp durmaktan vazgeçmeliyiz. Onu kendi indiği çağdaki ve daha da önceki dinlerle karşılaştırılmalıyız. Bu bize çok şey öğretecek ve modernite karşısında donanımlı hale getirecekti. Çünkü İslam insanlıkta olduğu gibi özellikle dinî dünyada büyük bir reformdu.
Aksi halde İslam adına modern dünyaya hiç bir şey söyleme hakkımız olmayacak. Çünkü vakti zamanında reforma uğrattığımız birçok şeyi, sırf modern bizi onlarla aynı kefeye koyuyor diye moderne karşı savunur hale getiriliyoruz; al sana bir yaman çelişki daha…
Bunun için İslam’da dini düşüncenin yeniden inşası kaçınılmaz hale gelmiştir. Çünkü İslam, reforma uğrattığı diğer dinlerle aynı kefeye kona kona neredeyse buhar olup uçmak üzere…
Bunların en başında da din ve ibadet anlayışımız geliyor.
Din ve ibadet anlayışımızın birkaç şekli ibadet etrafında dönüp duran bir “totolojiye” (kısır döngü/anlamsız tekrar) haline gelmesi bunun en iyi göstergesi değil mi?
***
Eskiler buna “zahir” demiş ve söz konusu bu kısır döngüyü/anlamsız tekrarı aşmak için “batın” diye bir yeniden anlamlandırma faaliyetine girişmişler. Fakat burada da ipin ucu kaçınca tekrar “zahire” sarılma yönelimi başlamış ve bu böyle devam edip gelmiş. Vakıa, dini düşünce tarihimiz aynı zamanda bu gidip gelmenin/gerilimin de tarihidir.
Oysa zahir ile batın, teşbih ile tenzih, dünya ile ahiret Hz. Peygamber’in akıl, ruh ve gönül dünyasında billurlaşarak birleşmişti. Dinin kemale ermesi yani en olgun hale gelmesi bir açıdan da bu demekti.
İnşa çağında yapmamız gereken esas iş, işte böylesi bir akıl, ruh ve gönül dünyasını yeniden kurmaktır. Bu nedenle ihya çağlarının saf zahirci, batıncı, teşbihçi veya tenzihçi ekollerinden sadece birisinin körü körüne takipçisi olamayız. Yeniden kurmak, tekrar yapılandırmak derken kastettiğimiz bundan başkası değildir.
***
Din ve ibadet anlayışımıza buradan girerek baktığımızda bir taraftan zahiri bir donma yaşanırken, diğer taraftan da batini bir buharlaşma yaşandığını görüyoruz. Donmayı ve buharlaşmayı asli haline yani hayat veren bir suya nasıl dönüştürebiliriz? Esas mesele budur.
Bugün din ve ibadet anlayışı iyice daraltılmış, camiye, kandil gecelerine ve sayısı üçü beşi geçmeyen birkaç ritüele indirgenmiş durumdadır.
Müslüman zihnin din ve ibadet denince aklına cami, ezan, kandil, türbe, şeyh, yeşil sarık, başörtüsü, cin, peri, masal, mucize, kehanet, sır, musalla taşı, mezarlık ve yalnız -o da şekli kalmış- üç ibadet ritüeli; namaz, oruç ve hac neden geliyor sanıyorsunuz?
Oysa din ve ibadet bunlar mı demek?
***
Çünkü modern dünya da dini böyle anlıyor. Onlara göre esasında din, modern dünyada bunlardan başka bir şey değildir. Modern öncesi ortaçağlardan kalma büyülü bir dünya… Bunlar artık modern insanın sadece akıldışılığa, sır ve gizeme duyduğu merakı gideren birer “fenomen” olabilirler. İnsanları rahatlatırlar da. Sosyolojik olarak yararlı da olabilirler. Dine başkaca anlamlar yükleyip bu çerçevenin dışına çıkarmaya kalkmak mümkün değildir.
Siz olsanız sosyal hayatı ve hele de devleti sırla, gizemle, kehanetle, rüyayla, din adamları sınıfının keşf ve kerametleriyle, İkbal’in tabiriyle “donmuş kalmış 590 yıllık metinlerle”, Akif’in tabiri ile “700 yıllık eserlerle avarelik ederek” yönetir misiniz?
Siz dininizi böyle anlıyorsanız dönüp moderne niye kızıyorsunuz? Modern de dinin esasında bunlardan başka bir şey olmadığını söyleyip duruyor.
Peki, nedir o halde din? Ne manaya geliyor ibadet?
***
İslam’ı “dinlerden bir din” olarak görenler, onun “ibadetlerini” de kaçınılmaz olarak diğer dinlerin ibadetleri gibi bir ibadet olarak görürler…
Nasıl ki diğer dinlerin görkemli tapınakları, din adamları sınıfı ve kendilerine özgü dini kıyafetleri, tütsülü, buhurlu ayinleri, kutsal gün ve geceleri, mucizeleri, kehanetleri vs. var, İslam da bu dinlerden biri olduğuna göre, onda da bunlar var hatta olmak zorunda…(!)
Böyle düşünenlerin, İran kisrasının karşısına çıkan sahabenin “Baldırı çıplak çöl bedevileri sarayıma kadar niye geldiniz?” diye sorulunca “İnsanları dinlerin zulmünden ve krallara ibadetten (onlara kulluk ve kölelik yapmaktan) kurtarmaya geldik”cevabından bir şey anlayacaklarını sanmıyorum.
Çünkü bunu söyleyen sahabenin dilindeki “din”ve “ibadet” hiç de bizimkine benzemiyor.
Bu, tamı tamına İslam’ın “lailahe illallah”evrensel çağrısını yansıtan ve o günkü dünya kamuoyunu sarsan bir sözdür…
O günkü dünyanın batısına ve doğusuna hakim Bizans ile Sasani imparotorluklarının saraylarında yankılanan ve “çok büyük bir tehdit” olarak algılanan bir sözdür…
Bu iki imparatorluk geleneğinin asırlardır bölgeye hakim olmak için ürettikleri iki din olan Yahudilik ve Hıristiyanlığın tapınaklarında da yankılanan ve “meslek dışı” bir yerden (sokaktan) gelen bir tehdit olarak algılanmış bir sözdür…
O günkü Mekke’de Ebu Lehep gibilerinin başını çektiği Allah, Kâbe, din ve ibadet istismarına dayalı tefeci bezirgân düzenine (Yeda Ebu Lehep) “yıkılsın, yokolsun, kahrolsun” (tebbet) diye haykıran gerçekten de çok büyük bir tehdit ve asla affedilmeyecek bir sözdür…
O sahebenin dilindeki “din” ve “ibadet” kelimeleri, Kur’an’ın kullandığı anlama paralel olarak kral saraylarında, ruhban tapınaklarında ve bezirgân sofralarında, evet, böyle algılanmıştır. Tehdit değerlendirmesi gayet yerindedir, aynen algıladıkları gibidir. Bunu bizim söylememize gerek yok, tarihe bakın, olanlara bakın aynen algıladıkları gibi olduğunu görecekseniz. Yani korktukları şeyin başlarına geldiğini göreceksiniz.
Peki ya şimdi…
Tarihi süreç içinde tersine bir gelişme yaşandığını görüyoruz.
İndiği çağda zaten kullanılmakta olan din ve ibadetkelimelerini sarayların, tapınakların ve bezirgânların dünyasından çekip alan ve ona bambaşka bir yön veren (aslına döndüren) Kur’an’ın, tarihi süreç içinde mehcur bırakılmasıyla (terkedilmesiyle), diğer ümmetlerin girdiği deliklere bizimde girdiğimizi ve dönüp dolaşıp onların din ve ibadet anlayışını benimser hale geldiğimizi görüyoruz.
Bu nedenle olsa gerek “İslam dinlerden bir din değildir” veya “Allah-insan ilişkisi efendi-köle ilişkisi değildir” dediğimizde meramımızı anlamakta zorlananlar oluyor.
Peki, nedir o halde İslam’da din ve ibadet?
DİN kelimesinin Kur’an’da 103 yerde ve dört esas manada kullanıldığını görüyoruz. Bunu kolayca anlamamız için Arapça’da alt-üst, arka-ön şeklinde dört yönü de ifade için kullanılan ve aynı kökten gelen “dûne” sözcüğü bir fikir verebilir.
Buradan anlıyoruz ki “din”insanoğlu için dört boyutlu bir ilişkiler ağının tümünü birden ifade ediyor; geriye doğru (adet, töre), ileriye doğru (yol, yordam), yukarıya doğru (itaat, bağlılık), aşağıya doğru (hüküm, kural, ceza, mükâfat)…
Bunların hepsini birden topladığı için yani “tedvin” ettiği için bir tek kelimeyle durumu “din” diye ifade ediyoruz. Demek ki din kavramının, Kur’an’da kullanım yerlerine göre kiminde adet, kiminde yol, kiminde itaat ve bağlılık, kiminde de hüküm, kural, yargı, ceza ve mükâfat anlamında kullanılması bu nedenledir.
Bu durumda söz konusu dört boyutlu anlamlar, değerler ve kurallar bütünü “din”, bunun bir coğrafi mekânda ete kemiğe bürünüşü “Medine”, bu bürünüşün mensupları “medenî” ve mensuplarınca ortaya konan maddi ve manevi tüm inşa ve imar faaliyeti de “medeniyet” oluyor.
Bu kelimelerin hepsi de din ile aynı kökten… Aralarında kopmaz bir bağ var. Yani bunlar “bölünmez bir bütün…”
***
Kur’an kendi anlamlar, değerler ve kurallar bütününü bir “gerçek hayat dini” (dinu’l-gayyime) ve “insanlığın ana yolu/ipi” (hablun-mine’nnâs) olarak tanıtır. Buna, sanki bir madalyonun öbür yüzü gibi aynı zamanda “Allah’ın yolu/ipi” (hablun minellah) der. Kur’an’ı insanlık alemine, insanlık vicdanının ifadesi (basairu li’nnâs), yol gösterici (huda) ve halklar için sevgi ve merhamet kaynağı (rahmet) olarak tanıtır. (Casiye; 45/20).
Diğer dinlerin bu ana insanlık yolundan ayrılmak suretiyle ayrıca birer “din” oluşturduklarını söyler ve ısrarla bu yola geri dönmeye çağırır. (Rum; 30/30, Ali-İmran; 3/112).
Üstelik daha önce hiç görülmedik bir şekilde onları tanır ve “Ehl-i Kitap”, “Mecusi, “Sabiî” gibi isimlerle anar. Bir arada yaşamaya ve barışa dayalı bir ilişkiler hukuku belirler. Daha önce hiçbir dinin ötekini bu şekilde “tanıdığı” görülmemiştir. Tabi tanımak doğru bulmak demek olmuyor.
***
Demek ki İslam, kendini insanlığın ana yolu, fıtrat dini ve o ana kadar insanlıkta doğru namına ne kalmışsa hepsinin devamcısı (musaddık) olarak vazediyor. İnsanlığın gelmiş geçmiş tüm olumlu birikimini sahipleniyor. Geri kalan tüm olumsuzlukları kendinden önceki dünyada bırakıyor ve ona “karanlıklarda kalınan dönem” (cahiliye) diyor…
Yeni dönemle birlikte gelene ise “gerçeğin ta kendisi” (hak) diyor. Yani sözün realiteyle uyumlu olması; tarihin, hayatın ve tabiatın aktığı yerden akan yaşayan gerçekliğe tekabül etmesi…
Bundan kopana ise sahte, içi boş, kof, realiteyle çelişik bir takım kuruntular (batıl) diyor. Gerçeğin ta kendisi (hak) gelince, sahteliğin ve içi boşluğun (batıl) yok olmaya mahkûm olacağını haber veriyor.
Bunun için Allah kendi dinine, kimsenin kendi tekeline alamadığı ve alamayacağı, gerçeğin ta kendisi olan din (dinu’l hak), diğerlerine de gerçeklikten kopmuş, bir takım sınıfların, kavimlerin, kişilerin, bölgelerin vs. tekeline girmiş, kuruntularının ifadesi haline gelmiş diğer bütün dinler (dini kulli) dediğini görüyoruz (Tevbe; 9/33).
***
Şu halde Allah’ın dini İslam’a bütün bunları görmezden gelerek “dinlerden bir din” muamelesi yapmak, sanırım en çok Allah’ı kızdıracaktır. Çünkü Kur’an ısrarla bunların aynı şeyler olmadığını söylüyor.
Oysa bugün din denilince insanların aklına, İslam da dahil olmak üzere mabed, tapınak, din adamı, papaz, keşiş, haham, hoca, şeyh, sarık, cübbe, kandil, ayin, türbe, mucize, kehanet, keramet, buhur, tütsü, sır vs. geliyor.
İbadet denilince de İslam’da dahil hepsi birbirine karıştırılarak, namaz, oruç, abdest, camiye, kiliseye veya havraya gitmek, günah çıkartmak, yağmur duasına çıkmak vs. akla geliyor.
Neden din denilince akla hak, hukuk, adalet, işgaller, zulümler, tecavüzler, yoksulluk, yolsuzluk, sokak çocukları, özürlüler, açlar, susuzlar, giderek artan boşanmalar, dağılan aileler, işsizler, zam, zulüm, işkence, plansız şehirleşme, trafik, gecekondu, sanat, edebiyat, şiir, felsefe, müzik, sinema, tarih, tabiat, uygarlık vs. vs… gelmiyor.
“Güldürme adamı, dinin bunlarla ne alakası var?”diyeceksiniz belki…
Evet, “tapınak dinlerinin” yok ama “gerçek hayat dininin” var!
“Tapınma”nın yok ama “ibadet”in var!
Belirli bir yer ve zamanda yapılan, önceden belirlenmiş hareketlerden oluşan tapınma ile yeri ve zamanı olmayan, hayatın içinde canlı faaliyet olarak gerçekleşen ibadet arasındaki fark…
Şu halde nedir ibadet?
İBADET: Sözlükte “abd” kökünden Arapçanın tarihsel kök ve komşu dilleri Aramice, Akkadça, İbranîce, Süryanîce, Habeşçe gibi Sami dillerinin hepsinde “yapmak, meydana getirmek, ortaya çıkarmak, çalışmak, üretmek” demektir.
BEDAET dekökün harfleri değişmeden “bda”ya dönüşümü ile “yaratmak, yapmak, meydana getirmek, icat etmek, bir şeyi ilk olarak ortaya çıkarmak” anlamındadır. Son harfin “hemzelif”e dönüşmesi ile “bde” de ise yine mana pek bozulmayarak bir şeyi “başlatmak, ortaya çıkarmak, icat etmek” manası kazanır.
Şu halde Allah ile insanın aktüel ve dinamik ilişkisinde ortaya çıkardığı, meydana getirdiği, yaptığı, yarattığı, icat ettiği, ürettiği her tür iş ve oluş bu kapsama giriyor.
Yapılan/üretilen iş ve oluşun faili Allah ise buna bedaet, ibda, mubdi’, faili insan ise buna da ibadet, ubudiyet, taabbud deniyor. Her ikisinde de ortak anlamın yapmak, ortaya çıkarmak, üretmek, meydana getirmek olduğunu görüyoruz…
***
Öte yandan abd kelimesi Kuran’ın nazil olduğu dünyada yaygın olarak kullanılıyordu. Özellikle bir takım putlara, krallara ve imparatorlara yönelik olarak “arz-ı ubudiyet etmek” veya “kul köle olmak” deniliyordu.
Babil, Sasani, Mısır, Roma, Bizans gibi eski dünyanın Tanrı-Devlet kralları ahaliye “kullarım, kölelerim” diye seslenirlerdi. Kendilerine de Tanrı’nın oğlu, temsilcisi veya doğrudan Tanrı derlerdi. Kuran’daki abd kavramı işte bu anlayışa isyan olarak doğdu. Kur’an bunu alıp kullandı ve fakat kavramın içeriğini değiştirdi. “Yalnız sana ibadet ederiz” ifadesindeki “ancak, yalnızca, sadece, sırf, salt” anlamına gelen iyya sözcügünün önce gelmesinden de anlaşılacağı gibi bu hususiyet ifade eden bir tepki ifadesidir (kasr ve ihtisas) ki “başkasına değil” anlamı verir; yoksa “başkasına yapıldığı gibi” demek olmaz.
Dolayısıyla ibare “Başkalarının putlara, krallara tapındığı gibi biz de sana tapınırız, kulluk-kölelik ederiz” değil; ilkten “Putlara ve krallara tapınmayı reddederiz” manasında başkaldırı ifade eder.
Bu, her yanı tanrı-kral anlayışı ve kulluk-kölelik ilişkileriyle dolu bir dünyaya çölün içlerinden yükselen bir isyan sesi, insanî özgürlük çağrısıdır. Nitekim ilk sahabe nesli bunu böyle anlayarak her tür put tapınmasını, krallara kulluk arz-ı endam edilmesini reddetmişler ve Allah’a yönelerek bu tür bağlardan azat olmuşlardır. Bu ise insanoğlunu, insan olma yolunda zorlayıcı bir içkinlikle ilerletmiştir…
Ardından taşındığı yeni Kur’an ikliminde abd kavramı “yâr ile yolculuk” dönüşmüştür. Bunun anlamı ise insanın batıl bağımlılıklardan azat olması, ilâhî anlam ve mananın derinliklerinde durmaksızın yol almasını ifade eder. Allah ile canı gönülden dost olması, O’nun sınırsız, şekilsiz, enlemsiz, boylamsız ve sonsuz varlığında kendini açması, iş ve oluş üretmesi, ortaya çıkarması, meydana getirmesi, inkişaf ettirmesi manasına gelir.
Bu nedenle Allah’ın yapması/edip eylemesi anlamına gelen yaratmak, varlık oluşturmak, icat etmek birer iş ve oluş yani ibda olduğu gibi, insanın yapması/edip eylemesi anlamına gelen çalışma, üretme, icat etme, meydana getirme, mücadele etme, direnme, imar etme, zülme karşı savaş, iyilik yapma, güzel davranma, doğru olma (amel-i salih) vs. de birer iş ve oluş yani ibadet olur.
Zorla özgürlüğüne el konulmuş bir insan efendisi için iş ve oluş üretirse buna da abd (kul köle) denir. Ancak Allah/insan ilişkisi bu manada efendi/köle ilişkisi değildir. Bu, efendi/köle ilişkilerinin yaygın olduğu bir dünyanın muhayyilesidir. Şüphesiz Kur’an bu muhayyileye hitap etmiştir fakat onu dönüştürmüş, diğer bir çok konuda olduğu gibi içeriğine müdahale etmek maksadıyla kullanmıştır. Oysa gerçekte bu ilişki yalın olarak Allah/insan ilişkisi olarak okunmalıdır. Çünkü insanın burada özgürlüğüne zorla el konulmaz. Bilakis insan kendi özgür iradesiyle, canı gönülden Allah’a yönelir, O’nun sonsuz sevgi ve merhametine karşılık insanî sevgi ve saygıyla karşılık verir. Bu nedenle de O’nun için çalışır, çabalar ve O’nun yolunda tarihin meydanında “yürür”…
Burada, Kuran’ın, 7. yüzyılda putların, kralların, imparatorların, din adamlarının vs. önünde yerlerde sürünen insanoğlunu alıp nasıl yücelttiğine, özgürleştirdiğine dikkat edilmelidir.
Bu nedenledir ki Kur’an, tanrılık taslayan otoritelere (tâğut) tapanlardan (Maide; 5/60), ruhunu kötülük sarmış şer odaklarına (şeytân) tapanlardan (Yasin; 36/71), put heykellerine (esnâm) tapanlardan (Şuara; 26/71), insanların birbirine tapmasından (Ali-İmran; 5/64), ataların taptığına tapıp durmaktan (Hud; 11/62), peygambere ve din adamlarına tapanlardan (Tevbe; 9/31) özellikle bahseder. Bunların dışındakileri de Allah’tan başkası ( min dunillah) diyerek mahkûm eder.
İlginçtir, Kur’an ibadet kelimesini 278 yerde geçmesine rağmen, namaz kılmak (iqamu’s-salât), oruç (savm), hacc ve umre, kurban (hedy) gibi bizim “ibadet” dediğimiz şeylere izafe ederek kullanmaz.
Kur’an’ın bunlardan bahsederken kullandığı kavram nusuk/menasik’dir. Kur’an’da 7 yerde geçen bu kelime kullanılırken (ör. Bkz. Bakara; 2/196, En’am; 6/163) genelleme yapılması yani namaz, oruç, kurban vs. tüm “şeklî ibadetleri” içine alacak şekilde kullanılması dikkat çekicidir. Manâsik sadece hacdaki ibadet şekilleri demek değildir. Şu halde namaz, oruç, hacc, umre, kurban bizim menâsikimiz olmaktadır. İbadet -bunları da içine alan- çok daha geniş bir kavramdır. Dolayısıyla ibadeti sayısı bir elin parmağını geçmeyen menâsike indirgemek hiç de doğru görünmüyor. Zaten Kur’an onlara menâsik demiş…
***
Öyle görünüyor ki Kur’an’ın ibadetten kastettiği, hayatı, yukarıda sayılan bir takım kişi, otorite, odak ve mercilere tapınarak değil; Allah bilinci (şuuru) ile yaşamaktır. Bundan dolayı da ibadet tarihin, hayatın ve tabiatın içinde canlı bir faaliyet olmak icabeder.
Allah görünen bir nesne olmadığı ve herhangi bir insanda, peygamberde, kurumda, otoritede tecessüm etmediği için, yer ve mekân da biçilemeyeceği için, son tahlilde Allah’a ibadet, görünür nesnelerden tam bir bağımsızlaşmayla “insanın” bütün görkemi ile ortaya çıkışıdır.
Artık bu ortaya çıkışta abd-mabud ilişkisi efendi-köle ilişkisini değil; yâr-yarân, âşık-mâşuk, seven-sevilen ilişkisini ifade eder. İbadet sevdiğin için uğraş ve çabaya, dua sevdiğinle iyi günde kötü günde istek, çağrı ve dertleşmeye, namaz sevdiğinle buluşmaya dönüşür…
***
Bu nedenle İslam’da namaz, oruç vs. tabiri caizse “ibadet doğuran ibadetler” dir. Daha doğrusu “ibadet doğuran menasiklerdir. Nusuk/menâsikkelimesini Arap bakın nerelerde kullanıyor: Toprağı ıslah için gübrelemek (nusuku’l-ard), yeni yağmur yağıp yeşillenmiş toprak (ardun nâsike)…
Demek ki nusuk, toprak için nasıl gübre ve yağmur oluyor da yeni ürün bitirtiyor, yeşillendiriyorsa, Müslüman için de menâsik böyledir. O da insanda yeni ameller doğurtur; başka iyi, güzel ve doğru davranışlara vesile olur. Bunun için nusukların şahı olan namaz bütün kötülüklerden alıkoyar. Yani toprak için gübre ve yağmur neyse, insan için da namaz odur…
Demek ki İslam’da nusuk/menâsik bir tapınma değildir. Yaparsın ve orada bitmez. Gübre gibi başka bir şeyin doğmasına, yağmur gibi de başka bir şeyin canlanmasına, hayat bulmasına neden olur. Bunun için statik değil dinamiktir. Statik olana tapınma, dinamik olana nusuk denir.
***
Demek ki nusuk/menasik şekil ve ritüel ile sınırlı ve daha dar iken, ibadethayatın tüm alanlarına yayılmaktadır. Yani nusuk/menasikMüslüman insan yoluyla hayatı gübrelemekte, yağmur olup yağmakta ve hayatın içinde canlı bir faaliyet olarak ibadetleri ortaya doğurmaktadır.
Bu anlamda ibadetin yeri ve mekânı yoktur.
Mekânın her yerinde ve zamanın her anında canlı bir faaliyet olarak görünür; bazen bir yoksulun sofrasında, bazen bir annenin yavrusuna atılışında, bazen bir gönlün titreyişinde, bazen bir adalet terazisinde, bazen bir direnişçinin namlusunda, bazen bir esnaf imzasında, bazen yakarışta, bazen haykırışta, bazen ağlayışta, bazen gülüşte, bazen sözde, bazen namusta, bazen sadakatte, bazen iffette…
***
Böyle olunca sizin dünya görüşünüz ve hayat tarzınız dininiz, dininiz de dünya görüşünüz ve hayat tarzınız olur. Faaliyetiniz ibadetiniz, ibadetiniz de faaliyetiniz manasına gelir. Bunları kim için yaptığınıza bakacaksınız.
Bu nedenle gerçek din hava gibidir. Hiçbir yerde görünmez ama herkesi yaşatan odur.
Gerçek ibadet de su gibidir. Her yerden akar, her şekle girer. Hep başkasına hayat verir. Azından kana kana içer, çoğunda ise boğulursunuz.
Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
Allah razi olsun… böyle Önderlere ihtiyac var!
İhsan bey elinize sağlık…böyle Müslüman böyle insan için hepimiz şapka çıkarırız.
Ateit birisi olarak sizi canı gönülden tebrik ederim. Hacı Ali
Bu adama bir şey fena çarpmış. 🙂 İnsan içinden acaba hangi dinin mensubu demeden yapamıyor!
Adam anlatıyor anlatıyor yine dönüp hangi dinin mensubu diyorsunuz. Size Kuran okuyun demekten de imtina ediyorum. Kimbilir onu nerenizle ne şekilde anlarsınız. Sonra Kuranı da yaşadığınız dine uygun bulmayınca Allah'ın dininden de şüphe edersiniz.
Güzel kardeşim o adamın çarpıldığı falan yok.O adam 1300 yıl dır çarpılmış bir anlayışı düzeltmeye çalışıyor.Kızacağına azıcık tefekkür et.
isminden utan, işine gelmedi değil mi? ihsan hoca Hz.İbrahim gibi putlarınızı kırıyor çünkü
Muhammed Ali işte soruyorsun ya "hangi dinin" diye .Bir daha oku istersen kötü bir şey yapmıyor,sadece ibadet ediyor.
sen bu yazıya çok güzel bir örnek oldun bu yazılanların doğruluğunu ispatladın allah senden razı olsun muhammet ali
KARDEŞLERİM KİMSEYE AMA KİMSEYE DİNİ ZORLA BEGENDİREMEZSİNİZ ALLAH C.C KURAN'I KERİMDE BAKARA SÜRESİ 170 AYETİ CELİLESİNDE TÜM İNSANLIGI UYARIYOR YA BENİM DİNİME YADA ATALARINIZIN DİNİNE DİYE DAHA NE DESİN
ya arkadaşlar lütfen kuran'ı okuyun yarın kuran'dan sorgulanacaksınız kuran'da ögütler akıl sahiblerine veya aklı olanlara söyleniyor Kuranda akıl ile alakali tahmini 75 ayet geçiyor lütfen googleye yazın okuyun bu arada yapmış oldugunuz çalışmalardan dolayı teşekkür ederim sayın r.ihsan eliaçık hocama hz. alinin bir sözü var bana bir kelime ögretenin kölesi olurum tekrar tekrar
m.a.amacım sana cevap vermek değil..<br />sadece; verilen cevaplardan birşeyler anladın mı onu hatırlatmak..
Kardeşim, bu anlatım seni açmadıysa seni rahatsız ettiyse seni rahatsız etmeyen yazarların yanına git. Senin dinden ne anlamak istediğini o safsata yazarlar anlatır. Sen düşünme düşünüleni yerine getir. Senin istediğin bu.Sen ezilmeye devam et ve de seni ezeni el üstünde tut,sen seni Allah ile aldatanlarla beraber yaşa aldatılmaya devam et,sen dinini öğrenmeye çalışma o aldatıcıların
namaz maneviyatın röntgeni gibidir m.ali namazda aklına gelenler biriktirdiğin şeylerdir bak bakalım filmine ne var orda Allaha abd olabildinse dünyaya (maddeselliğe)yönelik hic bir unsur olmaması lazım bak bakalım yolun neresindesin sen eger dünya ile uğraşıyorsan dikkat burda çarpan fena bir sey var demektir
Senin ''dininden'' olmadığı kesin!
m.a. kardesim , bu adamin hangi dinden oldugunu buldun mu acaba ? merak ettim ,sen hangi dine mensupsun? yazarsan sevinirim
sizin bir ilmihal yazmanızı bekliyorum,<br />Namaz konusu ,oruç konusu ve hac konusu bütün bunlarla ibadet olmuyormu?<br />Ozaman Kafirun süresinde ne anlatılıyor , kafam karışıyor
son dörtlükten de anlamadıysan vay haline…
Okumaya düşünmeye devam et zamanla anlayacaksın
insan toprak olsun, ibadet hava olsun, bizim bildiğimiz ibadet kalıpları yani dinin farzları da yagmur olsun gubre olsun. hava olmadan toprak manasızdır, yagmur ve gubre olmadan toprak yeseremez. bu benim yorumum tabi. yazılanlardan anladığım bu.
Okunuşu: Kul yâ eyyühel kâfirûn. Lâ a’büdü mâ ta’büdûn. Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd. Ve lâ ene âbidün mâ abedtüm. Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd. Leküm dînüküm veliye dîn. <br /><br />Anlamı: (Ey Muhammed!) De ki: Ey inkârcılar! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Benim taptığıma da sizler tapmazsınız. Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim. Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz. Sizin dininiz
sağ ol hacam ellerine dillerine ilmine sağlık teşakkürler derim r.ç.
Kaleminize sağlık İhsan Bey.
Siz dusunup akledenlerdensiniz. Yozlastirilip akletmekten uzaklastitilmis muslumanlara isik tutmaktasiniz…<br />Yaptiginiz is hic kolay degil; cok cok sabir ve emek istiyor…<br />Allah yar ve yardimciniz olsun…
elinize,emeğinize,yüreğinize sağlık…
Kendi vicdanınızda haliniz nedir bilemem. Allah c.c. Ümmet-i Muhammedi, Habibinin yolunda gidenlerin yolundan ayırmasın. Amin… Ehli sünnet itikadına mensup müslümanın (Cehalet ve hidayet kararması hariç) itikadi ve ameli meseleleri anlayamaması yada anlayamadığı meseleyi çok küçük bir araştırmayla tespit edememesi mümkün değildir…. Esas olan İlahi imtihan çerçevesinde, müslümanın bildiği ile
Senin gittigin yol sapiklik yoludur.Muhammed Allahin habibi degildir yani sevgilisi.Muhammed peygamber sadece kurana uymustur, onun icin biz de kuran yoluna gideriz,senin gibi sonradan uydurulmus dinin yoluna degil.
hocam seni anlayan anlıyor.bazılarıda işlerine gelmediği için yanlış anlıyor.Hocam Allah kolaylık versin.
Namazını kılmakla dinini yaşıyor zanneden pazardaki Hacı Emmiye okutmak lazım bu yazıyı. Tabi anlarsa… O zaman belki malın güzelini tezgahın önüne dizip, poşete el altından çürüğünü doldurmanın kıldığı namazla bağdaşmayacağını anlar. Bunun gibi nicelerine de okutmalı… Alışverişine yalan, hile katanlara da… Binayı yaparken malzemeden çalan inşaatçılara da… daha bilmem kimlere de…. Allah&
ihsan hocam seni bir kaç yıldır takip ediyorum, ilminden çok faydalandım, Allah yeni çalışmalarında yardımcın olsun
allah razı olsun hocam ….
SAYIN İHSAN ABİ.SİZDEN Bİ RİCAM VAR.BİZLER KPSS YE GİREN VE BUNUN İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞAN İNSANLARIZ.FAKAT KPSS DE RESMEN SORULAR ÇALINMIŞ VE BELLİ KESİMLERE SERVİS EDİLMİŞTİR.ÇOK BÜYÜK HAKSIZLIĞA UĞRAMIŞ BULUNMAKTAYIZ.BUNU SİZE ŞUNUN İÇİN YAZDIM.BÖYLE MESELELERDE MÜSLÜMAN YAZARLAR ÇİZERLER BU KONUDA HİÇ GÜNDEM YAPMIYORLAR VE BİZİ DESTEKLEMİYORLAR.SİZİN BU KONUDA HASSAS OLDUĞUNUZDAN İSLAMIN
ben bir sosyalistim ve 1 mayıs taksimde antikapitalist müslüman genclik grubunu gördüm ilk anda korktum vede dedim yıllardır ezilen biz öldürülen biz ve hep islamcı adfedilenler koltuklarda umre turlarıyla jeeplerle keyf içinde birileri cemaat şirketleri kurmus birileri amerikanın kuklası olmus dedim ama orda bir antikapitalist gecle tanıstım okadar etkilendimki islamdaki emek kavramı mazlumların
Allah hidayet nasip etmiş, kırk yıllık ateist kani, Allah yar ve yardımcınız olsun diyebilecek olgunluğa eren Müslümanlardan olmuş yani…Biz de yemedik, güldük…
lan adam zaten ben allaha inanıyordum diyor. ateist değil yani. <br />ayrıca tabii ki diyecek allah yar ve yardımcınız olsun diye, bu ülkede yaşıyor adam. anasından babasından da mı duymayacak ey akılsız.
ki ayrıca, -doğruysa şayet- mail adresinde selcuk.edu yaziyor ki, konya.da bir universitede calisan, konya.da yasayan biri, dini terimleri vs. senden-benden daha iyi biliyordur…
“ibadet doğuran ibadetler” dir. Daha doğrusu “ibadet doğuran menasiklerdir. muhteşem..bir açıklama.
hocam medyada söylediğiniz ''menasikler ibadet değildir.'' yanlışınızı ''menasikler ibadet doğuran ibadetlerdir.'' şeklinde düzelttiğiniz için tebrik ve teşekkürlerimi iletir,Amelinizde Allah razı olsun ve sizi muvaffak kılsın dualarımı saygılarımla gönderirim.osman savaş çetiner [email protected]
"Artık bu ortaya çıkışta abd-mabud ilişkisi efendi-köle ilişkisini değil; yâr-yarân, âşık-mâşuk, seven-sevilen ilişkisini ifade eder. İbadet sevdiğin için uğraş ve çabaya, dua sevdiğinle iyi günde kötü günde istek, çağrı ve dertleşmeye, namaz sevdiğinle buluşmaya dönüşür…"<br /><br />Allah'la kurduğumuz doğrudan ilişkinin bizi onurlu ve özgür bir varoluşa nasıl götürdüğü/götüreceği,
"İsa’yı Yahudi Haham sınıfı yargılayıp çarmıha gerdirdi." diyorsun.bu ne cahilliktir be adam!her sözünü -haşa- Kur'an'a söyletmeye çalışıyorsun ama Nisa Suresi, 157. ayetne diyor?<br /> "Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük." demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama
Aziz kardeşim,<br /><br />Yazısını okuduğun kişiyi cahil yerine koyarak sert bir dille uyarmadan önce şu söyleyeceklerim üzerine biraz düşünmeni rica ediyorum.<br /><br />Kur'an'da şehitler için ne yazıyor biliyorsundur. İstersen hatırlayalım beraber, Bakara Suresi 2/154 ayetinde; "Allah yolunda öldürülenlere "ölü" demeyin: Hayır, onlar yaşıyor, ama siz farkında değilsiniz.
Batınilikte ayetlerin bir açık bir gizli manası vardır görüşü hakimdir. Şehitler ile ilgili ayette Allah katında rızıklandırılıyorlar ifadesi de yer almaktadır. Açıkça ayette onu öldürmediler demesine rağmen niçin gereksiz yorum yapıyorsunuz. Peygamberimizi Hz Ali'nin halife ve kendisine varis olduğunu açıklamadan öldüğü için eleştiren zihniyet, peygamberi olması gereken bir şeyi yapmadığı
Bir yandan "din kardeşlerimizi aşırıya kaçarak eleştirmek çok doğru gelmiyor bana." derken öbür taraftan Kur'an'ın bir ayetini başka bir ayetiyle yorumlama çabasını "büyük tehlike" olarak tanımlayıp, bu tür düşünceler "insanı imandan edebilir" gibi şeyler söylemişsin güzel kardeşim. Kimse İsa peygamber hakkındaki yorumlar böyle olmak zorunda demiyor. Tam
hocamın yüreğine ve kalemine sağlık arkadaşlar birbirinize yorum öğretmeye çalışmayın lütfen hocamın izah ettiği gibi kur-an'da herşey açık anlatılmamış olsaydı yüce allah onlarca ayetinde hiç düşünmezmisiniz hiç akıl etmezmisiniz diyor.biz düşünelim bizim yerimize birileri değil hocam kur-an'ı anlamak derken bundan bahsediyor.
ya ne acaip bi yaklaşım bu isa asılmamıs başkası asılmıl civilenmis burda gelecek insan tekâmülü için rabbim dinini tamamlamak için geleceğe donuk dinin onundeki engelleri (burada din adamlarını) algılamaz gerektiği için böyle bir hadise yaşanmasına izin vermistir yoksa rabbim böyle bir olayın vuku bulmasını toptan engelleyebilirdi ona benzeyeni niye astırsın ki onlar oyle zannetsinler diye olaya
Bre kıt kafalı zihniyet, sence Hocam bunu bilmiyormudur? Hz.İsa'yı hahamlar çarmıha germek istediler ve becerdiklerini düşündüler, burada bahsedilen bu.. ancak sen bu kadar yazıda eleştirebileceğin bir şey bulamayıp nereden vursam diye didinmişsin bre gafil.. var git, sen babandan gördüğünün üzerine birşey katma ama buralarda yorum yazıp da kendini de gülünç duruma düşürme..
Blogunuzu ve kitaplarınızı bir süredir okuyorum ve söylediklerinizi-yazdıklarınızı sizin kastettiğinize yakın bir anlamda anladığımı sanıyorum. Ne yazıkki insanlar sizin söylediklerinizden, bugüne kadar yapageldikleri ve adına ibadet dedikleri ritüellerini yapmamalarını söylediğinizi anlayabiliyorlar. Oysaki bunların da kişilerin temel sorumluluklarından olduğunu, ama bazı şeyler varki Kur'an
kıymetli hocam yüreğinize kaleminize sağlık bu ümmetin sizin gibi fikir adamlarına ihtiyacı var allah sayınızı çoğaltsın
dinini özünü sizin anlattığınız gibi olmalı. keşke tüm islam coğrafyası sizin gibi aydın din adamları ile dolu olsaydı. günümüzde dinimize getirilmiş en iyi yorumlardan birisi sizin yorumunuzdur. Irak ta dünyanın düz mü yuvarlak mı olduğunu tartışan din adamları, Arabistanda yangın sırasında kadınların dışarıya başı açık mı kapalı mı çıkacağını tartışan din adamları, Afkanistanda taşlayarak
Allah yardımcınız olsun. Sizin gibi Kur'an'ı tam manasıyla anlamış ve anlatan insanlara çok ihtiyacımız var.
ihsan bey bunu seneler once de yazmisti. tekrar olmus. tanri ile iletisim kurmak icin dine ihtiyac yok dese olay cozulecek zaten.. din aptallar icindir. akilli adam tanriyi kendi arar, bulur. bunu anlamak bu kadar guc mu?
A R O
Sayın İhsan Bey;Yaşayan Kuran Kitabınızı okuduğumdan beri sizi tanıyorum.Fikirlerinize gerçekten ihtiyacımız var.Benim bir sorum var.Ramazan ayında, sahur ve iftar vakitleri ,insanların ortak çalışma saatlerine göre yenden düzenlenebilir mi.Bu konuyla ilgili çalışan gençlerle ve öğrencilerle bir anket yapılabilir mi.<br />Amaç daha kalabalık kitlelere oruç ibadetinin önemini ve MANEVİ
Selamlar;<br />Kuran da oruçun hangi vakitler arasında tutulacağı yazmaktadır.Bu noktada yapılacak bir ibadetin hoş kaçmayacağı aşikardır.Ancak mesai saatleri oruç vakitlerine göre düzenlenerek( bir miktar kısaltılabilir) ve adaletin temini için daha sonrasında telafi edilmek üzere ertelenerek bir ayarlama yapılabilir
ramazanda iftar, sahur vs. saatleri calisma saatlerine göre düzenlenemez mi diyen biri %99 ihtimalle art niyetli biridir. maksatlı soru sormustur. buradan alacagi cevabi baska yerlerde baska amaclar icin kullanacak ve büyük ihtimalle de ihsan hoca sitesinde dini yeniden yorumluyor vs. diye kullanacaktır. %1 ihtimal ise aptaldır.
hocamın eline sağlık.yazdıkları çok net.ama bazı arkadaşlar tam anlayamamış.adam gibi adam istiyoruz ya.al işte,adam gibi adam.sade ama bilge.ne diyor adam bir okuyun.yol haritası.abd ve batının kucağına oturmamış bir düşünür.
Allah'ı, tıpkı gökte oturan ve zamanı geldiğinde bizleri sevaplarımızla cennete, günahlarımızla cehenneme atmayı bekleyen, bizlere benzeyen (antropomorfik) bir "tanrı" gib görme yanlışı, ne acıdır ki, İslam'ın reddettiği, putlar dinini, atalar dinini, metaa ile ilişkili bütün sistemleri, "İslam dini" şeklinde değerlendirme yanlışına götürmektedir.<br />Halbuki yüce
Eğer Kuran ve din insanlara bu şekilde anlatılmış olsa idi dünyanın çok büyük bir bölümü Müslüman olurdu.<br /><br />Nasıl anlatıldı peki?<br /><br /> Sen namazını kıl orucunu tut gerisini allaha havale et…..<br /><br /> Eee?? hak hukuk, komşusu açken tok yatmamak??? çalışanlara alın teri kurumadan hakkını vermek??? Ahde vefa göstermek????<br /><br /> Biz bunların önemli olmadığı, önemli olanın
Yani size hiç namaz niyazın dışında önemli bir şey olduğunu bilmiyormuydunuz..???
Elbette biliyordum, ancak insanlara islamiyetin en önemli şartlarının namaz, niyaz olduğu öğretilir. Namaz islamın şartlarından biri de yalan söylememek islamın şartı değil mi?
Herkese selam,<br /><br />öncellikle hüsn-ü zan ederek şekilcilik/ritüel gibi kavramlarla relative etmeye calıştığınız İslami ibadetleri bazı sözüm ona reformistler gibi vakti geçmiş gereksiz eylemler olarak görmediğinizi hatta bizzat kendinizin de Namaz, Oruç vs. ibadetleri uyguladığınıza inaniyorum. Ben yazınızı bunların İslam'ın şartı olduğunu kabul etmekle birlikte İslamın bunlardan
Gerçek müslümanlığın sadece yüzyıllardır ritüele dayalı ibadet şekilleriyle değil, tam bir hayat tarzının ibadete dönüşümüyle ancak olabileceğini anlatan bir makale bu.. kimsenin namazını orucunu küçümseyip artık gerek yok dendiği filan yok! Sen namaz kılıp sonra gidip birine kazık attıysan namaz yerine takla atmışsın haberin yok demek istiyor özetle.. Ayrıca Kur'an tüm zamanlar için inmiştir
Allah sizden razi olsun İhsan bey. Yazilarinizi ve kitaplarinizi ilgi ve dikkatle okuyorum. <br /><br />Saygilarimla. . .
sayın hocam öncelikle Allah razı olsun…. bu anlattıklarınızı ve tespitlerinizi inanmayanlardan ziyade günümüzde kendilerini müslüman sayanlara anlatmanızı dilerim….. küfr almış başını gidyor… inanmayanlar zaten inanmıyor…. ama inanıpta yanlış yolda olanlar bilinçlenmeleri gerekir..
bUNCA YILDIR KILDIĞIM NAMAZA BAKIŞIM DEĞİTİ.sANKİ OLMASSA OLMAZ MODUNA GİRDİM.TELEVOLE KÜLTÜRÜ YAŞAYANLARIN İSTEDİĞİ GİBİ BİR YAZI OLMUŞ.SAYIN HOCAM SİZE YAZDIKLARIMLA SAYGISIZLIK EDECEK DEĞİLİM,FAKAT İLMİNİZDEKİ BAZI DERİN KONULARI İLİM ERBABIYLA TARTIŞMANIZ GEREKMEZMİ.BELKİ SİZİN ASIL ANLATMAK İSTEDİĞİNİZDEN FARKLI YORUMLAR ÇIKARIP NEFSİNE GÖRE YORUMLAMAK BZİM GİBİLERİN İŞİNE GELİR.
Sayın hocam fikrinize sağlık. aynı şeyleri hep dert ettiğimin farkına vardım. düşüncelerimize tercüman oluyorsunuz. tabi lafın hep erkeğini kullandığınız için incinenlerin de olması gayet normal diye düşünüyorum.sizleri eleştirenler ya çok sivri olmakla eleştirirler yada birilerinin düzenini bozduğunuz için, deşifre ettiğiniz için…<br />bana göre birincisi insaflı ikincisi insafsızdır.
…namaz asıl ibadetin/cihadın/infakın sözleşme tazelenmesi için Allah'la yapılan kişisel/tolpumsal içtima anları/ibadet öncesi ön ibadettir…<br />***<br />#hud11/87<br />l…mallarımız hususunda dilediğimizi yapmamamızı namazın mı emrediyor?…l
…ibadet, Allah'ın insana öğrettiği/emrettiği tüm hayırdan yana işleri işlemek…
Mehmet Altınkurt<br /><br />Benim anladığım kadarıyle,kıl beşi kurtar başı anlayışıyle, namaz ve belli ibadetleri yapmakla kurtulduğunu sanan insanları uyarmaya çalışıyor İhsan Hoca. Bunu teyid eden bir hadis aklımda kaldığı kadarıyle şöyleydi" Kıldığınız namazlar, rtuttuğunuz orçlar ve diğer taat ve ibadetler, sizi ktülüklerden alıkoymuyor, iyiliklere yönlendirmiyorsa, boşuna ibadet etmeyin
Allah sizlere hak yolunu göstersin ki Helak olamayasınız.
sevgili dostlar secret vb.kitapları okudum frekans uyumundan bahsediyorlar iyiliği duşunun pozitif olun olumlu duşunun ki size gelen olumlu olsun diyorlar dimi negetif dusuncelerden kaçının kaçının yoksa maazallah bumerang etkisiyle evrene yolladığınız tohumlar sizin kafanıza ağaç kutugu olarak döner vesaire…. bakın şimdi Muhammed Mustafa (sav).şöyle yapılan bir duaya yaptığı ikaza bakın
Son gezi olaylarından sonra sizi merak ettim.Ne yaparsanız yapın insanları yanlış yönlendirmeyin.Namaz dinin direğidir.Ve beş vakit olarak kılınması farz olunmuş.Siz bu konuda insanların veya ortada kalmış insanların aklını bulandırmakla elinize ne geçiyor.Bunun vebali çok büyük olur.Bunun hesabını öbür tarafta veremezsiniz.
senin kafan bulanmıyorsa ne mutlu sana, oylece devam et kardeşim. golge etme başka ihsan istemeyiz….
arkadasim adamin bütün makalelerinin ana düşüncesi şu: hak yeme, servet düşkünü olma, adil ol, dagıt… adamın kimsenin diniyle-diyanetiyle işi yok. namaz mı kılıyorsun, amenna kıl, ne mutlu sana… ancak davranıslarına, namaz kılmayanlara göre daha da bi dikkat et, sen örnek teşkil ediyorsun. benim yanlısım göze 1 batarsa, senin ki 2 batar, "adama bak, bir de namaz kılıyor, yemedigi halt
NEWWXNB Mİİİİİ?/=?<br /> <br /> <br /> susarakta kendini anlatabalirmi <br /> konuşarak ne edebildiki <br /> sesi gür olanın tarihi diziliyor <br /> nasıl demdir herkes bir yere dayanarak açıklıyor<br /> kim hakikata en yakın denir <br /> deprem kargaşında
içinizden en kafası tak edenler kitapevine gidince erotizmin evrimini takınır fakat herşeyin evrimsel devranı olduğu gibi dinlerin evrimini kaç kişi detaylı inceleyerek dogmalarıyla , yaşamıyla kıyasladı sorarım kaç kimse allah aşkına muhammed sav. adına ne olur insanları ayırmayın yazıktır , dinler adına kimse kimseyi hakir görmesin burda özelde inanç
İhsan eliaçık ve diğer dünyayı kotarmaya adaylar sizler gibi kimler gelip geçti bu deprem kargaşalarından çoğu ölçüsünü aldı , hayata küsende oldu , ortama uyanda , yalnızlaşanda herneyse yahu hocam nedendir milletin servetini böyle detaylı incelemeniz tipik solcu mantalitesi gibi senlemi kazandık haytet bişey yahu okyanusun kıyısında köşkte alırım herşeyi
sen gercek misin?<br />
Çapın ne hocam , musa , muhammed , isa yada budha , konfüçyüs gibi yeni bir din öneriyormusun yoksam eskisi gibi şikayet mahiyetinde lakırdılarmı yoksam yeni , kirlenmemiş , öz değerlermi hangisi hocam heryerin kirlenerek dejenere olduğu demde sizler ne öneriyorsunuz ? Hegelin felsefesini başüstüne çeviren marx yada niche gibi konun derinliğine vakıfmıyız
yazı şeklinden, imla hatalarından kitap okumakla, tefekkür etmekle, araştırmakla pek bir alakalı olmadığın çok net anlaşılıyor. Bu makaleyi eleştirsen ne olur? Ne eleştirdiğinin farkına var, sonra gel burada yorum yaz. Lafım, aynı zamanda senin gibileredir…
ne dedin ki simdi sen, istersen bi daha dene sanki bu tam olmadi,
Tanrı öldü. (1875, Nitche)<br />Nitche öldü. (1900, Tanrı)
ben bir ilahiyatçı olarak bu yazıyı okuyunca aklıma bir ayet geldi : "Allah ile aldatmak"… bu yazıyı okuyup destek verenler İslam'la alakası olmayanlardır. Karşı çıkanlar ise İslam'ı öyle yada böyle hayatına İslam'ı katmaya çalışanlardır. Tabi adamın derdi müslümanlara yol göstermek değil münafıklara savunma sanatını öğretmektir. kaldı ki gezi olaylarında vatan hainleriyle
Eğer bir vatan haini varsa o da senin gibi Allah ile aldatmayı kendisine meslek edinmiş olanlardır. Ama merak etmeyin kendinize uydurduğunuz o din, Hak din önünde mutlaka yenilgiye uğrayacak ve sizin gibi din tüccarları da bu hesabın altından kalkamayacaklardır……………
seni okuyunca daayni ayet benim aklima geldi . ne yapicaz simdi :). sen gezidekileri islam dusmani ilan etme hakkini nerden aliyorsun. hemde vatan haini diyorsun. aklinda hic fikir yok mu buraya yazacak da sadece hakaret edip duruyorsun. namaz kilan adama namazla alakasi yok dedin, hemde ispatlidir dedin. bende sana mufteri desem cok mu olur. okudugun yazidan hic feyz olmadiysan burda zaman
bu hoca bozuntusu kafayı yemiş ilahiyatçılardan namaz kılmayanlara oruç tutmayanlara güzel bahane bulmuş işte namaz kılma içim temiz de tamam cennetliksin zaten milleti saptırmak için 1400 yıldır sizin gibiler geliyor
sapitan sapitacagi kadar sapitmis dostum bu noktadan sonra rahat ol sen, millet goruyo sapiklari, zorda kalmis fakir ailelerin kucuk kizlarinin irzina gecen, kafa kesen , domuz bagiyla adam olduren, diri diri insan yakanlar ihsan hocaya namaz dersi veremez. herkezin amelinden kildigi namazin dogrulugu belli olur. dilini temiz tut da senin de kildigin namazdan bisey anladigini gorelim
gerçekten dilini düzelt öyle konuş ayıp yaw 1400 yıldır sızın gıbıler dıyor senın gıbı onyargılı kendını begenmısler de emınım 1400 yıldır gelıyordur okuduğunu anlamaya çalış sonra bir şeyler söyle istirham ediyorum
"Bırak da Müslümanlar yesin" diyen yorumcu İhsan ağabeyin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Ayrıca, ulusalcılarla aynı safta yer alıyor diye İhsan abiyi ateist olarak yaftalayanlara da sözüm şudur: "Sen istediğin kadar namaz kıl, belki hırsızlık yapmanı, tecavüz etmeni, iftira atmanı engelleyebilirsin. Ama kalbinde insan sevgisi yoksa, istediğin kadar namaz kıl, Allah'la aynı
Allah razı olsun. Yazınızdan gerçekten çok etkilendim. Şu mübarek Ramazan gecesinde kendimi Allah'a daha çok yakınlaştığımı hissettim. Vallahi gerçek din bu olsa gerek!
Benim kalbim temiz demenin uzun bir yazısı. Zaten T.C. kurulduğundan beri bu sözleri söylüyor. Sosyal adalet islamın temelinde var elbet. Sizin yazınızı okuyunca namaz kılanlar oruç tutanlar hacca gidenler din düşmanı imiş gibi anlaşılıyor. Hocam bence Allah'ın açık şekilde emrettiği şeylerin fasa fiso olduğunu söyleyerek Türkiyenin Ali Şeriatisi olmanız mümkün değil. Bunun yerine ibadetlerin
İhsan Hocam, Yahudilerin (Filistinlilere) yaptıklarını tüm Dünya biliyor; Vatikan'ın pisliklerini ise Batı Dünyası (oğlancılık, kara para aklama, mafya ilişkileri) zaman içersinde ortaya çıkarmaya devam ediyor.<br />Müslümanlığı ise gerçek manada kullanmaya (Fetullah Gülen) ve bozmaya (Adnan Oktar, Muzcu hoca ve onun gibiler) çalışanların karşısında, sizin gibi dinin gerçek ve evrensel
uzun zamandır uzerinde dusundugum arastırdıgım bu konu hakkında beni aydınlattınız. Benim mantıgıma da uyan bu acıklamalar beni rahatlattı. Tesekkur ederim Hocam.
merhaba yazınızı okudum açıkcası doğru düşüncelerin arasında dinen yanlış olan düşünceleri hatta farzları sıkıştırmışsınız.<br />"Yani din ve ibadet denince neden namaz, oruç, hac, başörtüsü, cüppe, sakal vs. birkaç şeklî ibadet ve görüntüden başka bir şey düşünülemiyor? " demişsiniz namaz oruç hac ve başın belli bir kısmının kapatılası farzdır dolayısıyla islam deyincede ilk akla
Sayın Hocam: Sizin bu yazını okudum. Fakat o kadar karmaşık yazmanızdaki sebep neydi? İnsanların anlaması için defalarca okuması ya da yazının başı ile sonu arasında bağ kurabilmesi çok zor. Uzun bir yazı olmuş. Sizin anlatmak istediğinizden anladığım kısa ve net bir sonuç var. SAMİMİYET EKSİKLİĞİ. Namaz kılıp, oruç tutup, zekat verip, hacca gidip de günah işleyen ya da yapmış olduğu ibadetleri
ZERDÜŞT , ŞAMAN HERŞEYİN NEDENİYSE ASIRLARDIR ! bizim ülkede özellikle ülkeyi yönetip bütün kaymağını götüren hanefi sünni elitler , akepeliler falan sanki bu dünyanın en masum , hiçbir kire bulaşmamış , kötülüğe bulaşmamış edaları yokmu adamı çılldırtır yahu siz ne sanıyorsunuz kendinizi kim yedi , tencerenin bir
Şurda 40 – 50 tane halkının çoğunluğu müslim olan ülkelerede sözüm madem sünnilik haktı , kıbleydi , merhemdi herşeye neden bu hallerde buralar , yanıyor , kanıyor bu coğrafyalar daha birçok asır bu kan akacak görünen o . Özeleştiri yapmayan , hep kendisi dışındakilere çamur atan , saf tiripleri zaten baştan kötürüm daha hangisini sayacanki toptan
lafı hep uzatıyor muyuz.asıl islam,yani Allaha teslim olan,insanlık için uğraşır,cesur olur,adil ve hakkaniyetli ve de cömert olur.bunlar fiili ibadettir.digerleri şeklidir,…hani Allaha duanın bi şekli olanı bir de fiili olanı var ya onun gibi..fiili dua nedir.nasıl olur.gerçek Müslüman böyle tefekkür etmeli değil mi
SEKÜLER , DİNSEL PUTLARIN KARANLIĞI – ÖZE DÖNÜŞSEL YENİ İNANCIN ERDEMSEL BİRİKİMİ / yeter kardeşim bunca denenmiştikten , söğülmekten , kandırılmaktan falan usanmadınızmı , seküler , dinsel bütün putlarınız kötürüm , yozlaşmış . Allahtan torpilli dedeleriniz , seydalarınız , şeyhleriniz , rahipler , keşişler
Saçmalama makinesinden farksız.
İçinde bulunduğum Müslüman toplumda kendime müslümanım demeyi yakıştıramadığım utandığım bir dönemde çıkıp insanlara aktardığın bu bilgiler ve düşünceler için minnettar oldum…Allah yolunu açık etsin üstadım.Doğru yoldan ayırmasın.İnsanlara da Kuran okuyup başkalarının peşinden giderken nerede olduklarını, önlerini ve çevrelerini farkettirmeyi nasip etsin…
Merhaba İhsan Bey,<br />“DİN VE İBADET ANLAYIŞIMIZ” makalenizde, konuyu çoook uzatmışsınız. Zannederim sizde “duygu ve düşüncelerini ifade edememe” hastalığı var. Bunun da nedeni, lüzumlu/lüzumsuz bir sürü kitap okuyup, harddiski tıka-basa doldurmak, bilgisayarın işlemci hafızasının, gereksiz datalarla meşgul edilmesidir.<br />Kısaca anlatalım:<br />Din nedir?<br />Günümüz diyanet, ilahiyat
(Devamı)<br />İblis, Kur’an’ı günümüz insanlarının hayatından çıkarmak, islamı “İslam olarak” yaşamamaları için, bir çok Kur’an kelime ve kavramlarının, tercüme ve tefsir safhasında tahrifat yapmış. Bilhassa temel konularda. <br />Mesela, “rasül ve nebi” konusunda. Öyle numaralar çekmiş ki, İslam alimi diye bilinen kimseleri kullanarak.<br />3/81’de, “Nebilere kitap verildiği” AÇIKÇA bildirildiği
Selamlar. Ben yukardaki makaleyi okudum, bilmedigim seyleri ogrendim..Muelliften Allah c.c. razi olsun. Atos'un namaz kilan duzenbazlardan sozetmesi Benim namazcimunafiklarla (Maun suresinde bahsedilir) ilgili tezimi tasdik ediyor. Bir din bilgininin; Kur'an namaz kilan (munafiklari v.b.)lari lanetliyor Namaz kilmayanlari (tehdit etmiyor velanetlemiyor seklindeki aciklamasi '(terkeden
Islamı en doğru şekliyle anlatıyor ve sevdiriyorsunuz.Çok faydalandım.Teşekkür ederim.
canım islamı bilmiyorsun daha birde islamı doğru anlatıyorsun deme mal
Rabbim beni yanına almadan önce sizi görmeyi bana nasip etsin. Sizi o kadar çok seviyorum ki sizin düşünceleriniz yazdıklarınızla hayatımı yaşamaya çalışıyorum. Sizin gibi düşünen insanlara ülkemizin ve dünyanın çok ihtiyacı var. Allah sizi korusun .
sapık mısnız siz ya
hoca şarapçılara benziyor